Düştüğümüz kuyular sandığımız kadar dipsiz değil aslında, tutunmaya çalıştğımız ipler çok kısa.
Aşk ne zaman biter biliyor musun ? Bitti dediğinde yüreğin acımıyorsa.
Size zamanını ayırmayan birine, Asla kendinizi harcatmayın.
Üzülme evlat, Kaybettim sandıkların, kurtulduklarındır belki.
Sevmek belki bir şeydir; ama sevildiğini bilmek çok şeydir.
İnsan; Geçmişin hasretçisi, geleceğin özlemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.
Sevmeyi falan değil, yalnızlığı öğren! -Çünkü en çok ona ihtiyacın olacak…
Yeterince dürüstsen, fazlasıyla aşık ve gerçekten seviyorsan; Hazırsın demektir: artık mutsuz olabilirsin.
Basit erkek, bütün bayanlara güzelsin demeyi tercih eder. Basit kadın buna inanır, zor kadın güler ve geçer. hayat devam eder.
Tünele girdiğinizde dikkat edin dostlarım, umut sandığınız ışık tren farı olabilir.
Bu kadar iyi niyetli olmayın, Çünkü en yakın bildiğiniz vefasız çıkabilir ve sizi düşmanlarınız değil de dostlarınız yıkabilir.
Dostumsan yanımda, düşmanımsan karşımda ol. Ortada bir yerde isen; Benden uzak ol…
Sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşana da darılma, onu insan yerine koyan yine sensin.
Seni hiçbir zaman affetmeyeceğim”, içerisinde “Seni hiçbir zaman unutmayacağım”ı da barındırır.
Unutmayın dostlarım, Daha çok seven taraf, kaybetmeye daha yakın taraf olur hep.
Anladım ki; Hayatında birinin olmaması değil, birinin hayatında olamamakmış yalnızlık.
Gülmenin moda olduğu bir devirde ağlıyorum… Genç olmanın moda olduğu bir devirde yaşlıyım… Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum…
Hep kalıplara uymayı reddettim. Geldiğim nokta şu; Diğerlerinden daha mutsuz, bi o kadar umutsuz ama kafam hepsinden daha güzel.
Kuşkusuz ki en büyük ön yargı; etrafımızdaki herkesi insan sanmamızdır.
Ne zaman ki en sevdikleriniz yanıltır sizi,ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini, ne zaman ki yanlızlıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz, işte o zaman başlarsınız gerçekten yaşamaya.
Hayat öyle lanet birşey ki; Sustuğunda konuşmadın diye pişman eder, Konuştuğunda ise susmadığın için kahreder.
Mutlu bir yalnızlık, mutsuz bir beraberlikten iyidir dostlarım.
Mutlu olmadığın biriyle mutlu görünmeye çalışma. Olan mutluluğa olur.
Senin unutamadığın, daima senden uzakta olandır…
Her insanın, hayatında kaçmakla direnmek arasında bir seçim yapmaya zorlandığı anlar vardır. Ben direniyorum.
Kuşkusuz ki en büyük ön yargı; etrafımızdaki herkesi ‘insan’ sanmamızdır…
Ya düşlerinin peşine düşmeyi seçersin Ya da olanları kabullenmeyi. İyiliklerinle güçlenir, keşkelerinle tükenirsin. karar senin.
Bir insanı sevmek mümkün mü sence ? iyi tanımadığınız biri ise belki. ben insanları pencereden seyretmeyi severim…
İnsanlar yorgun, Hayat tarafından cezalandırılmış, Ya sevgiyle ya da sevgisizlikle Sakatlanmış.
Yılların, bana öğrettiği şeylerden biri de bu oldu; Mutluluğu yakalamışsan, sorgulama.
Bu kadar iyi niyetli olmayın, Çünkü en yakın bildiğiniz vefasız çıkabilir ve sizi düşmanlarınız değil de dostlarınız yıkabilir.
Yaşam felsefemi sordular cevapladım .. “Sonsuza dek yaşayacakmış gibi düşün, yarın ölecekmiş gibi yaşa.
İnsanların size karşı olması diye bir şey yoktur dostlarım, onlar sadece kendilerinden yanadırlar o kadar.
Suçum var mı ? Tabi ki var. Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam.
Aşikardı: İnsanların, iyi insanların kötü insanların, hatta korkunç insanların bile başına gelenler adil değildi sanki. Tuzağa düşmüş bir dünyanın tuzağa düşmüş hayatında ilerledik metal makinelerin arasında, ve bu çok tuhaftı dostlarım.
Sürekli kalabalıkları arayanlardan sakının; tek başlarına bir hiçtirler.
Hayatınızdaki odunlar yalnızca cehenneminize yakıt oluyor. Biriktirmeyin dostlarım…
Bence içmek, her gün tekrarlanabilen ve ertesi gün tekrar hayata dönülebilen bir intihar şeklidir.
Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar. Ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar. Ve sırf dardı diye kafalar, düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik, Sarılmak yakar bizi” deyip aşkı hep, uzaktan sevdik.i
Düştüğümüz kuyular sandığımız kadar dipsiz değil aslında, tutunmaya çalıştğımız ipler çok kısa.
Martılara attığım simit, önüne süt bıraktığım yavru kediler, Ve sana verdiğim değer, Hayvan severlik bu olsa gerek.!
Eğer iki kişi arasında kalıyorsanız; ikinciyi seçin. Çünkü birinciyi gerçekten sevseydiniz, ikincisi olmazdı.
Mutlu insanlar; Herşeyin en iyisine sahip olanlar değil, Sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir.
Afrika’ya ilaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde tok karnına yazıyordu.
Yalnız kalmaktan hoşnut biriydim eskiden, Şimdi yıkıldı duvarlarım her şeyin kenarları var.
Birinin kalbini kırmadan önce iki kere düşünün dostlarım! Hele ki o kişi sıradan biri olmamışsa hayatınızda.
Hıçkırarak ağlayan bir kadının gözyaşları, Ağlatan adamın başına geleceklerinin altına atılacak imzadır.
Onun sana tüm yaptıklarına rağmen affedebilirsin; Zor olan onu affettiğin için kendini affedebilmektir.
Herkes herkesi aynı sevemez dostlarım.. Kimileri gururunun yettiği kadar sever, Kimileri de ömrünün yettiği kadar.
Kalbi kırmaya tek bir söz yeter; ama kırılan kalbi tamir etmeye ne bir özür, ne de bir ömür yeter.
Gittiğinde ağlarsın, şarkılarda, filmlerde, ona-buna, her şeye ağlarsın. Aklın başına gelince de boşa harcadığın zamana ağlarsın.
Yüzde yüz insan yoktur aslında. Hepimizin, başkalarının farkında olup bizim farkında olmadığımız deli ve çirkin bir yanı vardır. Yoksa bu çiftliğe nasıl katlanabilirdik?
Tabi ki bir insanı sevebilirsiniz, eğer onu yeterince tanımıyorsanız.
Hayatta kimseyi değiştiremezsin ve kimse için değişmemelisin.. Ne sen başkası için mecburi istikametsin; ne de başkası senin için. Yorma kendini; bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin.
Aşk bir emre dönüştüğünde, nefret hazza dönüşebilir.
İnsan olmak rezil bir şeydi; öyle çok şey vardı ki olup biten.
Aşk biraz anlam içeren bir yoldur; seks yeterince anlamlıdır.
Acı hissetmemek duyguların kesintisi demektir; her çoşku şeytanla pazarlıktır.
Dünyadaki en saf insan olduğunu idda eden kişiler, aslında şeytana danışmanlık yapabilecek kapasitede kişilerdir. Unutmayın.
Yalnızlıktan daha kötü şeyler de vardır; ama çok geç kalırız onları anlamakta. Ve çok geç’ten daha kötü birşey yoktur.