ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Efsaneden Direnişe Newroz

21.03.2019
1.622
A+
A-
Efsaneden Direnişe Newroz

|Mazhar Özsaruhan|

Dilbiliminde Newroz iki kelimenin birleşmesinden oluşur. Kurmanci lehçesinde New “yeni”; Roz ise “gün” anlamındadır. Yeni gün demektir.

Orta Asya’da baharın gelişi, Kürtlerde direniş, bilim dilinde gece ve gündüzün eşitlendiği gün anlamına gelen, baskı, zulüm ve köleliğe karşı direniş, mücadeleyle özdeşleşen Newroz, günümüzde birçok toplum tarafından değişik etkinliklerle kutlanırken, farklılaştırılan içerikleriyle de aynı zamanda ideolojik bir mücadeleyi [1] ifade eder.

Newroz’u, Kürtler, Afganlar, Farslar kendilerine göre efsaneleştirmişlerdir. Bununla birlikte bazı figürler tüm efsanelerde ortaktır. Örneğin ateşin yakılması, baharın müjdecisi olması gibi.

Newroz Kürt tarihi açısından yalnız bahar ve şenlik olarak değil aynı zamanda bir direnişin zafere kavuştuğu günün de kutlamasıdır.

Newroz, iliklerimizde hissettiğimiz karanlık ürpertiden ve zemheriden kurtuluşu simgeleyen bir özgürlük ateşidir.

Kürtlerin baskıya, zulme ve asimilasyona karşı direnişinin bir simgesidir Newroz… Halkların baskıya ve kimliklerinin inkarına karşı mücadelesini terör ve bölücük kavramları gibi görmek ve geçiştirmek bugüne kadar bölge halkına acıdan ve ölümden başka bir şey getirmedi. Hele ülke ırkçı politikalar güden otokrasi ile anılan bir diktatorya ile yönetiliyorsa, bu topraklarda zulüm, kader haline gelmiş demektir. Türkiye’de uygulanan ırkçı politikalar, beraberinde Kürt milliyetçiliğini körüklemekle kalmaz, aynı zamanda bu güzelim coğrafyayı cehenneme çevirecek ve emperyallerin ekmeğine yağ sürecektir.

Newroz, Kawa’nın yaktığı bir isyan, bir direnişin simgesidir. Efsaneye göre M.Ö. 612 yılında Dehak adında zalim bir Asur kralı varmış. Rivayete göre yakalandığı hastalık veya omuzlarında çıkan iki yılan için her gün iki çocuğun beynini istermiş. Bu katliam yıllarca sürmüş. Ta ki Demirci Kawa 7 çocuğunu verinceye kadar… En küçük oğlunu Dehak’a teslim etmesi sırasında çekiciyle Dehak’ın beynini patlatmış. Sonra kalenin duvarlarında ateş yakarak halka Zalim Dehak’tan kurtuluşu müjdelemiş. İşte 2631 yıllık geçmişi bulunan Newroz (yenigün) destanı, o günden bugüne her 21 Mart’ta Kürtler, Ortaasya ve Ortadoğu halkları tarafından özgürlük ve baharın gelişini müjdeleyen bir gün ve aynı zamanda bir bayram olarak kutlanmıştır.

Newroz, Kürt tarihinde önemli bir yere sahiptir. 16 Yüzyılda Şeref Xan (Türkçe: Şeref Han) tarafından 1597 tarihinde yazılan Şerefname’de de Dehak konusundan söz etmiş ve ifade etmeye çalıştığımız konu ile örtüşmüştür.

Kürt edebiyatının kurucusu sayılan Ehmedê Xanê (Türkçe: Ahmede Hani) 1690 yılında kaleme aldığı ve 1450’li yıllarda Cizre hükümdarlarından Emir Zeynuddin zamanında geçen olayları anlatan Mem û Zîn adlı eserinde ise şu dizeleri okuruz: “Feleğin dönüşü mavi talihten/ gösterince Newroz’u yeniden/ o kutlu geleneğe göre/ tüm kentliler varıncaya dek askerlere/ terk etti kenti, kaleleri, evleri/ andırarak avcıları ve talancıları/ saf saf tepelere ve ovalara yürüdüler/ …/ Yılbaşına katılan bakireler, delikanlılar/ yüz yaşına varmış erkek ve kocakarılar/ geleneksel yol ve yordamla yılbaşını/ kutladılar, göklere dek yükselterek/ seslerini…” [2] ile Newroz’dan söz eder. Mem û Zin’de Newroz açık bir şekilde dile getirilmiştir.

Yazılı tarihin ortaya çıkması ve sınıflı toplumlara geçişten günümüze kadar, gerek insanlık tarihinde ve gerekse Ortadoğu’da Dehaklar, Nemrutlar ve Firavunlar hiç eksik olmadı. Bununla birlikte bu zalimlere karşı direniş ateşi de hiç eksik olmadı.

Halen Irak Kürt bölgesinde Demirci Kawa’ya ithafen devasa bir heykel bulunmaktadır. Efrin’deki heykel 3-5 paramiliter ÖSO’cu tarafından yıkıldı. Newroz’un direniş ve özgürlük ateşi diğer ezilen ve sömürülen halklar için de yanmaya devam etmektedir. Newroz ateşi giderek evrenselleşme yolunda bölgenin olmazsa olmazları arasına girmiştir.

Türkiye’de Kürt illerinde 1990 tarihinden itibaren kitlesel kutlamalar yapılmaya başlandı. 1991 yılında yasağa rağmen Nusaybin’de yapılan Newroz kutlamaları 31 insanımızın canına mal oldu. 1992 yılında da yasaklanmıştı. Her türlü engellemelere rağmen Cizre’deki Newroz kutlamalarında biri gazeteci olmak üzere toplamda 94 insan öldürüldü. Newroz kutlamaları katliama dönüştürülmüştü. Ne zaman yasak gelse, ardından katliamlar da kaçınılmaz olmuştur. 2008 tarihindeki kutlamalarda da kan aktı. Devletin katliamı meşru göstermesi için öldürülenler “terör örgütü mensuplarıydı” açıklaması da boşa çıkarıldı. Katliamda öldürülen 5 ve 9 yaşlarındaki çocuklar ile 65 ve 70 yaşlarındaki yaşlı insanların terör ile ne tür bağlantısı olduğu konusunda devlet hep suskun kaldı. 1991-2004 aralığında Newroz kutlamalarını kutlayıp ölenlerin sayısı 125’tir. Diyarbakır’da 2017 tarihinde üstü çıplak Newroz alanına giren üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’u öldüren polis zanlısı hakkında takipsizlik kararı verildi. Bugünün siyasi otoritesi, Newroz’un tamamen içini boşaltmıştır. Bu da zorbalığın meşrulaştırılması politikasıdır. AKP ve MHP gibi aşırı sağcı ve ırkçı siyaset güden partiler iktidarda olduğu sürece Kürtlere ve etnik azınlıklara karşı düşmanca politikalar devam edecektir.

Günümüzde Newroz kutlamaları salt bayram havasında değil, beraberinde bir direnişi de temsil etmektedir. Türkiye’de Newroz kutlamaları hep sıkıntılı geçmiştir. Kürt Tarihi araştırmacısı Martin Van Bruinessen’e göre Newroz ilk kez 1950’li yıllarda Kuzey Irak’ta Kürtlerce “milli gün” ilan edildi. 1970’li yıllarda Türkiye’deki Kürtler tarafından Newroz’un Diyarbakır, Silvan köylerinde piknik-seyran [3] olarak kutlandı.

1980 faşist darbesi döneminde 650.000 kişi gözaltına alınarak Diyarbakır Cezaevi’ne gönderildi. Faşist Askeri Cunta 2 yıl boyunca işkenceleri sürdürdü. Yoğun işkencelerden ölenler, sakat kalanlar, delirenlerin sayısı belirlenemedi. İşkencelerde tutuklulara “ben Kürt değilim” söylemleri zorla söyletildi [4]. Bu mağdurlardan biri olan Mazlum Doğan isyan etti ve 21 Mart 1982’de yani bir Newroz günü yaşamına son verdi. 1990’da Zekiye Alkan Diyarbakır surlarında, 1992’de Rahşan Demirel İzmir Kadifekale’de, 1994’te Ronahi ve Berîvan Almanya’da Newroz bayramında kendilerini yaktılar.

Newroz ezilen bölge haklarının emperyalizme ve işbirlikçi gerici saldırganlığa karşı mücadele etmenin ve direnmenin ilanıdır. Bölgemiz, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ABD, NATO ve müttefikleri ile Rusya’nın savaş ve katliam alanına dahil edilmiştir. Bu alanda yüzbinlerce insan katledilmiş, milyonlarcası tehcir edilmiş, el kapılarında mülteci konumuna getirilmiştir. Emperyalist güçlerin tetikçisi konumundaki yeni sömürge tipi ülkelerin basiretsiz yöneticileri yüzünden bölge bir kan çanağına ve bataklığa dönüşmüştür. Emperyalizme jandarmalık yapan bu ülkeler, aynı zamanda cihatçı grupların da silah ve mühimmatını, askeri eğitimini üstlenerek provokatörlük görevlerini ve kendilerine biçilen rolleri iyi yapmak zorunda kalmıştır. Ortadoğu’da yaşayan Kürt, Arap, Fars ve Yahudi halkları bu emperyalist güçlerin arenası haline gelmiş olan bölgede mutlaka sınıfsal temele dayalı antiemperyalist mücadeleyi geç de olsa yürüteceklerine olan inancımızı koruyoruz.

Newroz pîroz be; Newroz pîroz bo; Newroztan Pîroz bêt…

Selam ve sevgiyle…

———————————-
[1] Tanrılardan ateşi çalmak: Direnişten direnişe Newros- Dosya 1,Diclehaber (15 Mart 2016)
[2] Ayşe Hür, Geleneğin icadı, Newroz ve Nevruz (Düzce Yerel Haber, 18.03.2012
[3] Tanrılardan ateşi çalmak: Dirilişten direnişe Newroz (15 Mart 2016)
[4] Gülsen İşeri, Bin yılların efsanesi, Newroz (Birgün)

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.