Atatürk dönemi, ekonomi politikası | Ertürk Özel
”Atatürk borç almadan fabrikalar açtı.” söylemi doğru değildir. Dilerim bu söylenmekten vazgeçilir ve gurur yapmadan şunlar okunur, öğretilir… Devlet eğer üretime dayalı bir politika izliyorsa vergi/kredi alır; almalıdır. Atatürk’ün ekonomi politikaları, başlı başına bilimsel bir devrim ve bütün devletlere örnektir. Çok kısa yazacağım için affediniz, durum şöyle izah edilebilir…
Osmanlı döneminde aşarın yanında 12 çeşit ağır vergiler alındı. Evliysen vergi, evli değilsen yine vergi(Resm-i Çift, Mücerred, Arusane, Bennak). Öküzün varsa vergi, kaybolduysa yine vergi(Yave, Adet-i Ağnam). Ekiyorsan vergi, ekmiyorsan yine vergi(Bac-ı Bazar, Çiftbozan). Sefere gidiyorsan vergi, oğlunu sefere gönderdiysen vergi(Resm-i Nüzul, Seferiye-Hazariye). Üretim karşılığı olmayan zam ve vergi ile devlet nasıl ayakta kalabilirdi; ganimetle mi? Cumhuriyetin ilânıyla çiftçinin, üreticinin sırtındaki bu tuhaf vergiler kaldırıldı. Peki devlet neyle beslenecekti? Bakınız henüz 1925’te 682 nolu kanunla yerli tohum bedavaya dağıtıldı. 711.000 hektar arazi, öküzüyle beraber köylüye dağıtıldı. Amelelik gitti, işçi olmak geldi. 1924-1930 arası tarımı destekleme kredisi 17 milyondan 35 milyona çıktı. Çağdaş tarım için tarım okulları açılırken; o okullarda okunabilmesi için millet mektepleri de açıldı.
Rusya ve Avrupa’dan elbette krediler alındı; sermaye olmadan iş kurulur mu? Rusya’dan alınan krediyle Kayseri, Nazilli, Malatya pamuklu dokuma fabrikaları, Avrupa’dan alınanlarla Karabük demir-çelik gibi fabrikalar kuruldu. 1927’de sanayi teşvik kanunu çıkarılırken; şaşırtıcıdır ki 1930 yılında tahıl ve un ithalâtı yasaklanmıştır. Böylece tahıl üretimi 3 milyon ton arttı. 1935/1938 arası Almanya ile ihracat %15’ten, %44’e çıkmıştır. Dokuma, maden, kağıt, kimya, cam, çimento gibi sektörlerde uygulanılan devletçilik ilkesiyle ile -sadece yerli üretim ile- tüm talebin %80’ini karşılanmış. Tüm bunlar 1929’da dünya ekonomik buhranı sırasında oluyor. İlk 5 yıllık kalkınma planı 1934’te başarıyla uygulandı. Atatürk vefat etmeseydi, 112 milyonluk 2. kalkınma planı yapılacaktı hem de ağır makine sanayiye. Kısaca Atatürk, aldığı bütün krediyi üretime, eğitime, sanata, harcamış; üretim yapıldıkça diğer devletleri Türkiye’ye muhtaç hale getirmeye çabalamıştır. 1500 yıl önce Çin’in ipeği kullanarak Göktürkleri kendisine bağımlı kılması gibi… 1925’te bile dünya fındık fiyatlarını Ordulu fındık üreticileri belirliyordu.
Kısaca Atatürk sadece vergi alarak, zam yaparak devleti ayakta tutmak yerine; aldığı krediyle çiftçinin daha fazla üretmesini sağlamış, vergiyi bu üretimden almıştır. Böylece hem borç ödenmiş, hem millet, hem devlet zenginleşmiştir. Peki yıllar içinde neden ekonomi zayıflamıştır? Çünkü kendi ineğimizin sütünü sağmak yerine, Amerika’nın süt tozunu satın almak daha kolay geldi. Ayrıntılar için Kafkas Ünv-Atatürk dönemi Türkiye Ekonomisi makalesi, 1982 Ankara Ünv – Atatürk dönemi ekonomi politikası ve Türkiye’nin ekonomik gelişmesi okunmalıdır.
–Ertürk Özel–