A l e t h e i a | Hilmi Yavuz
gizli olan biz miyiz? sanki öyleyiz güya
ifşa edilmez olan! nerde açığa çıkar?
her şeyin saklısında söylenir:
A l e t h e i a!
neden hep sen yürürken karaormanlara kar
yağar ve durmadan kalbimizi kürüyen
yaprakları ölü bir kışa çıkıyor patikalar?
ağaçlar vardı hani kayın, meşe ve köknar;
ve niçin biz onlara ad verdik diye var’lar?
2.
aynayı ve güneşi tutarak birbirine;
gördüğüm hep bir, hep bir ve hep bir!
uzayan bir aşk gibi yapışıyor derine…
belki üstü tozlanmış, belki o paslı demir:
yalnızlığı, hayatın üstündeki kir,
diye okuyor olmak… derken…
daima ben olurdum, kaçmak gibi, çok erken!
yılkıya terk edilmiş bir at gibi çökerken…
3.
bir kovan üstümüzde ve gece yarıları,
gökyüzüne hep birden sonyazlar üşüşürken;
ah, gençtin o zamanlar, o kızıl arıları
görürdün, uğultuyla, kalabalık, gelirken;
bir ürkü gibi durur, bakar, üşürdün ve hep sarı,
mavi… o bildik türküden ağan samanyolları…
sahi, ne nerde başlar, unuttum, neyi? bir de…
ah, sen de unutuldun ve yoksun hiçbir dilde…
…