Dolar 34,4807
Euro 36,4050
Altın 2.957,53
BİST 9.362,03
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Hafif Yağmurlu

Antakya’nın Kurtulus Caddesi’in mitolojideki yeri | Neda Apacı

06.04.2019
3.004
A+
A-
Antakya’nın Kurtulus Caddesi’in mitolojideki yeri | Neda Apacı

Antakya’nın Kurtulus Caddesi’nden selam olsun tüm dostlara…

Mitoloji ve efsanelere oldum olası ilgi duydum. Belki de ait hissettiğim bu toprakların güzel anlatılarının büyüsüne kapıldım. Buna karşılık tarih her zaman sıkıcı ve gereksizdi. Aşk yoktu hiçbir zaman tarih anlatılarında, merhamet yoktu. Duygudan yoksun insanların düşmanlığı vardı birbirine, Aç gözlülüğü uğruna birbirini öldüren insanlar vardı tarihte, en acımasız silahlar, atom bombaları vardı, açlık, sefalet, zulüm vardı. 
Sevemedim tarih anlatılarını taa ki geleceği şekillendirmenin yolunun geçmişten geçtiğini anlayana kadar ve taa ki geçmişin gerisinde bıraktığı acıları, yaşanmışlıkları hissedene kadar.

Nerde okudum bu anlatıları, kimlerden dinledim? Belki de birçoğunu ben kurdum zihnimde. Öyle güzel anlatıları var ki bu toprakların. Taşı sıksan tarih fışkırır.

Roma ve Grek tanrılarının yanında, aynı zamanda tek tanrılı dinleri de yaşayan Antakya halkı, zevkine, yemesine içmesine de çok düşkün bir halkmış. Akdeniz’in en doğu köşesinde Orontes (Asi) Nehri boyunca yer alan Antakya, ticaret ve eğlence merkeziymiş. Başta ünlü komutanlar ve impratorlar olmak üzere, Romalı zenginlerin eğlence yeri seçtiği kent, büyük yatırımlar sonrası nüfusu 6 – 7 yüzbini bulan Dünya’nın sayılı ilk üç kentinden biri durumuna gelmiş.

Kenti bir baştan bir başa kesen ünlü Herod (şimdiki Kurtuluş ) Caddesi’nin iki yanı Antakyalı yontucuların yaptıkları heykeller ile süslüymüş. Cadde iki tarafı kemerli saçaklarla güneşe ve yağmura karşı korunmaya alınmış.

Cadde sağlı sollu sıralanmış alışveriş dükkânları, şaraphaneler, aşevleri, çalgılı eğlence yerleri, hokkabazlıkların ve tiyatro oyunlarının sergilendiği sahnelerle donatılmış. Ayrıca hanlar, yeme içme, eğlence yerleri sıralanmış. Özellikle yaz aylarında öğle güneşi kırılınca Antakya halkı kadınlı erkekli süslenip püslenerek caddede boy göstermeye başlarlarmış. İnsanların çoğu terleyip kötü kokmamak için koltuk altlarına defne yağı sürerlermiş. Cadde sadece Antakyalıların değil tüm Orta Doğu zenginlerinin uğrak yeriymiş. Başka bir değişle Anadolu’nun ilk turizm cennetiymiş Antakya. Gündüzleri insanlara yetmemeye başlayınca akşam karanlığı çökmeden kentçe görevli şamdancılar caddenin her iki tarafına yerleştirilmiş zeytinyağı çıralarını temizlemeye ve yakmaya başlamışlar. Böylelikle dünyanın ilk kez meşalelerle aydınlatılan caddesi oluvermiş Herod caddesi.

Herod Caddesi aydınlatılınca gece hayatı başlar. Aşk avcısı yosma kadınlar, salına salına dolaşmaya başlarlar, sağa sola göz süzer, kalça kıvırırlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde bu yosmalara, süslü oğlanlar da katılır. Meyhanelerin açık pencerelerinden yükselen çalgı sesleri, yatakçıl kahkahalara karışır. Gece yoğunlaştıkça Herod Caddesi sarhoştur, şaraplıdır, şarkılıdır, şiirlidir, aşklıdır, rakslıdır…
Gece hayatı ile tanınan bu cadde yüzünden kent defalarca depremlerle cezalandırılır bir inanışa göre. Cadde çok kez depremlerle yerle bir olmuş, 526 depreminde ise tamamen toprak altında kalmış. Bu gün Antik Roma’nın o muhteşem sütunlu caddesi yerin sadece 6 metre altıda ve ben sadece 6 metre üstündeyim o gösterişli yaşantının. Tarihten zaman çalarım bazen. Okuduğun bir kitabın kahramanı gibi dolaşırım Herod Caddesi’ni. Bazen biraz daha yaklaşır günümüze 1939’a gelirim ve Fransızların bu yoldan şehri terk edişini gururla izlerim. Minnet duyarım Mustafa Kemal Atatürk‘üme bir kez daha.

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.