Çay saati olmaz çay olur bizde | Turan Özbudak
Bu akşam çayla başlamıştık muhabbete,
Biliyor musun
kahveden daha bi sardı çay beni?
Günde bir iki posta değil,
Beş altı uzun fasıl,
Öyle kırk yıl falan değil hatırı
her an her dem.
İşte bu yüzden
döktük
döktürdük
şeker bile gelmedi aklımıza,
Ne incebelliden bahsettik karıştırırken,
Ne zarifliğinden endamlı,
Ne ucuz ve ince kaşığıyla endamsız,
Ne mini demirli ince topuğun sesine kulak verdik,
Ne de,
Buharlaşırken nefesi incebellinin üstünden abu hayata doğru,
Kan kokan kan uykuların uykusuzluğuna giriştik güm güm!
Sen hiç,
Yudumun her geçişinde gırtlağından,
Boğuldun mu ikişer kere köh köh?
Her yudumu çekerken Gülizar’ın anaç tavırlarında,
Dong dong yumrukladın mı boş duvarları uzaktan?
Dizdin mi kurşuna gezsiz gözsüz arpacıksız hayallerini?
İlk kapıya diktin mi hedefin alt kenar orta noktasındaki düşlerini?
Çay değil mübarek, Engür
Ferhat’ta mey,
Mevlana’da ney,
Muhammed’de zemzem,
Ali’de Zülfikâr,
Bende yar,
Çek bir yudum daha!
Bak buz gibi olmuş!
Çek son yudumu daya,
O buz gibi olmuş çay şu an
boğazını yakmazsa ben bişey bilmiyorum…
Turan Özbudak