ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Ansızın bir vedalaşma öldürür seni / Mehmet Hameş

21.03.2019
2.750
A+
A-
Ansızın bir vedalaşma öldürür seni / Mehmet Hameş


beklemediğin vedalaşma seni öldürür. öldürür seni aşka tuzak yolculuklar.

denizi ancak deniz tanımlar

güneşin ayazında gemi çığlığı

hıçkırığı bol yolculuk sonu

kaptanın anonsu: karmaşa

ah veda, boşluğa yama… yarım bardak kırmızı şarabı unutmuşsun. küllüğü boşaltır, geceden kalan bulaşıkları yıkarsın. telaşla ararsın

anahtarı. fakat akşamdan kalan anılara virgül koyma isteği başlar sende: matematik defterinde unutulan, edebiyat defterine aktarılamayan yaşanmışla yaşanmamışın ince şeyleri. saksıdaki çiçeğin ışık töreni, balkonun gelgitleri düşer kalemine. uzandığın kanepede, tavanın geometrik öğretisi başlar.

kendini yağmurdan önce sınar bulut

çavdar ekmeğini reçele banarsın, boşluktaki açlığın için. gözlerin ilişir kordonu manda derili saate. pencereye tüneyen güvercin kümesi gölgelendirir yüzünü. sabah hüznünü süpürür merdiven boşluğundaki tıkırtılar. acıyı acıyla sarar, bir bilinmezliğe dalar çıkar, dalar çıkar umutla asılırsın telefona.

alo, saçlarımda rüzgar biriktiren

boynumda demirlenen hünerli

geyik rüyalarına yatalım

uykusuzluğa akalım gene

saman altından ilerleyen su gibi

aşka ve hayata müdahale edildiği su küresinde, bu ülkede;  helalzade hecelerle, haramzade hikayelerle iç içe geçelim.

gel de üçüncü gölge düşmesin gölgemize

düşlerine bir kova buzlu su boca edilir ve bir bardak çayla soluklanırsın…  iki çırpıda anahtara ulaşır, bir çırpıda çıkarsın, hüznünü ele veren sokak aydınlığına. bir türlü kalabalıkta kaybolamaz; yüzünün sırrını dolmuş koltuğuna, pencere camına saklarsın… anıların darmadağın; deli coş bir aşkın sırf ‘mecburiyetten’ bitirilişi, bitirilemeyişi…

aşk: üst üste iki nokta   

toprağında devedikeni

ateşin kararlılığı: yangın

akşamın ışığından

sabahın karanlığı daha iyi

ılık iklimde ikindi vakti: sarmaşığın ağaç gövdesine dolanışı,  hasretinden çatlamak üzere olan annenin kaybettiği bebeğini bulması, uzun bir yolculuk sonrası yolcunun bekleyenine kavuşması gibi kucaklaşmalar ancak diriltir seni.

-tülbentle süzülmez mi süt-

incehastalık: sevda

devasa bir boşluktasın

ret ve cesaret: kefaret

içinde patlayan havai fişek

gibi dışa saçılamayan acı

uçurtma ipi gibi uzayıp giden: aşk acısı, ayrılık acısı… bir ucunu diğer ucuna bağlayamama, tespih taneleri gibi dağılma korkusu. hayatın doğrusu mu? saman gibi yığıp yığıp sonra savrulma korkusu… götürür seni eskilere: yakamozların üşüdüğü, denizin geceyi giydiği saatlere sürükler, gelip oturur kaşlarının altına: yenilenip perdelenen… sırtını güverte direklerine verirsin, küpeştelere gözlerini. bir gemi çığlığı bile öldürmeye yeter artık seni.

hevesliyse ay

anahtar deliğinden de bakar

-aşkta bir artı bir etmez iki-

balıklar denizin suskunluğu kadar

klimaların soğuttuğu odalar ustura

karpuz çatlatan pınarlar kurudu

bol bulutlu yaylalar da yok artık

gözyaşlarıyla yağmurlar besleyen

çölden gemiler geçiren ey kalem eri

siren bile öldürür seni ayrılıklarda

yaz uykusundan uyanır gibi bakarsın boşluğa. kaldırımda yatan bir ayyaşın gövdesini es geçer; ezbere bildiğin, dudaklarından hiç düşürmediğin o şiiri bile hatırlayamazsın bu kafayla. buluşmanızı belirlediğiniz sokağa varmadan mola verirsin siyatikli bacakların için. bir poğaça, bir bardak çay katık olur sana. ‘kalbim niye yaralı? oysa her sonun bir başlangıcı, her başlangıcın bir sonu vardır; her sorunun bir yanıtı’ diye mırıldanırsın. düşündükçe başkalaşır, son yazın soluğuyla soluklanıp bir çırpıda kalkıp hayatı kendine verirsin gerçekliğine dönüştürerek, dövüştürerek gelgitlerini.

şehri sarmalamış sise aldırmadan, gömüt görünümlü sokakta yürürsün soruların yanıtsızlığında.  zillerin artarak ürküttüğü, yüzü metallere dönük öğrencilere rehber olmak istersin. tiyatrolara, sinemalara, kitapçılara açılan o dar meydanda; kendini şapkasından çıkaranlarla, çıkaramayanlarla kâh kucaklaşır kâh savaşırsın… insana, inceliğe dair imgelerin bazen batıp bazen de çıktığı ortamlarda oturursun: tedirgin, bulanık, bugünsüz… aslında yalnızsındır, yalnızlığında ararsın düşlediklerini. ‘yağmuru çağıran ırmak, bir gün mutlak varacak o menzile’ diye yazarsın. kütüphaneleri mabet kılarsın nadir’e ulaşmak için.

fotoğraf negatifin aslı değil mi

kardeşliği kardeşlik kılan kan-

bağı değil sevginin kendisi

şiir su gibi doludizgin

hem şeffaf hem dolu

oysa sevgili kına dediğin

yosunla kayanın soyluluğu

aşk, zifiri karanlıkta da yol alabilenler için.

hüzün, haz nedir bilirsin. hevesle başlayıp da bir aşkın nasıl yarıda kaldığını, karşılıksız bir aşkın bedeni nasıl eskittiğini bilirsin.

bilmediğin: şiir kitapları neden tozlanır kitapçılarda?

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.