ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Utanç | Aziz Kemal Hızıroğlu

16.08.2021
498
A+
A-
Utanç | Aziz Kemal Hızıroğlu

Hey ülkem! Ben senin kurşun askerin Bob

Oregon’lu vatansever(!) Doktorun oğlu

Ölümün kıyısına sıkıştırdığım

Şu çocuğun bakışından az önce

Kuşkuluydum haydutluğumdan: şimdi biliyorum

Ah ülkem bekleme artık

Utanç aynalarına yerleşiyorum

Üşüyorum ağlıyorum yanıyorum

Saymak yok mu ölüleri – en zoru o işte

İnsan hakları kürsüleriyle süslü okullarda

Halkların özgürlüğü düşüyle büyümüştüm

Şimdi çocuklar düşürüyorum yabancı bir ülkede

Kan gölleri büyüyor içimde

Alınlar hâlâ alınsa çocuklar hâlâ çocuk

Kim yıkayacak içimdeki kirli şeyleri?

Devrilen şaşkın gözler serçe gibi pır pır

Son bakışlarını sundukça umarsızlığın

Üşüyorum tek kişilik

Ağlıyorum yanıyorum yetmiyor

Vicdanım otopside, kuyuda kan kaybediyorum

İçimdeki nar, tanelerini boğuyor

Dostluğu unuttum omuzlara dokunuşu

Robotlaşan usumla raks ediyorum

Bağdat’ta gece yarılarına kapanıp kalmıyor yas

Yeraltında yerüstünde kimsesiz hayat

İncittikçe beyazı al kana döndürüyorum

Korkular hücresinde volta üstüne volta

Üşümeyi ağlamayı yanmayı

Durduramıyorum

‘kuşla uçamayan yılanla yaşlanır’ derdi dedem

Çok oldu saymayı bıraktım düşürdüğüm kuşları

Artık vurmak susmak ve utanmak tek işim

Hadi Robert zamanıdır boşalt düş evini

Hadi silahım arsenik kusan tek arkadaşım

Oturup ölülerle yalnızlığı arttıralım -nasılsa

Kalabalığı sevmeyi yakıştıramadık kendimize

Her gece duvarda bir deliğimiz olsun

Cinayet çıksın içinden leş çıksın ve akbabalar

Sarı yaprak yanık çiçek ölü çocuk

Sonra dönüp yerleşelim geceleri uyku niyetine

Yattığımız günlük ölümlere

Soluk soluğa aktıkça kan

Yandım anam’lar kurşun külçeleri

Gelecek arasın dursun onuru- ben zulada

Nicedir düşlerime sokulmuyor sevgili

Yine geç kaldım terk etmek için

Kul kalmayı seven gururu baltalara

Mevsimlerine çağıran papatyalardan utanıyorum

Kollarımdan ellerimden alnımdan

Ve anılarımdan utanıyorum

Hele sen yok musun mavi gök en çok senden

Külleri sıcak ormanlar yeniden yakıldıkça

Utanıyorum tarihini unutmuş mimiksiz yüzlerden

Utanıyorum Arapça sancıların evrensel hüznünden

Ve damarlarını ses geçirmez kıldığım

Sağır yüreğimden

Paramparça bir öyküyüm şimdi biliyorum

Biliyorum inilmez çıkılmaz bir uçurum

Bekleme ülkem bekleme

Süresiz ikamete hüküm giydim utanç aynalarında

Eski yüzümle gelemiyorum…

Aziz Kemal Hızıroğlu

(*) Akköy Dergisi, sayı 20)

(*) Toplumsal Şiirler 2004 yıllığı, Damar)

(*) Göndere Çekilen Karanfil, Tümzamanlar Yay. 2005)

Aziz Kemal Hızıroğlu
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.