Bilmiyorsun | Yılmaz Pirinççi
Şimdi sen böyle umarsızca gülüp toparlıyorsun ya ortalığı.
Hani önünde oturduğun masanın üzerinde iğne ucu kadar bir kırıntı görsen parmağını bastırıp alarak kül tabağına döküyor.
Bir elini saçlarına götürüp parmağını nerdeyse yakacak kadar ilerlemiş sigarandan derin bir nefes alıyorsun ya
Duvarlar sen kokuyor,
Bilmiyorsun.
Hani kim seslense o en çığırtkan çocuk sesinle haykırıyorsun,
Duyanlar kuşlar kanatlandı sanıyor ya sesinde,
Hani her kesin yüzüne bir gülümsemede düşüyorsun ya
Ben mutluyum diye bağırır gibi
Sesin duvarlara çarpıyor.
Bilmiyorsun.
Hani keklik gibi sekercesine dolanıyorsun ya
Dağ gölgesi bir cennette dolanır gibi.
Hani sırat sonrası bir vadiye düşmüş gibi yolun.
Öyle huzur dağıtıyorsun ya.
Her yerde bir parça kalan sensin.
Bilmiyorsun.
Hani dize dize işleyip gözlere şiir şiir bakıyorsun ya,
Eski zaman romanlarının unutulmuş kadınları gibi
Ellerinde çiçek kokusu
Soluğunda kahve
Saçlarının rüzgârında hasret
O en derin ahlar içersinde geçiyor ya adın.
O yazılmayan en güzel şiir sensin.
Bilmiyorsun.
Yılmaz Pirinççi
..