Biz Kırıldık Daha da Kırılırız
-biz kırıldık daha da kırılırız
kimse dokunamaz suçsuzluğumuza-
Cemal Süreya
Biz kırıldık büyüklerin oyunlarına hala ayak direyen çocukluğumuzla.
Saçlarımızda papatyadan taçlar vardı, hiç düşünmeden aldılar ayaklarının altına. Bir çocuğun en değerli şeyi oyuncaklarıdır, bir yetişkininse içinde koruyup kolladığı çocukluğu, çocukken oyuncaklarımızı, büyüyünce de çocukluğumuzu aldılar utanmadan.
Yaşamak için çalışmak gerekiyordu, çalıştık, hiç kimsenin olmadığı şehirlerde, yapayalnız, içimizde barındırdığımız o ürkek, çaresiz çocukla yapayalnız bıraktılar. Savaşma gücümüzü çaldılar en çok da, verdiğimiz savaşın sonunda ellerimiz bomboş kırık dökük aynalara bakarken yaralandık. Yaramızı saracak sevdiklerimizden çok uzakta bırakmışlardı bizleri, tutunacak tek bir dal bile bulamadık.
Biz kırıldık. Kutsal bir mesleği var derken sevdiğimiz insanın, yanımızdan alıp uzak ülkelere gönderdiklerinde binbir parçaya bölündük. Ekmek parası dediler, döndüğünde eski gözlerini aradık sevgilinin, çalmışlardı, bulamadık. En çok da çaresizliğimize ağladık geceler boyu.
Biz kırıldık, en korkusuz, en delifişek çağımızda labirentler arasında kaybolduk. Bir çıkış yolu bulacağız derken bizi bu labirente hapsedenlerin oyuncağı olduk. Sesimiz kısıldı, gözlerimiz karanlığa alıştı, şimdi nerede bir aydınlık görsek, gözümüzü alıyor o ışıklar, aydınlıklar içinde yaşamayı ümit ederken, karanlığa mahkum olduk.
Biz kırıldık,
Dizildik okula girmeden önce müdürün karşısına, saçlarını uzatmak isteyen genç arkadaşlarımız vardı, delikanlı yani, kanının deli olması beklenen bu arkadaşlar, müdürün karşısında çokça kırıldı, herkesin önünde kedi merdiveni yapıldı saçlarımıza, askerde yeniden yaşanacaktı belki bu ama habersizdik. Her okul bitiminde and içilirdi müdürün dövüleceğine dair, sonra o müdür iktidara yakınlaştı, bakanlıkta daire müdürü oldu. Yeni nesil kurtuldu, biz kırıldığımızla kaldık.
Biz kırıldık,
sağlık raporu almak gerekiyordu askerlik şubesinde, üniversiteyi bitirdiğin için şanslıydın sen, sana “bir rahatsızlığınız var mı” diye sordular, ne de olsa yedek subay adayıydın, okumuş adamdın, öndeki uzun dönem gidecek arkadaşına “doğru dur lan” dediler, “adam değil mal” dediler, biz kırıldık, kendimize yapılmışcasına yediremedik ama ses çıkaramadık doğruya doğru, biz kırıldık, kırıldığımızla kaldık.
Biz kırıldık,
yeni dönmüştük işte askerden, kurtulmuştuk işte, vatan borcumuzu , hakkıyla, herhangi bir risk olmayan, neredeyse yata yata denilebilecek kadar yapıp dönmüştük işte, biz kırıldık her gece televizyon başında, şehit haberlerini alıp manken haberlerine geçtikçe, içimiz kırıldı bir bakıma, vicdanımız neyi reddeceğini bilemedi. Biz kırıldık her gece, saat on dokuz otuzda. Oysa bizim tokalaşan danseden robot hikayelerine , onları canlı yayına çıkaran Anchormenlere ihtiyacımız vardı, biz kırıldık, kimse farkına varmadı , kırıldığımızla kaldık.
Biz kırıldık,
yaş ilerliyordu, doğru düzgün bir iş bulmak gerekiyordu, biz kırıldık ciğeri beş para etmeyecek adamların karşısında, saçma iş mülakatlarına katıldık, oradan oraya sürüklendik iş uğruna, ne çalışırken mutluyduk, ne çalışmazken, biz hayata bir yerinden tutunmaya çalıştık, tutunduğumuz yer elimizde kaldı, Oğuz Atay zaten öldü, tutunamayanlar herkesin başlayıp bir kısmının bitirdiği bir kitap. Biz kırıldık oğuz abi, büyük Türkiye projesi yarım kaldı.
Biz kırıldık,
bizim bu ülkenin camcısının çırağı, her gece taş atıp kaçıyor camlarımıza, camcılar kazansın diye biz kırıldık, biz kırıldıkça onlar kazandı.
Biz kırıldık daha da kırılırız , herkes dokunuyor artık her yanımıza.
Kırılganlığımız
ve tahammül sınırımızın beyanatıdır.
Biz kırıldık,
kamyonların arkasına dolduruldu ekmekler oyuncaklar, yardım diye dağıtıldı ya,
birbirini ezdi çocuklar, anneler saç saça baş başa birbirine girdi yokluktan,
baktık… Biz kırıldık…ekmek kutusunda bayatlayıp atılan küflenen ekmekler
duruyordu, yapı marketlerden alınmış pahalı kutularda üç günde kenara atılan
pahalı oyuncaklar duruyordu, kamyonların arkasında çocuklar birbirini
eziyordu… Kırıldık…
Biz kırıldık,
kardeşi kardeşe kırdıran üstümüze başka renklerde etiket yapıştıranlara bizi
yabancılaştıranlara inanıyorduk… Bir tabak sıcak çorbayı paylaştığımıza
düşman gözüyle bakıyorduk, tek tek olunca daha kolay kırılıyorduk, kırıldık…
Biz kırıldık,
annemizi alıp başka köye gitmemizi isteyen memurumuz karşısında da, hakkımızı
aramaya gittiğimiz ve fakat suçlu çıktığımız mahkeme kapısında da, sırf bizim
araba daha ucuz diye üstümüze çıkan arabanın şöförü özel hastaneye giderken
gittiğimiz devlet hastanesinin kapısında da kırıldık, kırıklarımız sarılmadı
öldük.
Biz kırıldık
her kırılışımızda acımadı kii deyip kalktık, daha çook yer var tahammül
sınırımızda.
Kaynak: https://eksisozluk.com/
———