Türk Şiirinde Değirmen | Hasan Aktaş
Değirmen: Su, yel, buhar veya elektrikle döndürülerek içinde buğday, arpa, çavdar ve benzeri tanelerin öğütülüp un yapıldığı yer. Farsçada âs, değirmen anlamındadır. Sözlük itibariyle tahılın un haline getirildiği yuvarlak ve geniş iki taş anlamına gelir. Eğer üstteki bu değirmen taşı su gücü ile döndürülüyorsa su değirmeni anlamında âsiyâb denilir. Evde el gücüyle döndürülerek zahirelerin öğütüldüğü değirmenlere ise âsiyâ denilir. El değirmenlerine destâs denildiği de olur. Eşek katır veya at gibi hayvanlarla döndürülen değirmenlere genel olarak eşek değirmeni anlamında harâs denir. Rüzgâr gücü ile döndürülen değirmenler âsiyâ-yı bâdî adını alırlar. Motor gücüyle çalışan değirmenlere âsiyâ-yı dûdî denildiği gibi âsiyâh veya âsiyâv da denilir. Çok daha sonraları ise âs, zâhire değirmeni anlamında galle-i âsiyâ olmuştur. Ayrdıca mezkur bu kelime başı dönen şaşkın insanlar için de kullanılır. Değirmen için âsiyâ-hâne, değirmenci için âsiyâ-bân veya âsiyâ-ger denir. Değirmenin tarihi neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Değirmen taşı için âsiyâ-seng, değirmen taşını yontup düzelten bileği taşı için de âsiyâne-zene, âs-efzûn, âs-efjûn, âsiyâ-âjen, âjîne, êsiyâne kullanılır. Su değirmeni ve yel değirmeni gibi çeşitleri vardır. Bir de el değirmenleri vardır ki, kahve, karabiber ve benzeri şeyler öğütülürek toz haline getirilir. Şekercilikte, çelik oluklu silindirlerden meydana gelen ve şeker kamışını ezerek suyunu çıkartan bir değirmen vardır. Bir de kara barutu ufalama atölyeleri vardır ki bunlara da barut değirmeni denir. Halk argosunda duvar saatine de çıngıraklı değirmen denir. Bunlardan daha önemlisi Lama dininin hakim olduğu bütün ülkelerde kullanılan kutsal bir değirmen vardır ki buna da dua değirmeni denir. Bu âlet, bir eksen üzerinde dönen içi boş madenî bir silindirden ibarettir. Mezkur bu değirmenin dış yüzünde altı hecelik Om Mani Padme Hum yazılıdır.
Asaf Halet Çelebi’nin bu isimde bir kitabı vardır: Asaf Halet Çelebi, Om Mani Padme Hum, Adam Yayınları, İstanbul, 1983
İçinde ise dualarla dolu kâğıt veya kumaş şeritler vardır. Asur ve İran arkeolojik kazılarında bunlardan bulunmuştur. Eskiden, un öğütenlerin, öğütme karşılığı olarak değirmenciye bıraktıkları una, değirmen hakkı denilirdi. Değirmenlerin çokça bulunduğu yere değirmenlik denirdi. Türk dilinde değirmenle ilgili pekçok deyim ve atasözü vardır. Bunlardan değirmende sakal ağartmak deyimi, olgunlaşmadan, hayat tecrübelerinden yararlanmadan yaşlanmak anlamına gelir. Yine soru şeklindeki değirmenin suyu nereden geliyor deyimi ise bu işin masrafını karşılayacak para nereden çıkıyor anlamına gelir. Osmanlı döneminde değirmenler sanayiinin önemli unsurlarındandır. Tahrir defterlerinde değirmenlerden vergi alındığına dair kayıtlar vardır. Değirmen, atasözleri, deyimler, darb-ı meseller ve benzetmelerde sıkça yer alır. Klasik Osmanlı divan şiirinde geçen önemli motiflerden biri de değirmendir. Değirmen, insanlığın en önemli buluşlarından kabul edilir. Eski şiirde insan ömrü bir dâne [buğday/arpa] olarak düşünüldüğünden dünya da onu öğüten bir değirmen olarak tasavvur edilir. Dünya yerine çoğunlukla feleğin kullanıldığı da olur. Feleğin ve değirmenin dönmesi sebebiyle aralarında bir ilgi kurulur. Aşığın bedeni ile gönlü de ayrı ayrı birer değirmen olarak düşünülür. Bu değirmenin suyu, tamamen aşığın gözyaşlarıdır. Eski şiirde feleğin değirmeni gözyaşı ırmağı ile döner. Değirmenin dönüşü bazen raks eden birisine de benzetilir. Ayrıca değirmen taşı bir tevhit halkası, dönüşü de tasavvufta bir zikir ve âyindir. Değirmenin çıkardığı ses, nâlâna, yani inleyişe benzetilir, bu ses anlayan için bir nasihattır. Edebiyatımızda değirmen, atasözlerinde, deyimlerde, benzetmelerde, darb-ı mesellerde ve metaforlarda bolca kullanılır.