Ayrılığın Gömleği | Mehmet Öztürk | Nebih Nafile
Antakya’dan Dünyaya Açılan Pencere…
ŞİİR KÖŞESİ
yüreğin çarpıyorsa hâlâ
gözlerinin pınarları akıyorsa
sevinçte, hüzünde ya da
akıyorsa kanın tüm hızıyla
yaşam da senin için akmakta
senin için ey güzel insan…
Nebih Nafile
Antakya’dan, dünyanın bütün insanlarına açılan bir pencere araladım. Öyle bir pencere ki; paylaşacağımız şiirlerimizde aşkı, umudu, yaşama sevincimizi dile getireceğiz. Dünya, ancak iyilikle kurtulur. O halde şiirlerimizle güzelleştireceğiz… Her hafta bir değerimizin şiirini sizler için seçiyorum. “Senin İçin” şiirimin bir bölümü ile pencereyi araladım. Bu haftaki konuk şair; Çorum’da yaşayan şair dostum Mehmet Öztürk’ün “Ayrılığın Gömleği” adlı şiiri ile penceremizi sonuna kadar açık bırakıyorum. Şiir tadında bir ömrünüz olsun…
Ayrılığın Gömleği
Bana ayrılığın gömleğini giydirme,
Uzanırım ırmakların suyunca
Çığlığımı tanrı bile avutamaz
Evrenin ufkunda.
Göğün derinliğine
Mavi hüzzam bulaşmış
Çağlayanlar dolaşıyor yıldızların göğsünde.
Uçuruma yatırma gölgelerin sesini
Belki, bir aydınlık gülüş geçer zamandan.
Sığmıyor ellerim teneşirin kenarına
Yoksa ölüm, zamanı yenileyen dua mı?
Söz sensin, girdabın susuz yas
Dolunaylarında büyütüyorsun aşkı
Belleğinde yitik ülkelerin kederi.
Hangi ses, senin bakışına ödünç
Başağın sevinçle ellerinde açması mı?
Sussan her yer cümle
Konuşsan bir kavmin göçü
Avcının önünde ölüme uzandım
Şimdi, çölün sıcağında kum kavlindeyim.
Ağrılarımı,
Kanatları gümüşten raflara teyelledim
Antik çağ hiyeroglifinin ilk cümlesinde
Senin sözün başlamıştı,
Taşlara kazımıştın yerin ve göğün boşluğunu
Aykırı anlamlar yükleme
Sürgün suların koşusuna
Bakışın bir yaprağa armağanken
Işığını gezdir
Gözlerimin ufkunda
Uçurumlar konaklarken gövdemin burçlarında
Her seferinde kendi kazdığım mezara düşüyorum
Dar geliyor söz kendine
Bana ayrılığın gömleğini giydirme…
MEHMET ÖZTÜRK