Dolar 34,3655
Euro 36,5063
Altın 2.883,07
BİST 9.231,28
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 23 °C
Hafif Yağmurlu

HAFİZE KADIN

23.03.2019
3.031
A+
A-
HAFİZE KADIN


|Nimet Çetiner|

Londra’ya geleli çok uzun yıllar olmuştu. Çocuklarını büyütürken bir yandan İngilizceyi öğrenipüniversiteyi bitirmiş, bitip tükenmek bilmeyen çabaları sonucu öğretmenlik işi bulmuş, yıllarca çalışmıştı.

Artık çalışamıyordu Hafize kadın. Ülkesinden, sevdiklerinden uzakta yaşamanın verdiği zorluklar onu çok yıpratmış ve yormuştu. Sosyal Yardım Hizmetlerinin yabancılara karşı hırçın, hırpani tutumlarına rağmen ayakta durmaya çalışıyordu.

Uzun süredir depresyonda olduğu yetmiyor gibi birde kanamaları olmaya başlamıştı. En ufak bir üzüntüde ya da moral bozukluğunda kanamaları başlıyordu. Solmuş yüzüyle, gitgide hâlsizleşen bedenini zar zor taşımıştı kayıtlı olduğu mahalle doktoruna.

Londra’nın sağlık sistemi Türkiye’ye göre daha iyi diyorlardı, çevresindeki insanlar. Bıkkın bir şekilde bekleme odasında oturmuş doktoru görmek için sırasını bekliyordu. İsmi okununca kalkıp doktor odasına, sendeleyerek yürüdü. Doktor, kontrolden sonra bölge hastanesine sevk etti Hafize’yi.

Kuzey Londra’nın belli başlı hastanelerinden birine gönderilmişti. Hastaneye gitti. Gerekli tetkikler yapıldı ve sonuçlar mahalle doktoruna bir hafta sonra ulaştı. Sonuçlara göre ameliyat olması gerekiyordu.Ameliyat için verilen randevuya gitti. Yanında kimse yoktu. Ameliyathanede verilen narkozun etkisi ile kendinden geçmişti. Nihayetinde, ameliyatı başarı ile sonuçlanmıştı fakat uyanması zaman almıştı.

Uyandığında bir sedyede yatıyordu. Hasta bakıcılar, üstünde yattığı sedyeyi büyük bir odaya götürdüler. Orada Hafize’den başka altı hasta daha yatıyordu. Hafize’yi de etrafı perdelerle çevrilmiş olan yataklardan birine yatırdılar. Narkozun etkisi geçmemişti ama ağrı ve sızıları hafiftenhissediyordu. Uyumak istiyordu. Ağırlaşan göz kapaklarına direnmeyip kendini bıraktı.

Uykuya henüz dalmıştı ki birinin seslenmesi ile gözlerini araladı. Afrikalı tıp öğrencisi bir genç kız yanında durmuş, Hafize’ye “Kalk otur, tansiyonunu ölçeceğim!” diyordu. Hafize kadın, uykulu gözlerle kıza bakıp”Ameliyattan yeni çıktım, kıpırdayamıyorum. Eğer ellerimden tutar da biraz destek olursan yatağın içinde oturabilirim belki.” dedi. Genç kız öfkeli bir şekilde, “Kendin kalk otur! Sana yardım edeceğim diye belimi kıramam.” dedi.

Hafize kadın, genç kıza çaresiz gözlerle baktı,”Belin kırılmaz, sadece ellerimden tutup güç versen oturabilirim. Lütfen?” dedi. Öğrenci kız, ellerini uzattı. Hafize kadın sevinçle ellerinden tuttu genç kızın ve tam yatağında oturmak için doğrulmaya çalışırken genç kız aniden Hafize’nin ellerini bırakıverdi. Elleri bırakılan Hafize kadın, gerisin geri yatağa sırt üstü düşüverdi. Düşmesiyle, ameliyat yerinde büyük bir acı duydu. Acıyla, belki de dikişlerim yırtıldı diye düşündü. Duyduğu acının etkisi ile kıza “Bana menajerini çağır, lütfen!” diye bağırdı.

Öğrenci kız arkasına bakmadan gitti. Tansiyonunu da ölçmemişti. Ortalıkta kimseler görünmüyordu. Hafize kadın, sırt üstü düşmesinin yarattığı sancı ile kıvranıyordu.

Vakit bir hayli ilerlemişti. Hava kararmış, akşam olmuştu. Elli yaşlarında Hindistanlı bir kadın hemşire geldi. Hafize kadının yatağının etrafındaki perdeleri bir hışımla, bir hırsla kapattı. “Menajerle konuşmak isteyen hasta sen misin?” diye sordu. Hafize “evet” diyebildi usulca. Hemşire, “Aç bakayım yaranı!” dedi. Hafize karnının üstündeki örtüyü kaldırdı. Akıntıların dışarı akması için ameliyat yerinin etrafına birer hortum takmışlardı. Hemşire, Hafize’nin karnına doğru eğildi ve iki eliyle iki hortumu kavrayıp hırsla çekip çıkardı. Bunu yaparken yüzü anlaşılmaz bir gülümsemeyle keyifli bir hâl almıştı. Yatağında acı içinde kıvranan Hafize kadının gözlerine nefretle baktı.“Menajerle konuştun şimdi, tamam mı? Benim mesaim bitti, eve gidiyorum artık. Sana iyi geceler.” dedi ve isterik kahkahalar atarak çekip gitti.

Hafize, yaşadığı travmayla birlikte sancılar içinde öylece kalakaldı. O gün sabaha kadar yatağında kıvranıp durdu. Yanında ne çocukları ne de bir arkadaşı vardı. Acıdan sabah olmak bilmiyordu. Umudunu yarın yanına gelecek olan sosyal hizmetlisine bağlamıştı.

Hafize kadın aşırı terlemeye başlamıştı. Öyle ki yattığı yatakla çarşaflar, yastık ve üstündeki ameliyat giysisi sırılsıklam olmuştu. Sabaha kadar o vaziyette bekledi. Sabah olunca bazı hasta bakıcılar geldi. Hafize kadının üstünü başını, yatağını, yastığını terden sırılsıklam ıslanmış görünce ne varsa değiştirdiler ama o kendini hiç iyi hissetmiyordu.

Öğle saatlerine doğru sosyal hizmetlisi kadın geldi. Hafize olup biteni ona eksiksiz anlatmaya çalıştı. Hafize’yi dikkatlice dinleyen sosyal hizmetli, korkmuş bir yüz ifadesi ile “Sus, sakın sesini çıkarma! Hayatın onların elinde.” deyip gitti.

Hafize ertesi gün hastaneden taburcu edildi. Sancıları devam ediyordu. Bir süre sonra tekrar mahalle doktoru tarafından kontrol için hastaneye gönderildi. Karnında üç tane irili ufaklı fıtık oluşmuştu. Fıtıklar, tam da ameliyat dikişinin olduğu yerlerdeydi. O günden sonra Hafize kadın fıtıkların verdiği acıdan dolayı artık baston kullanmaya başlamıştı. Hem de uzun yıllar baston kullanarak yaşamını idame ettirmeye çalışacaktı.

Hastane doktorları ameliyattan sağ çıkamazsın, riskli diyerek fıtıkları onarmayı reddetmişlerdi. Onun yerine, midenin yüzde seksen beşini alalım diye tutturuyorlardı.Hafize kadın olup bitene anlam veremiyordu. “Fıtık tamirinden sonra masadan kalkamayacaksam midemin yüzde seksen beşi alınınca o masadan nasıl kalkacağım?” diyerek kendini kontrol eden doktora endişeli bir sesle sordu. Hastane doktoru, yüzünde gayri ciddi bir ifadeyle sırıtarak “İyi soru, yapacak bir şey yok! İyi tatiller.” deyip görüşmeyi sonlandırdı. Hafize kadın çaresiz bir şekilde evine gitti. Yıllarca bastona dayanarak ve acı çekerek yürümeye çalıştı.

Olmadı. Yurda döndü. Sonunda Türkiye’de özel bir hastanede yüklü miktarda para ödeyerek fıtık ameliyatı oldu. Londra’dayken yaptığı bir araştırmada, hastanenin yaptıkları her mide küçültme ameliyatı için sağlık bakanlığından yüklü bir para aldıklarını duymuştu ama bu duyumların ne derece doğru olduğundan emin olamadığından dolayı bir karar vermekte zorlanıyordu.

Londra’da sağlık hizmetleri böyle mi güzeldi? İngilizce bilen ve buradaki işlerliği bilen Hafize kadın, artık depresyondaydı. Şikâyet etse de sorunu çözemiyordu. Hakkını savunma yollarını arıyordu. Fakat her defasında işleri kendisine yardımcı olmak olan görevlilerce engelleniyordu. Burada yaşayıp da dil bilmeyen, hasta haklarını bilmeyen, kendi anadilinde bile okuma yazması olmayan göçmenler, işçiler ne yapsınlar? Onlar dertlerini, sorunlarını kime, nasıl anlatsınlar?

Hafize kadın olup bitenleri düşünürken hüzünlendi. Gözleri uzaklara dalıp giderken sağlıklı olduğu yıllar gözlerinin önünden geçip gitti. Dudaklarından bir türkünün sözleri istem dışı döküldü. Salonun duvarlarına çarpıp açık pencereden dışarı uçuştu:

“Gurbet o kadar acı ki

Ne varsa içimde

Hepsi bana yabancı…”

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.