Dargın mı, dalgın mıyım? İbrahim Uysal
Cemal Süreya “Dalgınım” şiirinde:
“Dalıp dalıp gidiyorum bu ara. Neyi nereye koyduğumu unutuyorum.
Dargınım; Kırıla döküle gidiyorum bu ara,
İnsanlar o kadar acımasız ki;
Kimi nereye koyduysam bulamıyorum!..”
Bu kadar olur, bu dizeler ile böylesine örtüşmek…
Bazen arkadaşlarım ile konuşuyor, dertleşiyorum da. Benim yaşadığım, sorun diye anlattıklarıma kendim bile gülüyorum.
Oğlum sen bir psikiyatrikte git diye.
Gerçekten de öyle.
Bu durumlarda Cem Karaca’nın o ünlü “Entel Demokrat” ya da “Yarım Porsiyon Aydınlık” diye bilinen şarkısının dizeleri aklıma gelir.
“Bu yaz yine güneydeydiniz.
Bol rakı güneş ve deniz…
Herşey bir harikaydı”.
Aynen böyle, gerçekten her şey harika…
Yaylası, ovası, denizi ve kumsalı ile her şey harika. Şikayet etmek için kafayı yemek lazım.
Ama bizim için bunlar sorun olmaktan çıkalı çok oldu. Hatta yaşamımızda aileden gelen şans ile hiç böyle bir şey aklımıza bile gelmedi.
Aklımıza gelmedi, o yüzden de hep kendimizi herkese kurban ettik.
Bizim için öncelik hep devlet, millet ve halkın yararı oldu.
Bütün bunlar için sürgün dahil o kadar çok bedel ödedik ki hem de yoldaş, fikirdaş dediklerimize bile…
Benim gibi birçok arkadaşım ile aynı duygu ve düşünceleri taşıyoruz.
Öğrencilik yıllarından bu yana hep sol, demokrat, aydın kesimler, parti ve kitle örgütleri ile birlikte ve içinde olduk. Bugün ise sanki o parti ve örgütlerin hiç içinde olmamışız, oralarda hiç çalışmamışız gibi buralarda etkili ve yetkililer hepimize yabancı.
Buralardaki etkili ve yetkililere bakıyoruz, hepsi sağdan, oradan buradan devşirme kişiler.
Parti diye bakıyoruz, Parti’nin ilkeleri ve ideolojisi ile ilgileri, alakaları yok.
Tek dertleri yerel yönetimler (belediye, yerel meclis) ve milletvekilliği.
Amaçlarına ulaşıyorlar mı? Hem de nasıl. Yanlarında, arkalarında “dağ” gibi adamları var.
Dün bizlerin ellerinde tuttuklarımız mı? Onların da hafızaları kayıp… Her şey bugün için.
Birkaç toplantıda ana muhalefet Partisi’nde birçok şeyi paylaştığımız Genel Başkanını gördüm, tokalaştık, kişisel bir sorun yok, ama partililer ile araya öyle “güvenlik” önlemleri getirmişler ki bu Devletin en tepesindeki kişiler ile yıllarını geçirmiş bir kişi olarak, ben bile şaşırıyorum.
Bu sadece güvenlik kaygısı ya da önlemi değil. Bu aynı zamanda yanlarına kimseyi yanaştırmama uyanıklığı…
Bütün bunları işin içinde olmayan sıradan partili, halkım bilmeyebilir. Eyvallah.
Bak kardeşim, işte yazıyorum.
Ben artık bu taraktan bezimi çektim. Artık neyin olup olmaması da UMURUMDA değil.
Ama bu Parti’ye emek veren, pabucu deliklere yazık…
Bu partiden bir şekilde bir şeyler umanların, umutlarına yazık.
O yüzden bakıp, bakıp, dalıp gidiyorum.
Dalgın mıyım, dargın mıyım bilmiyorum?
Şimdilik, durum bundan ibaret.
…