ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Şair Yazar Mehmet Aydın kimdir? | Mehmet ASLAN

20.04.2020
1.495
A+
A-
Şair Yazar Mehmet Aydın kimdir? | Mehmet ASLAN

Şair, Yazar Mehmet Aydın Kimdir?

Mehmet Aydın, 4 Mart 1923’te Afyon’un Bayat bucağında doğdu. İlk okulu, orta okulu, liseyi zorlu engelleri aşarak Afyon’da okudu. İstanbul’da Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü 1948’de bitirdikten sonra, “ülkemizin herhangi bir yerinde görev” ister. Sırasıyla; Kayseri-Pazarören Köy Enstitüsü, Kars Cılavuz Köy Enstitüsü, Erzurum-Pulur Köy Enstitüsü, Çanakkale Öğretmen Okulu, Bursa Eğitim Enstitüsü, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü, Konya Selçuk Enstitüsü’nde çalışır. 1980’de kendi isteğiyle emekliliğini ister. Emekli olduktan sonra boş durmaz. Eğitim enstitüleri yönetmeliği ile öğretim izlencesi, Temel Eğitim Yasa Taslağı düzenleme yarkurullarında delege, Orta Öğretim kurumu öğretmenleri yetiştirme kurslarında öğretim görevlisi, Türk Dil Kurumu’nda Terim Kolu uzmanlığı, Türkçenin yazım ilkelerini saptama kurulunda üye, Edebiyatçılar Derneği ile Dil Derneği kurucu üyeliği, Kültür Bakanlığı’nın Hagem ve Klasik Yayınlar biriminde, Bilkent Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışır. (1)

Bir Mavi Aydınlık-Mehmet Aydın adlı kitapta Mustafa Emre, şöyle tanımlar Mehmet Aydın’ı. “(…) Eğitimçi Şair-Yazar Mehmet Aydın gerçek bir aydındır. Bütün yaşamı niteliklerini gösterir. Toplum için, sanat için bir yaşam vermiştir, yaşamı çoğaltmıştır. Üstelik engingönüllü, geniş kültürlü bir insandır. O, bir sevgi ve bilgi insanıdır. Alın teri, göz nurundan bir yaşam örmüştür. Mehmet Aydın, cumhuriyet ile doğmuş bir cumhuriyet aydınıdır. Beyni ile yüreği ile demokrasiye yönelmiştir. O, bir aydınlanma önderidir, bir Anadolu bilgesidir. O bilir ki aydınlanma denilen büyük süreç, uygarlık süreci bilim, eğitim, sanat ile yol alır.

Çocukluğunda başlayan yaşam uğraşını emekle bilinçle yönlendirmiştir. Ustası yoktur. Kendi kendini yetiştirmiş, geliştirmiştir. Halkın ve yaşamın içinde olmuştur hep. Katıksız bir halk çocuğudur. Çalışmanın, üretmenin, yaratmanın, sevgi, saygı, hoşgörünün erdem olduğunu hemen kavramış ve yaşamı boyunca bu ilkelerini içtenlikle uygulamıştır. Hep yeniden, yenilikten, güzelden güzellikten yana olmuştur. (…) O, yaşamı bir bütün olarak görür. (…) Beyni, yüreği birlikte işler. Özü sözü birdir. (…) Yapıtlarında açık, yeni, anlaşılır bir dil kullanır. Dilin arınması da O’nun çabalarından biridir. Dil bilinci, dil sevinci ile birlikte ilerler, birbirini bütünler. (…) Şiirlerinde Anadolu duyarlılığını yalın bir yaklaşımla geliştiren Aydın, deneme ve eleştirilerinde toplumcu mantığı önde tutar. (…) O’na bir yaşam çınarı demek yanlış olmaz. Sayısını bilmediğimiz öğrencileri, okurları O’nun kolları olarak Anadolu’ya yayılmıştır. O’nun dürüst ve yalın içtenliği, niteliklerini geçtiği her yerde, yazdığı her satırda görebiliriz. Onca kötülüğe karşı O, iyilik tohumlarını yeşertmiştir. İşte O mavi aydınlıktır, içimize süzülen… (…)” (2)

Mustafa Emre’nin; “-Yaşam boyu öğrenmiş ve öğretmişsiniz. Bu eylemin yaşama katkısı neler oldu?” sorusuna şu yanıtı verir Mehmet Aydın. “Çocukluğumdan başlayarak yaşamın her basamağını dolu dolu yaşadım. Birçok dar kapılardan geçtim. Türlü yaratılışta milyonlarca insanla karşılaştım. Öyleyken her insana sevgi ve sevecenlikle yaklaştım. Gücümün yettiğince umarsızların hep ellerinden tutmaya çalıştım. Hiç karşılık beklemeksizin benliğimi ülkeme, halkıma ve öğrencilerime adadım. Bütün bunlar, mesleğime ve sanatıma yansıdı. (…)” (3)

Mehmet Aydın, Bir Yalnız Şair adlı şiirinde, belki de, kendi kendini anlatıyor, Prof. Talat Sait Halman’a göre: “Yalnızlığa tutsaktı kalabalıklarda/ Tırmandı dağı taşı/ Bir ömür boyu/ Yaşamın zorlu yamaçlarıyla/ Kıraç bozkırlarda eğleşti/ Boz bulanık sulardan geçti/ Düş dünyasında gezindi sınırsız/ Bulutlara aşklara tutundu/ Hüsranlara uğradı zaman zaman/ Tuttukları elinde kaldı/ Acılar ve kaygılarla kuşatıldı/ Gene de dik tuttu başını Uzattı ellerini/ Darda kalmışlara/ Göksel varlıklar yerine/ İnsanlara koştu/ Belini kırıp yoksulluğun/ Dünyayı barışa açma/ Yurdunu cennete çevirme yolunda/ Yüreğini ve kendini/ Aydınlığın ateşleriyle yaktı.” (4)

Karakter Yapısı, Kişiliği

Mehmet Aydın, yaşam savaşımında edilginliği değil, etkin olmayı yeğleyen bir karakter. Sorumluluk yüklenmenin bedel ödemeyi gerektirdiği bir ülkede, her durumda öne atılıp, sorumluluğu göze almaktan geri durmamıştır. Girişimci, özverili, yaratıcı, sorun çözücü bir yönü var.

Çalışkanlığı

Mehmet Aydın, son derece çalışkan bir insan. Çoğu insan, ekmeğini kazandığı mesleğinde çalışkanken, kendini, yetilerini geliştirme, bilinçlenme konusunda tembeldir. Bu durum, kişinin kendini, tinsel yönünü göz ardı etmesidir. Mehmet Aydın, çocukluğundan beri, hem kendini geliştirme sürecinde, hem de geçimini kazanmak için çalıştığı mesleklerde son derece çalışkandır. Kendine katkı ile halkına-insana katkı diyalektiğini başarıyla yürütmüştür. Halkına-insana katkı süreci onun yetilerini, bilincini geliştirmiş; yetilerini, bilincini geliştirme süreci halkına-insana katkıyı yoğunlaştırmıştır.

Mehmet Aydın’ın Şiiri

Mehmet Aydın’ın şiiri, halk şiir geleneğinin bir devamı niteliğindedir. Böyle bir kökten filizlenen bu şiir, gelenekçi, tutucu değil yine de. Bu nereden kaynaklanır? Cumhuriyet yönetim biçiminin, laikliğin, köy enstitülerinin, bir de şairin yeniliğe açık olmasının etkisi olsa gerek.

Mehmet Aydın’ın şiiri maddeci bir şiir. O, şiirine mistik-metafizik öğeler karıştırmaz. Buna karşın O’nun şiirinde geleceğe ilişkin bir metafiziğin varlığını okuruz. Geleceğin güzel bir dünyaya, güzel bir yaşama gebe olduğunu muştular bu metafizik.

Şaire, Şiire Bakışı

Mehmet Aydın, şairin, her alanda birikimli, donanımlı olması gerektiğine inanır. İnsanın, doğanın, yaşamın gerçekçi bir biçimde, doğru kavranması, yorumlanması için diyalektik bir bakışla bakılması gerektiğine inanır.

O’na göre, “Şiirin çağcıl işlevi; insani değerleri, kültürü, dünya görüşünü, beğeni düzeyini, yorumlama ve yaratma gücünü yücelterek, dili varsıllaştırmaktır.”(5)

Mehmet Aydın’da şiir, insandan insana ulaşmanın en güzel yoludur. O, şiirin dönüştürücü gücüne inanır. Şiir O’nun için bir sığınaktır. Şiire Yürümek adlı şiirde şöyle der: “(…)/ Şiir nazlı sığınağım benim/ Ona koşarım ruhum üşüdükçe/ (…)”(6)

Mehmet Aydın, şiirde, esine değil, disiplinli çalışmaya inanır.

Dile, Türkçeye bakışı

Mehmet Aydın, dil bilinci olan bir yazarımız, şairimiz. Mustafa Emre’nin deyimiyle, O’nun “dil bilinci, dil sevinci ile ilerler, birbirini bütünler.” Yapıtlarında; yalın, açık, anlaşılır dilden, Türkçeden yanadır. Türkçenin yabancı (başka) dillerin boyunduruğundan kurtulması, arınması için savaşım verir. Yapıtlarında başka dillerin sözcüklerini kullanmamayı, öz Türkçe sözcükler kullanmayı yeğler. Başta şiirlerinde olmak üzere, tüm yapıtlarında, yazın dünyasında pek rastlanmayan, uzak durulan öz Türkçe sözcükleri kullanmaktan geri durmamıştır. Bu konuyu şiirlerinden devşirdiğim birkaç sözcükle örnekleyelim: Koygun, elçim elçim, ezinç, arkış,(7) balkıyan, sayrı, yeryağ, örteleyen, ezilgin, onultucu, yıvga…(8) vb. Bu yönüyle, Mehmet Aydın’ın dil konusunda cesur bir yazar, şair olduğunu söyleyebiliriz.

“Mehmet AYDIN, Anadolu’nun bozkırlarından sözcükler devşirir. Dağ başında sessiz sedasız açan kır çiçekleri gibi unutulmaya yüz tutmuş sözcükleri yapıtlarına taşır.”(9)

Mehmet Aydın’ın dili, kafa-kol emeğiyle üreten, yaratan, buna karşın sömürülen, zorlu bir yaşama tutsak kılınan köylüden, işçi sınıfından yana bir dildir. Onun dili köylüyü sömüren feodal, dinsel düzene, işçi sınıfını sömüren kapitalist burjuva düzenine karşı bir dildir. Köylülerin, işçilerin sorunlarını, sıkıntılarını dillendirir şiirlerinde şair.

Mehmet Aydın’ın dili, doğadan, yaşamdan, barıştan, sevgiden, eşitlikten yana bir dildir. Onun dilinde doğa-insan bütünlüğünü görürüz. Doğayı anlatırken insanı, insanı anlatırken doğayı duyumsarız. İnsan, doğanın içinde, doğayla kurduğu bütünlükte daha da insanlaşır.

Mehmet Aydın’ın dili, insani bir dildir.

Mehmet Aydın Şiirindeki Doğa

Günümüz yazarlarımızın, şairlerimizin çoğu büyük kentlerde, doğadan uzak, kopuk, doğaya yabancılaşmış bir yaşam sürüyor. Bu yazarlarımızın, şairlerimizin yapıtlarında doğanın izini bulmak neredeyse olanaksızdır. Mehmet Aydın kuşağı, doğanın bağrında yaşamış, toprakla yoğrulmuş, doğayı, başta insanla, tüm canlı yaşamla ilişkisi içinde yapıtlarında ona yer vermiş yazınımızın son kuşağı diyebiliriz.

Mehmet Aydın, kuşağının pek çok yazarı, şairi gibi, doğa tutkunu bir insan. O’nun şiiri, insan, insan emeği koktuğu kadar doğa kokar. Doğayı uzaktan, ona yabancılaşmış bir gözle değil, içten, onu duyumsatarak anlatır. İnsanı, insani sorunları doğanın farklı görünümleriyle anlatır. Salt doğayı anlattığı şiirlerinde bile insanı, insani duyarlılığı, sıcaklığı duyumsarız. İmgelerini yaşamdan devşirdiği kadar, doğadan da devşirir. O’nun şiirinde doğanın bin bir rengini, bin bir kokusunu duyumsamamızın nedeni budur.

Gelin şimdi, şairin şiirlerinde doğanın nasıl işlendiğini örnekleyelim.

Yalnız Ağaç adlı şiirde, doğanın devinimini duyumsarız.

“Toprağın yüreği atar/ Devinir tohum/ Gezinir yamaçlarda yeşillik/ Titrer ışık/ Bulutlar kucaklaşır/ Sert kayalarla/ Serilmiş bir halıdır yaşam

Uzatmış herkese ellerini bahar/ Yürüyor doğada/ Yanar kır çiçekleri/ Yutar parıltılı yolları/ Uzayıp giden arabalar/ Ekinler tırmanır tarlaları/ Çırpıntılı yankılar/ Yayılır ufuklara/ Kuşlar tanıtır kendini ormana/ Tek başına bir ağaç ağlar tepede” (10)

Savur Beni adlı şiirde, şair, rüzgâra (doğaya) seslenir. Girişeceği insani savaşımda, doğayı arkasında bir itici güç olarak duyumsamak ister.

“Acının kanatlarını kırma yolunda/ Savur beni ey rüzgâr savur beni/ Götür beni en tekil yalnızlıklara/ Bir adım ötesi kara gece olan/ Sevgi susuzu kadınlara/ Küllenmiş yaraları sarma peşinde/ Kırılsın çemberi yazgının/ Işıldasın uçuşan bulutlarla umutlar/ Akşam serinliği vursun yüzlere/ Bir ucu sevince çıksın ırmakların/ Masmavi türkülere dönüşsün ağıtlar

Kızıl güneş boyun eğmiş dağlara/ Koyaklar kararıyor sessizce/ Ağaçları yalayıp yutuyor tozlar/ Solgun çiçeklerse tedirgin/ Soluk soluğa şuracıkta/ Dünya yol alırken tersine/ Körleşmiş yürekleri arıtmak/ Durdurmak için her şeyin yağmalanmasını/ Savur beni ey rüzgâr savur beni/ Zehir-zıkkım karanlıkların üstüne”(11)

Doğayla Başbaşa adlı şiirde, şairin, doğada kendi benliğini arama sürecini görürüz.

“Kuşların dili kesildi/ Ay vurdu ağaçlara/ Yürüyorum bozkırda/ Koyakların kılavuzluğunda/ Pazarcılar kentten dönüyorlar argın/ Sessiz akıyor sular/ Otlar çayırlar suskun/ Altın sarısına bürünmüş/ Çıplak kayalar/ Yıldızlar düşmüş yere/ Büyülü bir koku sarıyor çevreye/ Bodur kır çiçekleri/ Düşüncelerim kanatlandı/ Yitti bedenim/ Dönüp dolaşıp yine/ Aramaya koyuldum kendimi/ Yanıyor ellerim/ Titreşen ay ışığında” (12)

Anadolu Sevgisi ile Aydınlanma Savaşımı

Mehmet Aydın, halktan yana bir şair. Halktan yana derken, halkın arkasına eklemlenmiş, onun yanlışlarını görmezden gelen, olumluyan biri değil. Halkın güzel, haklı yönlerinin yanı sıra, onun yabancılaşmasını, bilinçsizliğini, ahlaki yozlaşmasını, yoksulluğunu, yolsuzluğunu, sınıfsal karşıtlığın halkta yarattığı olumsuzlukları, şiddeti… yapıtlarında dile getirmekten çekinmez. Sıyrılmasını ister Anadolu insanın yaşamını törpüleyen bu sorunlardan. Bir aydın olarak, insani bir duyarlılıkla halkını güzele, doğruya yönlendirir.

Bu duyarlılığı Taa Orta Yerine adlı şiirinde şu dizelerde dillendirir.

“(…)/ Kalksın istiyorum yalanlar dolanlar/ Gözalıcı görüntülerle dolsun yurdum/ (…)” (13)

Anadolu Görünüşü adlı şiirinde şairin halkına bakışını, yaklaşımını görürüz.

“Bozkırın türküsü deler içimi/ Yazıda yabanda gün boyu didinir kadınlar/ Çul-çaput içinde yalınayak, kurumuş kanları

Sırtları yorganlı ırgatlar düşmüş yollara/ Umutsuzluk sarmış tüm yorgun yürekleri/ Karşıda dağlar-tepeler büyür de büyür akşamları

Sıra sıra dağların ardında unutulmuş köyler/ Belvermez geçitlerin ötesinde susuz, ışıksız/ Hastalar taşınır sedyelerde/ Diller suskun, dert öğütür gönüller

Toz duman içinde uzayıp giden kıvrımlı yollar/ Bir yanda sarı, mor çiçekli dikenler evsir (*)/ Ezinç (**) yüklü bağırları yanık analar,/ Anızlı tarlalarda iç geçirip başak devşirir

Toprağa yapışıp kalan ekinlerde/ Okulsuz körpecik çocukların yaşantısı/ Yayılır buram buram yurdumun dört yanına/ Ağır bir sarı sıcak acısı

Destanlar yaşamış bağrında kocaman, eski/ Yine de dinmemiş acısı yumak yumak/ Kül edip yüreğimi saçsam bir uçtan bir uca/ Anadolum yeşerir, ışır belki

(*) Irlanır, ırgalanır (**) Kahır”(14)

Mehmet Aydın’ın tüm yapıp ettiklerini göz önüne getirdiğimizde, O’nun, Anadolu’da bir aydınlanma savaşımı verdiğini görürüz. Bu topraklarda, başta Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda yürümüş, yapıtlarıyla yürümekte devam etmektedir.

Kaynakça 1. Bir Mavi Aydınlık-Mehmet Aydın, Hazırlayan: Mustafa Emre, Ebru Kültür Sanat Yayınları, Adana, 2007 2. a.g.e. s.7 3. a.g.e. s. 132,133 4. Mehmet Aydın, Sancılı Ezgi, Kanguru Yayınları, Ankara, 2011 5. Bir Mavi Aydınlık-Mehmet Aydın, Hazırlayan: Mustafa Emre, Ebru Kültür Sanat Yayınları, Adana, 2007 6. Mehmet Aydın, Sancılı Ezgi, Kanguru Yayınları, Ankara, 2011 7. Mehmet Aydın, Özgürlüğe Açılan Eller, Doğru Yayınları, Ankara, 1994 8. Mehmet Aydın, Sancılı Ezgi, Kanguru Yayınları, Ankara, 2011 9. a.g.e. s.7 10. a.g.e. s.25 11. a.g.e. s.22 12. Mehmet Aydın, Mavi Ter, Başak Yayınları, Ankara 13. Mehmet Aydın, Sancılı Ezgi, Kanguru Yayınları, Ankara, 2011 14. Bir Mavi Aydınlık-Mehmet Aydın, Hazırlayan: Mustafa Emre, Ebru Kültür Sanat Yayınları, Adana, 2007

Kaynak: İnsancıl dergisi (Kasım 2015/304. Sayısı)

ETİKETLER: , , ,
Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.