Aciliyetini Koruyan Konu | Hüseyin Evcil
TİRE KÜLTÜR DERNEĞİ
Kayıtlara geçti ama halkımız lehine, dilediğim, istediğim sonuca ulaşılamadı.
KAYMAKAMLIK MAKAMINA
TİRE
Dilekçeyi sunan: Hüseyin Evcil
Yeni Mah. Mektep Cad. No: 14, Tire
KONU: Topluma hizmet veren tarihi yapının son durumu ve yapıdan yararlanan insanların (müşterilerin) mağduriyetleri hakkında.
Şehir merkezinde yer alan, Eski – Yeni isimli, tarihi hamam kapatıldı. Burası, ilçemizde uzun zamandır hizmet veren tek banyo mekânı idi. Alternatifi bulunmuyor. Çünkü 200 metre doğusundaki Terziler Hamamı da çok önceden kapatıldı.
İşletmecisi tarafından ne tür kapatma gerekçeleri gösterilirse gösterilsin, böylece Tire ’de, Osmanlılardan miras kalan HAMAM KÜLTÜRÜ bitirilmiş, sonlandırılmış oldu, maalesef.
Bu önemli yapının, kapısına kilit vurularak, çürümeye, çökmeye terk edilmesi, hem halkımıza, hem geçmişimize, hem geleneğimize karşı yapılan büyük bir haksızlıktır.
Dünyada sadece bizim ülkemize özgü, şu yerleşik mantığı doğru bulmuyoruz: Bugün itibariyle küçük bakımlarla kolayca ayakta tutulabilir, yaşatılabilir yapıların, üretilen değişik bahanelerle, dışlanması, unutulması ve ancak 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl geçtikten sonra (ne alaka ?) varlıklarının anımsanması, dolayısıyla devlet bütçesinden çok büyük rakamlar aktarılarak onarılmaya çalışılması. Bizim klasik çelişkilerimiz.
Bu arada, bir ailesi olmayıp, bir ev düzeni olmayıp, bir banyo donanımı olmayıp, hanlarda, kiralık mini odalarda, derme – çatma barakalarda yaşamını sürdüren ya da sürdürmeye çalışan, yoksul, yaşlı, kimsesiz insanlar, bundan sonra, yıkanma gereksinimlerini, nerede, nasıl karşılayacaklar? Nerede, nasıl temizlenecekler?
Bu soruların muhatabı kim? Bence: Hepimiz, yani toplum.
Örnek verdiğim kesimler, bizim gariban ve onurlu büyüklerimiz, gidip kimseye yalvarmayacaklar, gidip kimsenin kapısını çalmayacaklar
ama bir eksiklik, bir şaşkınlık, bir çaresizlik, bir mağduriyet mutlaka yaşayacaklar.
Onlar, otellerin duşlarına, saunalarına gidemezler, Afrikalılar gibi sokakta yıkanamazlar. Önlerinde seçenek yok.
Bilgilerinize sunar, kapanan hamamın yaşatılması, yeniden hizmete açılabilmesi için yardımcı olmanızı yüce makamınızdan saygıyla dileriz.
18 Şubat 2020
İmza
…
Değerli dostlar. Dilekçenin bir kopyasını yukarıda okudunuz. Nasıl buldunuz?
Problem çözülmedi. Sanıyorum çözülmeyecek. Neredeyse üzerinden 2 yıl geçmek üzere.
Herkes (her resmi kurum demek istiyorum) topu birbirine attı.
Top çevirme, oyalama, günü kurtarma şimdilerde çok moda.
Gittim, sorumlu olduklarını sandığım makam sahibi insanlarla bizzat görüştüm. Olmadı. Kaymakamlık, Belediye, Vakıflar gibi resmi kurumlara dilekçeler yazdım. Olmadı.
Bu durum, yani insanlarımızın mağduriyeti yeterince önemsenmiyor gibi izlenim edindim. Önemsenmiş olsa, bugüne kadar, bir biçimde el atılırdı, sıkıntı giderilirdi. Örnek verdiğim insanlarımız, özellikle gariban kesim insanlarımız çaresizliğe sürüklenmezlerdi.
Öğrendim ki, çevre ilçelerin hamamları açık, çalışıyor. Zarar da etmiyorlar, kazanıyorlar.
Tire neden böyle?
Bizler, tarihteki Romalılar kadar, Osmanlılar kadar duyarlı, hassas ve kültürlü olamayacak mıyız?
– Kardeşim, kendi kullandığım elektrikli ısıtıcı var evimde, bana ne başkalarından? Başkalarının temizliğinden ben mi sorumluyum?
…
İşte böyle bireysel düşünmemeliyiz. Çünkü ilkel mantık ile, bencil ve katı biçimde, sadece kendi özel gereksinimlerimiz için yaşamak bize yakışmıyor.
Dayanışma, fedakârlık, iyilik, yardımlaşma gibi kavramlara ne oldu? Hepsi yerinde duruyor, hepsi geçerli.
Bizlerde iş yok. Bizlerde iş kalmadı. Geldiğimiz sevimsiz nokta…
Ben, bir soru sordum. Yaşlı, yoksul (evi, düzeni, ailesi, akrabası olmayan) insanların
(yanlış anlamayınız, bedava değil, para karşılığında), bundan sonra, nerede banyo yapabileceklerini sordum. Hizmet veren tarihi eserin, çökmeye terk edildiğine dikkat çektim. Bir zaman sonra büsbütün çökerse, bu bizim ayıbımızdır.
Somut bir müdahale yapılabileceği yönünde umudum kalmadı.
Sağlık olsun diyorum. Garibanlar açısından da sağlık olur mu, bilemiyorum?
Düşüncemde ısrar ediyorum }
Türkiye Cumhuriyeti ’nde, kişiler ya da kurumlar, hiç fark etmiyor, çalışma programlarında, ajandalarında, eğer aklı, mantığı, vicdanı ve insan sağlığını en başa koymazlar ise, halkın huzursuzluğu, mutsuzluğu hep devam eder. Ediyor zaten.
Allah Aşkına, toplum içerisinde bulunan, dolaşan bir insanın, sıcak su ile yıkanıp, temizlenmesinden daha acil, daha önemli ne olabilir?
Cenazeler, malum yıkanarak gömülüyor. Dirilerin, yaşayanların ihtiyacını yok mu sayacağız ?
Durum, gerçekten üzücü… Evsiz, yoksul insanları çok üzen bir durum bu. Onlar, hatırlanmadıklarına, Aşure ayında bir kaşık aşure, Kurban Bayramında bir kaşık kavurma yemediklerine hiç üzülmüyorlar.
Fakat yıkanamadıklarına çok üzülüyorlar.
Havalar soğudu. Kış kapıda. Lütfen onların açısından bakalım olaya. Bakabilirsek : Bizim için iyi olur, sevap kazanırız.
Onlar, derken:
1 – Gerçek ve gizli yoksulları, yaşlıları kastediyorum.
2 – Derdini anlatamayan özürlü insanları kastediyorum.
Sizlerin de haberiniz olsun istedim. Böyle bir olay var ve kimse bir şey yapmıyor, yapamıyor.
Belki bir şey yapılır, geçici de olsa belki bir çözüm bulunur. Bilmiyorum.
Saygılarımla…