Fatih Dönmez kaleme aldı; “Ölmek mi zor öldürmek mi?” | Dursaliye Şahan
Alın size olmak ya da olmamak gibi bir denklem sorusu. Zaten oyun da bununla açılıyor. Önce oyunun mimarlarını zikredelim.
Fatih Dönmez; oyunu İspanyol yazar, Max Aub’un “Örnek Suçlar” isimli kitabından yola çıkarak kaleme almış.
Mavi Production ekibi Mevsimlik Oyuncular da Tiyatro Haftasında kısa oyun olarak sahneledi. Dünyanın gidişatına bakmak için ölümlerin bıraktığı manalara bakmak gerek.
Savaşlarda saldıranlar cinayetlerin üzerini manevi duygularla ulvi amaçlar kılıfına sararak kahramanlık etiketiyle örtmez mi?
Onlarca örnek saymak mümkün. Mesela Gazze.
Mevsimlik Oyuncular genel olarak güzel bir tiyatro festivali hazırlamıştı. Ufak tefek aksiliklere rağmen kimi gördüysem memnundu.
Maalesef ben Öldürmek Üzerine Kısa Bir Oyun dışındaki oyunları göremedim. Festivalin zamanlama olarak bayrama gelmesi kötü olmuş.
O kadar çok insan tatile gitmişti ki.
Oyuna dönecek olursak, boş lakırdı mizahından çok kara mizahı sevmişimdir. Oyunun her dakikasında hayatla ölüm arasında o ikilemi yakalıyorsunuz.
Canlılar arasında bir tek insan nesline ait olan donatılmış masa ve etrafında tabaklarına uyuşturucuya bakar gibi keyif alan karakterler.
Kötülüklerin temelinde yatan vahşi yeme duygusuna girmeyelim şimdi. Yemeklerle öldürülenlerin hesabını sormak şu an için mümkün değil.
İşte bu yiyelim içelim güzelleşelim toplumunda küçük küçük bunalımlardan çıkan kolaycacık işlenen ve çoğu zaman cezasız kalan cinayetler, çıplak gözle bakıldığında ne kadar da düşündürücü.
Oyun bize zaman zaman hayatın içindeki ölüm provalarını da gösteriyor.
Hayat bazen iyi nişan almaktır o da eşittir 1 milyon büyük ikramiye. Zenginin haklı hobisi fakire hakarettir.
Cinayetten çok onun videosudur önemli olan. Ve moda. Oyunun en beğendiğim sahnesiydi diyebilirim.
Ölümü anlatırken modanın yarattığı o faşizan örtüyü aralamamak bence de olmazdı. Moda dedikleri canavar boğazımıza ve bedenlerimize yapışan Azrail’in eli değil mi? Mesela biri çıkar örtün der kadına.
Örtünmediğinde taşlanarak öldürülür. (Kadını tesettüre sokan da modayı kullanmıyor mu?) Hayatınızdaki olmazsa olmazları düşünün.
Sütyen, korse, ince çorap, topuklu ayakkabı bunların hepsi -de kadının kullandığı giysilerdir- insanı ölüme milim milim yaklaştırır. Erkekler bu konuda daha şanslı.
Kravat dışında aklıma bir şey gelmiyor. Moda canımıza kast ederken paramızı, enerjimizi ve zamanımızı da alır. Bütün bunlar için de estetik anlayışımızın iğdiş edilmesi gerekir ki ediliyor. Özetle moda, en ağır çekiminden yavaş ölümdür.
Bir yazar şöyle bir cümle kurmuştu: Fuhuşu kazıyın altından Gucci çıkar. Toplumu hırpalayarak, öldürerek artı değer sağlayan işte bu modacıyı öldürmek suçtur. Affedilemez. Bunun adına da adalet denir. Dolabınızı kontrol edin. Sağlıksız ürünler ne kadar çok göreceksiniz.
Neyse oyuna dönelim. İki yetişkinin arasında kim vurduya giden çocuk zaten kimin umurunda ki? Hemen orada ne işi vardı olur.
Çocuk dediğin evde büyüklerinin dizi dibinde olmalı, yetişkinliğe adım attığında da her alanda karşısına çıkan ebeveynlerinin yerini alan o büyükleri dinleyip sussun.
Otobüsleri mesken tutan tacizcinin savunmasına alışkınız zaten. Resmi ağızlar da hatırlatıyor sık sık. Tahrik unsuru önemli tabii! Oyun bittiğinde aklımda ne kaldı derseniz -hep bu soruyu sorarım kendime- ölümün tek yüzüne rağmen öldürmenin birkaç yüzü olduğunu anlıyorsunuz.
Eğitmenler, Eda Çatalçam, Emir Buran ve Fatih Dönmez iyi iş çıkarmışlar.
Oyuncular; Bilal Tatar, Cemal Karakuş, Deniz Güneş, Ekim Yetkili, Elif Erkmen, Hatice Uğuz, Melek Çetinkaya Şahin, Naz Ulusoy, Tolga Özsüer, Zeynep Tülin Amoretti ve Zeynep Gökkaya oldukça iyiydi. Emeği geçen herkesin eline yüreğine sağlık.
Haber Kaynağı: https://olaygazete.co.uk/kultur-sanat/fatih-donmez-kaleme-aldi-olmek-mi-zor-oldurmek-mi.html?
…