ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

ÇATLAMIŞ NAR YARASI

12.01.2020
1.496
A+
A-
ÇATLAMIŞ NAR YARASI

Rıfat Mertoğlu

Okuduklarımızı yaşayıp gördüklerimiz de doğruluyor; dünyanın başına bela olan egemen sınıflar, sömürülerinin sürekliliği kuralını işletirken gerektiğinde halkları da birbirine kırdırırlar. Hırsları da iştahları da sonsuzdur. Tarihçiler bu yüzden savaşsız bir yılın adını veremezler, gariptir, tarihi yazanlar da bu savaşlardan besleniyorlardır! Büyük İskender’in kadim coğrafyaları sandaletli ayaklarına paspas edip çiğnediğini, ele geçirip hükmüne bağladığını ballandırarak, adeta şiirleştirerek, kahramanını yakalamışken daha da yüceltirler, ama bu savaşlarda düzenli ordularının kıydıkları masum insanların kanından, kimsesiz ve aç kalan çocuklardan, onurları kılıç zoruyla alınmış kadınlardan söz etmezler… İnsana yakışmayan açlığın en ağır sebebi yaşadığımız savaşlar değil de nedir ya?
Gecikmeli de olsa son zamanda okuduğum kendi kaleminden ‘Rosa Luxemburg’, Howard M. Sachar’ın ‘Avrupa’nın Katli, Wilhelm Reich’in ‘Faşizimin Kitle Ruhu Anlayışı’ ve elime ulaşan, hemen okuduğum Rıfat Mertoğlu’nun ‘Dedemin Ayakkabıları’ romanında bu düşüncem iyice pekişti. Yazar eserinde beşeri bir coğrafyada birbirine kırdırılan halkları, aşiretleri, çekirdek aileleri kalemine doluyor. Kadim zamanlarda, ortak sofralarda karınlarını birlikte doyuran bu insanlarda akla hayale gelmeyen şiddet, yukarıda söz ettiğimiz savların bir ürünü olduğunu sayfalar arasında bize gösteriyor yeniden. Dedemin Ayakkabıları’ında on binlerce yıldır akan, bütün dünyanın tanıdığı, önemsediği, ulu bir nehir vardır, Fırat. Kilometrelerce başka başka iklimlere dolanarak yol alırken, kıyılarında en bereketli güzel nar ağaçlarını da miras bırakır da öyle yoluna revan olur.
​Ben burada romanı anlatacak ucuzluğuna düşmek istemiyorum; hem yazarın emeğine, hem de okuyucuya saygı duyduğumdandır. Okuyucu romanı eline alacak, sözü edilen coğrafyada gezinecek, ruhunun derinliğine girecek, yeni bir pencerede, yeni bir yorumla yeniden ete kemiğe bürünüp yeni bir kişilikle Fırat gibi yolunda akacaktır. Aksın da herkesçe bilinsin, dünyada ne zalimler yaşıyormuş meğer ve bütün bu zalimliklerin ortasında ömürler adanmış lekesiz aşklar nasıl da ziyan edilmiş, hele bir okusunlar, bilsinler, görsünler…
​Dedemin Ayakkabıları romanının yazarı Rıfat Mertoğlu’nu kutluyorum, acıları ve aşkları modern de bir biçim kullanarak okuyucuya aktarma ustalığından dolayı. Ömrü bahar, bahtı açık olsun.
​​​10 Ocak 2020 MUSTAFA SANCAR-Yazar

Rıfat Mertoğlu
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.