Bedava ekmek, fare kapanında olur | İbrahim Uysal
Profesyonel yöneticilik yapanlar bilirler; yönetilen kurumlar birimler yıl biterken bir değerlendirmeye tabi tutulur ve gelecek yıl için planlamalar yapılır.
Bu durum kişiler, aileler, birimler ve kurumlar için de aynıdır.
Değerlendirme yapılırken, profesyonel ve objektif kriterlerin esas alınması gerekir. Yoksa harcıâlem bir rapor hazırlamaktan öte geçilmez.
Özele, dünya çok sıkıntılı ve acılı bir doğum süreci içindedir. Temel sebebi ise soygun ve talan ekonomisidir. Daha açık ifade ile Emperyalizm aşamasına geçmiş vahşi kapitalizm.
Sosyal ve siyasal olaylara bilimsel olmasa bile gerçekçi bakarken temel değerlendirmeler ideolojiktir. Ekonomi ise ekonomik sistemler üzerinde yapılması gerekir, yoksa hamasetten öteye geçilmez.
İçeriksiz sözler ile lafta kalır ve söylemden öteye gitmez.
Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğine gelindiğinde, Kapitalizm hem ekonomik ve finans sistemi olarak hem de üretim sistemi olarak Feodalizme yaşattığı süreci yaşamaya başlamış, tüm dünyayı etkileyerek bunalıma doğru sürüklemektedir.
1900’lü yıllar, dünyada iki devlete ve halkına çok farklı ve onurlu bir süreç yaşatmıştır.
Birisi 1917 Ekim Devrimi ile Çarlık Rusyası yıkılmış, yerine Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) kurulmuştur.
Diğeri ise 1915-16 yıllarda kazanılan Çanakkale Savaşının ardından, Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1919’da Samsuna çıkışı, ardından 23 Nisan 1920’de, Ulusal Kurtuluş Savaşını yönetecek ve 29 Ekim 1923’de Türkiye Cumhuriyetini (TC) kuracak ve Cumhuriyet ilan edecek olan TBMM’nin açılmasıdır.
SSCB sosyalist bir devlet olup tüm yurttaşlarının emeklerinden oluşan devletin ekonomisi ve serveti, “Dünya Globalleşiyor” ayağına, sistem çökertildi. Halkın yıllarca biriktirdiği onca emeği sermayesinin üstünde bir avuç çıkarcı (bunlara paye olsun diye “Oligark” denilir) yüzünden çöktü!
Bugün tüm şehirlerimizde dolaşan yabancı plakalı devasa jiplerin sahipleri onurlu, emekçi anne, babaların çocukları oldular.
Ülkemizde Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının öncülüğünde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin kamucu, devletçi, gerektiği yerlerde de özel sektöre de yer veren sosyal devlettir. 24 Ocak 1980 kararları başlayan, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesine rağmen Laik, Demokratik, Sosyal Hukuk Devleti olarak özünü korumuştur.
2000’lerden sonra da meyvesini vermiş, bugün yaşadığınız bu “müreffeh ve huzur dolu günlere” gelinmiştir.
Umarım, 2023’de de özünden sapma olmadan hukuk, Laik, öncü ve saygın bir devlet olarak Mustafa Kelam Atatürk’ün dediği gibi “ülkeyi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma hedefi doğrultusunda” konumunu ilelebet korur.
Bugün yaşadıkları bedava yaşamı hak ettiklerini düşünenler, yaşadıklarının bedelini dün de bugün de birlerinin ödediğini, onların haklarını ve emeklerini yediklerini, bunun da “kul hakkı” olduğunu umarım bir gün anlaşılır.
Zira bedava ekmek, fare kapanında olur.
Onurlu insanların yaşadığı bir ülkede emek ve emekçilerin hak ettikleri değerlere, haklara ve güzelliklere sahip olacakları güzel bir yıl dileklerimle…
İbrahim Uysal