157. GÜN | Cemal Süreya
Yalnız Şiirinde Değil Hayatında da Lirizm Arayan Adam.
Zeki Gezici‘nin, Şafak Yüzlü Çocukları’nı kitaplaşmadan önce de
okumuştum.
2 yıl önce Abdi İpekçi Barış Ödülü Seçiçi
Kurulu’ndayken.
Zeki’yi, Eğitim Enstitüsü
öğrencisi olduğu yıllardan tanırım.
Merkez Kırathanesine sık sık gelirdi.
70’li yılların başları.
O günlerde en genç şair oydu bekli de.
Olduğundan da küçük gösterirdi.
Bugünkü oturaklı hoca o çocuk muydu diye düşünürüm
zaman zaman.
Kendini, ölçü mölçü
tanımadan şiire atmış, daha doğrusu fırlatmış
bir arkadaş.
Yalnız şiirinde değil, hayatında da lirizm
arıyordu.
Kitabın sayfalarını çevirirken şöyle diyorum :
Söz kumaşını dokurken, atkılarını umuttan,
çözgülerin güzellemeden olmasına çalışıyor: sonra da cevize batırıyor onu.
Bütün
Akdeniz çocuklarının göz bebekleri
Zeytin tanelerinden yapılmıştır.
Ve zeytin yağı tabaklarımızda erimiş Güneş gibi durmaktadır.
İlk
2 kitabı da (Kan Çiçekleri, Halk Şarkısı ) eklenmiş Şafak Yüzlü Çocuklar‘a .
Bütünüyle bakınca Zeki Gezici’nin bazı sözcüklere aşırı, hatta saplantı
derecesinde düşkün olduğu görülüyor.
Sözgelimi, “kan “ sözcüğü. Ne çok kan kullanmış ! Yalnız Zeki Gezici de değil,
son çeyrek yüzyıllık şiirimizde de gözde sözcüklerinden biridir kan.
CEMAL SÜREYA / GÜNLER * Yapı Kredi Yay. S . 77