ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Pın(a)rtemis’e Notlar/6 | Gökhan Barış Pekşen

08.11.2019
1.278
A+
A-
Pın(a)rtemis’e Notlar/6 | Gökhan Barış Pekşen

Bir önemi yoktu,
biliyordu..

Biliyordum..

Gecenin kuytusuna düşmüş kalemim getiriyordu gölgeni bu odaya,
bu gece..
Ben ise piposunu yakmış şarkının en güzel yerini düşünüyordum.
Ve ben hâlâ ‘en’li cümlelerdeyim Pın(a)rtemis..

Bir yığın var ruhumun ucunda,
tavan çökmüş olmalı diyorum..
Masanın üzerindeki döküntüler,
evet..
Pencereler de açık oysaki üşümüyor mu?
Beni görmüyor,
görmeyeceğini biliyorum..
En son ne zaman görmüştü hatırlamıyorum..
Ne dinliyor acaba?
Pencereler dikkatini dağıtmıyor hiç..
Duyamıyorum..

O zaman bu kadeh Bayım,
bu kadeh ilk ve en özgür olan sana,
dedi..
Ve ekledi Pın(a)rtemis
O zaman bu kadeh Bayım,
bu kadeh ilk ve en özgür olan sana..

Ve özgür olmak seçeneği seçen herkese..
Onlar ki en özgürlerimiz ve hiç birimiz onlar kadar özgür ve cesur olamayız..

Özgürlüğe Bayım duygular içinde en yüce olanına..

Ve işte tam bu geceki gibi,
sensizlik en yakıcı zevktir Pın(a)rtemis
sana kaybedenlerin neden kaybettiklerini anlatacağım bu gece..

Her şeyin kendine ait bir dengesi var bu evde
bu odaya bıraktığın gülüşünün,
rakı sofrasındaki yarım kalan mezelerin
yatak odasında bıraktığın saç telinin
ve seni uğurlarken içime düşen o kara boşluğun el sallamalarını..

Her şey kendi yerini ve kabuğunu bulduğunda huzura kavuşur..

Ruhlarımız,
kendi ağırlığıyla karşılaşıp o kendine ait olan yeri bulduğunda, onu aşağı çeken bir ağırlık değildir,
ateş yükseliyor ve bir kaç tohum düşüyor toprağımıza –
filizleniyoruz ya hani sarmaş dolaş
bazende acil kalp nakli kadar nefes kesen gibi..

Ruhlarımızın asıl ağırlığı,
aşkımızdan oluşuyor Pın(a)rtemis

Dinle!
Birlikte bir şiir yazmıştık ya hani
o ilk yaz sevinçleri gibi..

Çok güzel bir hayat,
anı..

Bayağı gelse de bir şey söyleyeceğim..
Biz seninle duygusal açıdan çok cahiliz
Bize anotomi,
paradoks’daki yetim Tanrı,
tarihin kabul etmeyip kustuğu bir ihanetin yüzlerimizde oluşturduğu o iplemez gülümsemelerin toplamına eşit olduğu gibi her boku öğrettiler bize Pın(a)rtemis

Ama insan ruhuna ilişkin tek bir şey öğretmediler
Kendimiz ve başkaları hakkında kara cahiliz belki de bu sebepten..

06:30
O gecenin sabahıydı Pın(a)rtemis,
tüm perdelerden ve aydınlıktan koruyan her şeyden nefret ettiğim için,
Tanrı’yla görüşecek kadar dürüst olamadım.
Gece duaları,
sabah günahları için ise,
kimse kimsenin devamı değilmiş..

06:55
O gecenin sabahıydı Pın(a)rtemis,
üzerimi örtmeyip uyandırdığım titreyen bedenimle bir çocuk resmi yaptım sana..

Bana benzeyen,
kırık bir koltukta oturup,
bozuk bir oyuncağa ağlamaklı yüzüm olsun ellerimde..

Her şey eski,
her şeyde bir siyahlık olsun,
kimse de olmasın yanımda senden başka..

O gün,
kimse ölmeyecek diye yazdım bu şiirin altına,
her şeyde biraz inanç,
biraz acı varmış nede olsa..

Her şeyle aram iyi olmadı Pın(a)rtemis
kullandığım İlaçları,
okumaktan sıkılıp yarım bıraktığım kitapları,
umarsızca seviştiğim bu dünyayı yarım bıraktım hep, adımlarımı çok yavaş atmam gerektiğinden olsa gerek
bilmiyorum,
bana öğretilenden bir adım öteye gidemediysem bu günah kimin suçu?

Hiç kimseyle bağım olmayıp,
yalnız kalma korkuma,
çoğu zaman her şeyin ilk yudumuna benzetiyorum..

Fakat bu benim çoğalmayı isteyen parçam değil Pın(a)rtemis
Benim ifşa ettiğim gizemler senin için dirildi
Ve ebedi bir huzur..
Bundan sonra korku olmayacak
Aşk senin küllerinden doğacak.

(Absans gibi geceye kalmış)
Derin nefes alarak içini çek Pın(a)rtemis
Ölüm etkilemeyi bırakırken
Teninin üzerindeki soğuk gözyaşlarımın zirvesindeyken..
Seni öptüm
Yalnız senin için
Dudaklarım bilmiş olmalıydı
Gölgeli manzaraların bilmecesini..

Sevişmedik..
O gece kimseyle sevişmedim..

Ben de kasıklarıma iki kesik attım
Bunlar sadece seni hatırlatacak bir otopsiden ibaretti..

Artık yoruldum Pın(a)rtemis
Bunu anlattığım gece romanıma da ara verdim..
Belki de bu gece işte..

574. sayfada öldü..

Romanın kahramanı öldü..

Daktilonun üzerine döktüğüm yokluğundan mı
bu hızlı halüsinasyondan mı yoksa..
Misafir kabul etmediğim,
hiçbir çocuğun yürümeyeceği parklardan mı?

Romanımın kahramanı öldü ve ben sarhoşum,
sabaha daha 3 saat var..

Ben oysa bin sayfa kadar yazacaktım
Şimdi sigara içebilirim..

Keşke ismim Barış olsaydı Pın(a)rtemis
Gri saçlı,
beyaz teni,
el bileklerinde benleri olan bir erkek olsaydım..
Belki o zaman kadın roman kahramanım yanımda kalırdı..

Keşke ismim Barış olsaydı Pın(a)rtemis
Belki de,
daha da ağır gelmek adına,
hayatlarımızı birleştirdik
bir romana ya da kısa bir masala..

Hep bu yüzden uyanıyorum geceleri düşlerimden Pın(a)rtemis
belki de yaşamım böyle son bulacak..


– – 03112019

Gökhan Barış Pekşen
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.