Bayramın Başka Anlamları ve Yüklediği Bazı Sorumluluklar Bulunmaktadır.
Kültürümüzün gereği olarak bayramlar bir arada olma, barışın ve dayanışmanın içtenlikle yaşandığı günlerdir. Bu bayramı da geçmişten bize öğretilen ve bildiğimiz gibi aile bireyleri ile bir araya gelmek, birlikte olmak, insanların birbirlerine gösterdikleri sevgi sıcaklığını yaşamak için köyümüze giderek yaşlılarımız, kardeşler ve akrabalar ile birlikte geçirdik. Bizler bayramı bir kutlama gününden çok, bir şekilde yeniden bir araya gelme, arınma ve birlikte yaşamanın gereği olarak algıladık. Ancak eskiden bayrama çok önceden hazırlanarak sevinç içinde girerdik. Şimdi yaşadığımız anlık enformasyon yoğunluğu ve sosyal medya yoğunluğu olmadığı için birbirimize daha çok zaman ayırarak doyurucu bir ruhsal haz yaşardık. İnsanlar samimiydi ve çıkar ilişkileri konuşulmaz, karşılıklı saygı ve sevgi ortama her hali ile hâkim olurdu.
Bugünler ki, bayramın sorumluluk bilinci ise insanların karşılıklı olarak birbirlerini, varsa hastalarını ziyaret etmeleri, taziye ziyaretleri, mezarlıklara gidilerek ölmüşlerin anılması ve çevresi ile birlikte yaşamı anlamlı kılmak için çaba sarf edilmesidir. Bayramlar; insana ahlaki değeri yüksek bir sorumluluk yükleyerek kapı komşunun, yoksulun ve ihtiyacı olanın halinden anlamayı hatırlatmaktadır. Hali vakti yerinde olanların omuzlarına yüklediği bir diğer sorumluluk ise ihtiyacı olan yoksullara yardım etme durumudur. Ekonomik durumu iyi olup kurban kesenler kurban etinin en az üçte birini mutlaka dağıtır ve evinin içine almazdı. Yardımlar gösterişten uzak, kimsenin bilmesine gerek kalmaksızın içtenlikle yapılan bir iyiliktir. Benim çocukluğumun geçtiği kırsalda bayramlar böyle içtenlikle çıkara ve her tülü rantta dayalı olmadan kutlanırdı. Annemin belirlediği ihtiyaç sahibi kurban kesmemiş aileler için eşit paylanmış etler tarafımızdan iletilirdi.
Bayramlar Araçsallaştırılmakta mıdır?
Kurban kesme, kurban etlerinin ihtiyacı olanlar ile içtenlikle paylaşılması, aile bireylerinin bir araya gelerek birlikte yemek yemesi çok önemsenen bir mutluluk kaynağıdır. Halen de bu mutlu buluşma, bir araya gelme önemsenen bir durumdur. Bayram süresinin uzun olması beraberinde piknik yerlerine gidilmesi, başka yerlerdeki akraba ve dost-arkadaşların ziyaretleri bayramın diğer bir güzelliğidir. Ancak günümüz üretim ilişkileri ve iletişim teknolojileri ortamında, bayramlar, çalışanlar için, artık tatil olarak algılandığı bir duruma gelmiş olmalı ki, bayramlarda kentlerin dışına ve tatil yerlerine ciddi bir akış olmaktadır. Ne yazık ki bayram tatilinin dinlenme ve başka bir ortama gitme anlayışı ile tatil olarak görülmesi neredeyse köylerde de yaşanmaya başlanmış. Bayramı köyde geçirdiğim birkaç günde artık köylerde bile durumu iyi olanların bayramı ortamdan kaçış olarak algıladıklarını fark ettim. Geçmişte görmediğimiz bu yeni durumda, kurbanlar kesilip etler buzdolaplarına yerleştirildikten sonra, tatile çıkıldığını hep beraber görmüş olduk.
Bayramda Tatile Çıkabilenler ve Çıkamayanların Bayram Kutlama Durumları
Ücretli çalışan çoğu insan bayramı vesile ederek kendi sınırlı imkânları ile dinlenmeye çekildi. Durumu iyi olanlar tatil köylerine giderken durumu iyi olmayan ve geçim sorunu yaşayanlar ise kendi iş-aş arayışına devam ettiler. Tatil yerlerinde, bilmem kaç yıldızlı otellerde kaldıklarını resimleyerek farklılıklarını ortaya koyanların dayanılmaz hafifliği ayrı bir durum. Buna karşın, artan ağır ekonomik zorluklar içinde yaşayan toplumun geniş kesimlerinin aile ziyaretleri için bile bir yerden bir yere seyahat etmeleri imkânsız hale gelmiştir. Basından edindiğim bilgilere göre artan hayat pahalılığı nedeniyle çoğu insanın büyük kentlerden kısala alileri ile bayramı yaşayamadığı, kurban kesiminin de bir yıl öncesine göre % 20 oranında azalmıştır.
Çağın Üretim İlişkileri Değişimin Dinamiğini Hızlandırmaktadır
Bildiğimiz genel ilke olarak “her çağ ve üretim ilişkisi kendi kültürünü ve üst sosyal normlarını oluşturur” anlayışını yaşıyor gibiyiz. Bireyselleşmiş yaşam biçimi, maddi durum ve koşulların insanların bayram kutlama yaklaşımını da değiştirdiğine tanık oluyoruz. Bu değişimin büyük oranda geleneksel kültürün ve beklentilerin ötesinde bir duruma evirildiği konusu sosyal bilimcilerin dikkatinden kaçmıyordur.
Nerede O bayramlar?
Bayramların günümüzde kutlanma ve yaşanma durumu, belirli bir yaşın üzerinde olanlara sıklıkla “nerde o eski bayramlar?” sorusunu sordurtuyor. İletişim teknolojileri çağı, robot, yapay zekâ, uzay ve nano-teknolojilerle yaklaşık 20 yıl önceki yaşam şeklimiz ve tutumumuzu da değişime zorlamıştır. Kısa sürede kırsaldan kentler yoğun göç ile birlikte kentlerin sosyolojik dokusu değişti. Ülkenin ve toplumun ekonomik düzeyi, teknoloji ve diğer yapılar ile bitlikte değişen değer algıları doğal olarak eski bayramları arattıran yeni bir durum yaratmıştır. Bu değişimi gözlemleyen ve yaşayanlar olarak bizlerde zaman zaman nerde eski günler diyoruz. Evet, bu değişimlerin de doğal olarak sebep- sonuç ilişkisi içinde gelişen yeni bir evreye geçtiği görülmektedir. Bu değişim kaçınılmazdır ve bizlerde bu değişimin birer taşıyıcısıyızdır. Ancak önemli olan dün ve bugünü iyi analiz edip çağın gereklerini nasıl yönetileceğini belirlemektir.
Eski bayramları yaşamasak da, bayramın ruhuna uygun olarak, yeniden, insanların bilinçli olarak, birlikte yaşamalarını ve dayanışmalarını, kendilerini sorgulayarak geleceğe daha iyi hazırlanmalarını içtenlikle diler, bayramlarını mutluluk içinde geçirsinler isterim. Her ailenin bayramı arzu etiği gibi kültürel değerlerine uygun olarak kutlamak için bir gelirinin olması, insanların bayramlarda birbirini ötekileştirmeden/dışlamadan geçirmesini candan isterim.
19 Haziran 2024, Adana