21. Yüzyılın Ünlü Türk Yazarları
Yazar: Bilge Binici
Editör: Mustafa Özbaylanlı
Buket Uzuner
“Sormak… sormak cesaret ister! Sorabilmek bağımsız olmayı gerekli kılar ve işte bizde eksik olan bu cesaret! Göğsünü jiletlemeyi, ölüme koşarak gitmeyi ben cesaret saymıyorum, o ancak bir cinnet olmalı!”
Kumral Ada Mavi Tuna
Buket Uzuner
Romancı, hikâyeci ve gezi yazarı Buket Uzuner 3 Ekim Pazartesi günü Ankara’da doğdu. Hacettepe Üniversitesi, (Norveç) Bergen Üniversitesi, (ABD) Michigan Üniversitesi’nde biyoloji ve çevrebilim eğitimi aldı. (Finlandiya) Tampere Teknik Üniversitesi ve O.D.T.Ü’de araştırmacı olarak çalıştı, ders anlattı. Romanları yedi dile çevrilen Buket Uzuner 1996 yılında (ABD) Iowa Üniversitesi’nin (IWP) onur üyesi olmuş, 2004 yılında da ODTÜ senatosu tarafından takdir belgesiyle onurlandırılmıştır.
Son Söz
Sizin de sevdiğiniz 21. yüzyıl Türk yazarları varsa, bunları bize yazın. Gelecek Türk yazalar listelerimizde önerilerinize yer verelim. Yozlaşmaya yüz tutmuş küresel sistemde kalemini satmayan tüm yazarlarımıza selam olsun diyerek listemizi noktalayalım.
“Zevk için yazın ve para için yayımlayın.”
Aleksandr Puşkin
Ahmet Cemal
“Kurumuş gırtlaklardan bir çığlıktır yükseldi, bir müzik de diyebilirim buna, vahşi bir şarkı, tepeden aşağı, yolun üzerinden denize doğru yuvarlandı. Olduğumuz yerde kalakaldık ve korkuyla birbirimize baktık. Çünkü ağustosböcekleri de bir zamanlar insandı. Hep şarkı söyleyebilmek için yemeye, içmeye ve sevmeye son verdiler. Şarkılara kaçışları sırasında gittikçe daha kuruyup küçüldüler; şimdi ise özlemleriyle yitik, özlemleriyle büyülenmiş olarak şarkılar söyleyip duruyorlar – ama aynı zamanda da lanetlenmiş olarak, sesleri insan sesi olmaktan çıktığı için…”
Lanetlenmiş Ateş Böcekleri
Ahmet Cemal
İlk kez düzenlenen ”Tarabya Çeviri Ödülleri” , “Lanetlenmiş Ağustosböcekleri” adlı deneme kitabıyla Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2012 Edebiyat Ödülü’nü kazandı. 2014 yılında ise Hermann Broch’tan yaptığı “Vergilius’un Ölümü” başlıklı roman çevirisi ile, edebi çeviri dalında Avusturya Büyük Devlet Ödülü’ne layık görüldü.
Azra Kohen
“Dışarıdan delilik olarak görülebilen şeyler, içine girildiğinde hak verilen durumlar haline gelebiliyordu bu hayatta. Sadece bakış açınızı değiştirmeniz yeterliydi.”
Fi
Azra Kohen
“Fi”, “Çi”, “Pi” üçlemesiyle tanınan yazarın “Fi” isimli eseri internet dizisi haline dönüştürüldü. Yazarın “Aeden” isimli bir kitabı daha vardır ve “Gör Beni” ve “Dinle Beni” isimli iki kitabı yazmakta olduğunu açıklamıştır.
Cem Akaş
“+Sence topluluk zekası diye bir şey var mı? Bunlar bir aradayken daha zeki oluyor mudur?
-Nefis fikir, işte demokrasinin faziletlerinden biri daha.
+Ya da faşizmin.”
Cem Akaş
7 isimli romanı kısa sürede kült roman statüsünü kazandı. Balığın Esir Düştüğü Yer, Sönmemiş Kireç, Oyun İmparatorluğu isimlerindeki üçlemesi çağdaş Türk edebiyatında benzerine az rastlanan bir distopya üçlemesidir.
Emrah Serbes
“Herkes kendi kabusunu görür. Bir kabusu kabus yapan şey ondaki aktarılamayan noktalardır. Başkasına anlattığın şey kabus değildir artık.”
Hikayem Paramparça
Emrah Serbes
Öğrencilik yıllarında BirGün gazetesi için söyleşiler kaleme aldı, Radikal 2 için tiyatro eleştirileri yazdı, Hayvan dergisinin Ankara muhabirliğini yaptı. Kitapları: Her Temas İz Bırakır (roman, 2006), Son Hafriyat (roman, 2008), Erken Kaybedenler (hikâye, 2009), Hikâyem Paramparça (seçki, 2012), Deliduman (roman, 2014), Müptezeller (roman, 2016).
5. Murat Menteş
“- Hayat nasıl gidiyor?
– Yaşayan birisine sor.”Ruhi Mücerret
Murat Menteş
2009 yılında Korkma Ben Varım kitabıyla hayran kitlesini oluşturan yazar bu eseri sayesinde Türkiye Yazarlar Birliği tarafından ödül almıştır. Kendi kalemini “Romanı, saatte 300 km. gidebilen bir spor araba gibi tasarlıyorum. Dileyen okur yavaş yol alabilir, fakat hızlı okunmaya elverişli bir anlatımı benimsiyorum.” diyerek yorumluyor usta yazar.
Barış Bıçakçı
“O bütün bunları yaşamış, unutmuş, sonra yine yaşamış ve yine unutmuştu, çünkü esas olan budur. İnsan bu yaşa kadar ancak unutarak yaşayabilir. Marifet sanki!”
Herkes Herkesle Dostmuş Gibi
Barış Bıçakçı
İlk romanı Herkes Herkesle Dostmuş Gibi 2000 yılında yayımlanmıştır. Ayhan Geçgin ve Behçet Çelik’le birlikte edebiyat üzerine yazışmalarından oluşan Kurbağalara İnanıyorum‘u 2016’da yayımlamışlar.
Hakan Günday
“Sorarlarsa, ‘Ne iş yaptın bu dünyada?’ diye, rahatça verebilirim yanıtını: Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyar insanın arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından…”
Kinyas ve Kayra
Hakan Günday
Kinyas ve Kayra romanı ile tanınmıştır. Under-ground edebiyatın önemli isimlerindendir. Türk-Fransız Edebiyat Ödülü ve En İyi Yabancı Roman Ödülü‘nü kazanmıştır.
Hakan Bıçakçı
“Televizyon programındaki yapay sahnede abartılı bir makyajla, arabesk bir elbiseyle, tüm riyakarlığıyla, yanıp sönen renkli ışıklar arasında şarkı söyleyen çirkin kadına baktı.”
Apartman Boşluğu
Hakan Bıçakçı
İlk romanının adı Romantik Korku‘dur. Yazarın birçok eseri farklı dillere çevrilmiştir.
Hasan Ali Toptaş
“Hiç değilse öfkelense, diyorum öfkeyle, ağız dolusu küfretse yüzüme, kaş çatıp yumruk sıksa, bas bas bağırsa! Ama, o bunları yapmıyor, belli, sessizliğiyle boğacak beni.”
Ölü Zaman Gezginleri
Hasan Ali Toptaş
1992 yılında Ölü Zaman Gezginleri adlı öykü dosyası Çankaya Belediyesi ve Damar Dergisi’nin düzenlediği yarışmada birincilik ödülünü alır. Sonsuzluğa Nokta adlı yayımlanmamış romanı, Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği yarışmada mansiyon ödülü alır ve 1993’te Bakanlık tarafından basılır. Gölgesizler eseri ile 1994 Yunus Nadi Roman Ödülü’ne layık görülür. Heba isimli eseri ile de 2013 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü alır.
Hasan Ali Toptaş şöyle der: “Edebiyat Tanrısı diye bir şey varsa, benim bu kararımı duymuş olmalı ki bana tuhaf jestler yapmaya başladı.”
İhsan Oktay Anar
“Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazan o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve safadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı.”
Puslu Kıtalar Atlası
İhsan Oktay Anar
Yazarın ilk ve en çok bilinen eseri Puslu Kıtalar Atlası‘dır. Felsefe akademisyeni olan yazarın eserlerinde bunu yansıması görülmektedir. 2009 yılında Erdal Öz Edebiyat Ödülü‘nü kazanmıştır.
Alper Canıgüz
“Sevenler birbirlerine yara izlerini gösterirler. İlk önce bunu yaparlar… ‘Sana ruhumu açmadan önce bil ki incinebilirim’ demek için… Çünkü en çok sevdiklerin yaralar seni.”
Gizliajans
Alper Canıgüz
Kendisini şöyle anlayıyor: “1969´da İstanbul´da doğdum. Çocukluğum Acıbadem´in çeşitli mahallelerinde, uydurduğum hikayeleri arkadaşlarıma anlatarak geçti. Kalan zamanlarımda da mahalle savaşlarına katılıyordum. Zannediyorum yalancı ve kötü huylu oluşum bundan ileri gelmektedir. 1980´de Dârüşşafaka´ya girdim. Orada, fazla konuşmak zayıf biri olduğunuzu düşündürebileceğinden hikayelerimi anlatmayı bırakıp yazmaya başladım. Bir ara Franz Kafka isimli şahsiyetin benim kadar iyi uydurabildiğini fark edip küçük bir hayal kırıklığı yaşadım. Ama çabuk toparlandım. Ne de olsa ben daha gençtim ve o ölmüştü. Boğaziçi Üniversitesi´ndeki Psikoloji eğitimim bana Japon bıldırcınlarından pek de akıllı sayılamayacağımızı öğretti. Otuz yaşına geldiğimde, başladığım bir romanı nasıl olduysa bitirebildim: “Tatlı Rüyalar, psiko-absürd romantik komedi.” Bugünlerde 11 aylık kızım Ada´yla birlikte yeni romanım üzerinde çalışıyoruz. Jules Verne, Michel Zevaco, Dostoyevski, Calvino, Nabokov ve Fowles hayatımın farklı dönemlerinde beni etkilemiş, büyük uydurukçulardır.”
Murat Uyurkulak
“Ben şimdi nereye gideyim? Surlara çık dolaş dedi. Ama dedim, ben topalım. Olsun dedi, zaten surlar da yıkık.”
Tol
Murat Uyurkulak
Uzun süre Radikal gazetesi dış haberler servisinde çalıştı. Milliyet Sanat, Gate, Radikal Kitap gibi dergilerde yazıları yayımlandı. Tol isimli romanı Mahir Günşiray’ın yönetmenliğiyle Tiyatro Oyunevi tarafından sahnelendi. Yine Tol romanı 2007’de Almanca’ya çevrildi.
Mahir Ünsal Eriş
“Aşk acısı çekmenin yeri de yok, yaşı da; nereye gitsen kafayı da taşıyorsun çünkü.”
Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde
Mahir Ünsal Eriş
1980’de Çanakkale’de doğdu. Bandırma’da büyüdü. Arkeoloji okudu. Çeşitli dillerden kitaplar, makaleler, öyküler çevirdi, halen de çevirir. Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde (2012), Dünya Bu Kadar(2015), Benim Adım Feridun (2016) adlı kitapları İletişim Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Olduğu Kadar Güzeldik (2013) adlı kitabıyla 60. Sait Faik Abasıyanık Hikâye Armağanı’nı kazanmıştır. Gençlerbirliklidir. Söylenişi bile güzel.
Ercan Kesal
“İnsan, kendinde olmasını istediği herhangi bir şeyi bir başkası için de aynı şiddetle isteyebiliyorsa “insanım” diyebiliyor.”
Peri Gazozu
Ercan Kesal
Ercan Kesal nasıl yazdığını anlatıyor : “Bütün yazdıklarımın kaynağı deneyimlerimden başkası değildir. Asıl dert, bunlarla nasıl bir ilişki kurduğum? Eğilip her seferinde baktığım uçurum, içimdeki ‘derin karanlık’tan başka bir şey değil. Bu yüzden ne yaparsam yapayım, her şey belleğime yer etmiş karmakarışık bir malzemenin yeniden düzenlenip, üretilmiş bir tezahürü. Yaşadıklarım, gördüklerim, duyduklarım ve okuduklarımdan bende kalanları ‘yeniden icat ederek’ yazıyorum..”