Dolar 34,4910
Euro 36,3975
Altın 2.965,97
BİST 9.261,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 19 °C
Çok Bulutlu

3 Bin 800 yaşındaki Türklerin Büyükannesi Lolan

3 Bin 800 yaşındaki Türklerin Büyükannesi Lolan

ÖN TÜRKLER’in ANASI ŞAMAN GÜZELİ LOLAN’in MUMYASI

Doğu Türkistan’da tarım havzasında bir mezardan tam 200 mumya bulundu…
Mumyaların her biri Türk Şaman geleneklerine göre giydirilmiş ve süslenmişti.
Bulundukları yerin coğrafi özellikleri nedeniyle yüz hatları ve hatta kirpikleri bile yerli yerinde duran Mumyalar, elbette büyük bir keşif!

Özellikle de Lolan Güzeli adı verilen Mumyanın
aşırı korunmuş hali araştırmacıları şoke eden bir durum.
Kahverengi saçlı ve uzun burunlu bu Mumyaların
Çinlilerden çok daha önce yaşadığı bu yüz hatlarıyla bile rahatlıkla ortaya çıkabiliyor.

Lolan Güzeli’ni diğer pek çok Mumya türünden ayrı tutan bir diğer nedeniyse
iç organlarını alınmadan Mumyalanması.

Yani antik Mısır geleneklerine çok uzak ve çok daha ileri düzeyde bir Mumyalama biçimi.
Yapılan DNA testi sonuçlarına göre de Lolan Güzeli’nin yüzde 100 Türk kökenli olduğu yani
Türklerin atalarından olduğu ortaya çıkıyor.

“Türk yok” diyenler, ben “Türk” dedikçe,
Türk tarihinin derinine inmeye çalıştıkça yerinde duramayanlar, açık kanıtları görmezden gelenler bunu da görmek istemeyecekler…

Mumya tam 3 bin 800 yaşında ve çok iyi durumda, yarı açık gözlerindeki uzun kirpikleri düzgün biçimde korunmuş ve
çok iyi durumdaki uzun saçları omuzlarına düşüyor.

Lolan’ın bulunduğu tuz tepesinde, çok iyi korunmuş otuza yakın m
Mumya daha ortaya çıkarıldı.
Bu m
Mumyalar da yine onun gibi özellikler taşıyor.
Yoğun tuzlu ve çok düşük nemli çevre,
Mumyaların binlerce yıldır iyi durumda kalmasında etkili olmuş.

Urumçi’deki Müzede bir de yün battaniyeye sıkıca sarılmış,
gözlerine iki mavi taş konmuş “Baby Blue” Mavi Bebek adı verilen
kahverengi-kızıl saçlı 8 aylık bir bebek Mumyası var.

Mumyaları 1934’te keşfeden İsveçli kâşif ve arkeolog Folke Bergman.
Onu oraya götüren de bir yerel avcı olmuş.

Kazılara ancak 2003’te başlanabilmiş.
Bazı erkek ve kadın mumyalarda, Şaman olduklarını kanısını güçlendiren
kimi aşırı sivri uçlu, kimi tepesi uzun keçe kaşmir şapkalar bulunmuştur.

Tarım havzasındaki Çarçan, Lobnur, Turpan ve Kumul Mumya mezar alanlarında bulunanlar arasında beyaz buğday taneleri, Hint Keneviri dahil olmak üzere tedavi amaçlı kullanılan bitkiler,
tılsımlar ve ayinlerde kullanıldığı düşünülen kırmızı bağcıklarla bağlanmış çubuk demetleri, tekerlekli ahşap arabalar, sığır-koyun-keçi boynuzları, kuş kemiklerinden yapılmış kolyeler, hasır işleri, nefrit boncuklar, tahta taraklar, maskeler var.

Erkek mumyalara pantolon ve dize kadar boğazlı botlar giydirilmiş.
En önemlisi, mezarların yanlarında bulunan at kemikleri ve kavak ağacından yapılmış altı açık tabutların üzerini örten at derileri.
Yani, Türklerin binlerce yıllık olmazsa olmazı, At kültürü burada da kendini gösteriyor.
Bir Mumyanın üzerinde ameliyat izi var, At kılıyla dikilmiş.

Amerikalı doktorların tespitine göre dünyada ilk ameliyat veya operasyonlardan olarak kabul ediliyor.
Mezarlarda ameliyat aletleri de bulunmuş. 2007 yılında, Çin hükümeti
National Geographic Topluluğu’nun yürüttüğü gen araştırmasına izin verdi.
Yapılan araştırmanın sonunda, Mumyaların Avrupa, Mezopotamya, İndus Nehri bölgesi ve
henüz belirlenmeyen diğer bölgelerden geldikleri anlaşıldı.
Bu Çinlilerden çok önce oralarda yaşamış olmaları nedeniyle gayet normal.
Gerçekten de bilgisayar ile oluşturulmuş modellenmesiyle Lolan, Çinlilere göre,
daha uzun boylu, beyaz tenli, upuzun kirpikli, ince düz burunlu olarak etnik terminolojiye göre “Kafkas Türkü”
(Caucasian).

Kafkasyalının ille de Kafkasya topraklarından olması gerekmiyor.
Afrika ve Güney Doğu Asya ırkları özellikleri ile hiçbir ilgisi olmayan beyaz Avrupa ırkı sınıfına giriyor.
Lolan, ABD’de ilk olarak Mart 2010’da California’daki Bowers Müzesi’nde sergilendi.
Xiahoe, söz konusu Mumyaların bulunduğu mezarlara Çinlilerin verdiği ad.

Mart 2011’de ise Pennsylvania’da “İpek Yolu’nun Sırları” adlı sergide yer alacaktı.
Ancak Çin’in ani kararı ile sergiden çekilmesi büyük bir hayal kırıklığına neden oldu.
Serginin başında bulunan Pennsylvania Üniversitesi Çin Dili ve Edebiyatı profesörü Dr. Victor Mair, yorum yapmayı reddetti.
Böylece Asya’nın kökenleri hakkında büyük sırlar saklayan Mumyanın
üzerindeki tartışmalar tekrar gündeme gelmiş oldu.
Önceleri Çinliler sonunun neye varacağını fark etmeyip Mumyanın Gen analizinin yapılmasına izin vermişler.
Genetik analiz sonucu boş bulunup Mumyaya “Türklerin büyükannesi” adını vermişler.

Ama artık Tarım Mumyaları, Pekin hükümetinin fazla üzerine gidilmesini istemediği kendilerinin de
araştırma yapmadığı antik eserler durumunda.
Sebebi de özellikle genetik çözümün dünyanın bilgisine açılmasıyla
Mumyaların Ön Türkler olarak kabul görmeye başlanması.
Bir diğer sebep de Uygur Türklerinin Mumyaları haklı olarak sahiplenmesi.

Bu yüzden müzede profesyonel çekim yapılmasını yasaklamışlar.
Bulgulara göre Tarım havzasındaki bu kadim topluluk buğday ekmiş,
hayvancılık yapmış, tekerlekli araçlar kullanmış, maden işlemişler…

Alıntı

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.