Ağır Yorgunluk / Bülent Güldal
“Şakımanın ne hükmü var ? Mevsim artık güzbahar.”
Bir serçeye türküler söyledim güz balkonumdan
pervazdaki fesleğen alkış tuttu yangınıma,
başımın üstünde durup dinledi bulutlar
için için inleyen bir ney geçti sokağımdan
Yer sarıydı, gök sarı köpüren bir sonbahar
yüzümden yüreğime doğru iniyordu incecik hüzün,
Geçen kimdi köprüleri ? Aşkla yarışan o delişmen kim?
Şakımanın ne hükmü var ? Mevsim artık güzbahar
Görünmez yolcusu muydun yolların acaba?
Türküler söyleyen arsız bir kuş mu yoksa?
Nerden çıktı bu ağır yorgunluk durup dururken,
Yüreğim dayanır mı bilmem, kırmızının yarışına sarıyla
Bahçemdeki dut ağacı da yaprağını döktü
Ay ışığı damlıyor çırılçıplak dallardan
Bir sonbahar parkında şafağa sarılmış kuğular
nasıl da söyleşiyorlar aşk girdaplarında
Ahh…Bu türkülerle ömrüme doluyor gurbet
yalnızlığın uydusu ıssız taşlar gibiyim.
Gökağacım da sarardı kurudukça kanıyor,
sırnaşık bir acı yerleşiyor dört bir yanıma
Akvaryumda güzelliyor balığı, kafeste bülbülü,
aynalarla sarmaş dolaş etrafına yabancı,
anlamazlar elinde unufak oluyor ömrüm
güz balkonum olmasa kim sokulacak yanıma?
Bülent GÜLDAL
(Deliler Teknesi, 2009)