ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Tekerleme, Şekerleme / Cemil Biçer

23.01.2019
1.160
A+
A-
Tekerleme, Şekerleme / Cemil Biçer

“Anadolu coğrafyasında yaşayan herkesin belleğinde çocukluğun sisli hatıralarına sarılı yüzlerce “tekerleme” vardır.”

 

Sözlüklerde “ağızda yuvarlanan söz, saçma sapan söz, eşsesli kelimelerle kurulu konuşma” anlamlarına gelen tekerleme; masal, öykü, bilmece, halk tiyatrosu gibi bazı edebi türler içinde veya bağımsız olarak söylenen ölçülü ve kafiyeli sözlerdir.

Çoluk çocuk folklorunda hoşça vakit geçirmek, konuşma kabiliyeti kazanmak, oyunlarda eş ve ebe seçmek için bu yola başvurulur. Masal tekerlemesi, oyun tekerlemesi gibi adlar alırlar. En çok çocuk oyunlarında, masalların baş, orta ve sonunda söylenirler.

Anadolu coğrafyasında yaşayan herkesin belleğinde çocukluğun sisli hatıralarına sarılı yüzlerce “tekerleme” vardır.

-Kediler köpekler ile savaşır

-Miçik deyu çarşı çarşı dolaşır

-Mekbeti’si ehl-i ırz’a ulaşır

-O… kendi erin beğenmez

Tekerlemeler, ölçü, kafiye, ses taklidi, yineleme ve ikilemelerden yararlanılarak belirli bir şiir düzenine uydurulan, birbirini tutmaz birtakım hayallerle düşüncelerin sıralanmasından oluşan çikolata soslu “şiirimsi”lerdir.

Tekerlemeler, daha çok çocuklar tarafından kullanılan bir tür olmasına rağmen, halk ozanları da zaman zaman şiirlerine mizahî unsur katmak için tekerlemelerden yararlanırlar.

Benim en çok sevdiğim tekerlemeler, laf cambazlığına dayalı olanlardır. Bir Çerkes köyünde çok geniş bir aile içinde geçti çocukluğum. Uzun kış gecelerinde onlarca kuzenimle dedemin dizi dibine abdesthane ibriği gibi sıralanır, çınar odununun ateşiyle kıpkırmızı olmuş sobanın sıcaklığında, tuzlu çıtlak mısırlarını avuç avuç yiyerek dehşet bir dikkatle dinlerdik masalları…

En çok zevk aldığımız bölüm masalın girizgahı olan şiirimsi tekerleme bölümleriydi. O kadar yer etmiş ki çocuk belleğimde, şu an bu yazıyı yazarken bile eksiksiz hatırlayabildim bir tanesini:

“Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler cirit oynarken eski hamam içinde. Enteşeden, menteşeden, bir karpuzcu çıktı şu köşeden. Karpuzcudan karpuz aldım, baktım, baktım, bakakaldım. Sonra aldım bıçağı elime, karpuzun içine daldım. Başladım oymaya, ha oyuyorum, ha oyuyorum, ha oydum, ha oyuyorum, bir türlü sonunu bulamıyorum. En sonunda bir küçük delik yaptım; o delikten içeri daldım. Aman efendim, neler görüyorum neler… Adıyla sanıyla, yeşiliyle, alıyla Zümrüdüanka dedikleri durup durmuyor mu tam karşımda? Kafdağı’nın üzerinden süzülerek bana doğru geliyor, geliyor ha geliyor derken, tam yanıma inecekken, bir de baktım uzaklaştı, yeniden uçuşa vardı.

O uçarken ben koşarken, ben koşarken o uçarken vara vara bir dağa vardık… Bir ulu dağ ki, aman efendim ne dağ, ne dağ… Dağ üstünde bir bağ, bağ dibinde bir dağ, daha nice tepe nice dağ. Derken derken bir de baktım ki bir değirmen, değirmende var üç merdiven. Merdivenlerden bir tanesi taş, bir tanesi toprak, bir tanesi tahta. Taş merdivenlerden çıktım, tahta merdivenlerden indim, toprak merdivenlere basa basa değirmene girdim. Girdim ki ne göreyim…

Değirmencinin biri değirmen döndürüyor, karısı da oturmuş yün eğiriyor. İkisinin arasında var bir kara kedi, aman ne kedi, ne kedi… O kedideki gözler, o kedideki kaşlar, o kedideki burun, o kedideki tüyler ve o tüylerdeki pırıltı. Öyle bir pırıltı ki, buradan bakan ötelerdeki öteyi, Çini Maçini görüyor. Kara kedinin boynunda da bir kocaman ben var. Aman efendim o nasıl bir ben ki, ne ben…

O bene baktıktan sonra, artık ne değirmenciyi gördüm, ne karısını gördüm, ne ona baktım ne buna, çıktım çardağa, taş attım çaylağa, sonra da aldım benli kediyi, düştüm yollara. Yollarda tozu dumana kattım, kedinin de ensesine bir toka attım, başladı miyavlamaya, öyle bir miyavladı, öyle bir miyavladı ki, cümle alemi başına topladı.

Kadın erkek, çoluk çocuk her biri başıma bir taş attı, tümü bir ağızdan bağrıştı, korkudan şaşırdım, Kafdağı’ndan aşırdım. Göründü dağlar, üzümlü bağlar. O bağlara varalım, dağa taşa konalım, hemen şimdi şuracıkta duyulmadık, işitilmedik güzelce bir masal kuralım.

Tam buraya geldiğimde bir gülme krizi tuttu beni, mümkün değil klavyeye dokunamıyorum. Kahkahalar içinde adeta yerde yuvarlanırken, mutfakta günlük işleri ile hem-hal olmuş bir şekilde eşim geldi çalışma odama. Yerde kahkahalarla tepinen bana, acayip acayip bakıp; “deliriyorsun sen, nedir seni böyle güldüren?” diye sordu.

“Yok bir şey” deyip geçiştirdim, ama hala gülmeye devam ediyorum.

Biliyorum merak ediyorsunuz beni. 55 yıl sonra bile hatırladığımda deli gibi güldüren olayı. Anlatayım efendim, anlatayım da bu milli kriz bunalımı stresinden bir an olsun sıyrılıp siz de gülün “deli gibi”.

Dedem rahmetli Şpsşigo Kıtıj Smayll, yatsı ezanı okunduktan sonra anlatısını bitirir ve davudi sesi ile “haydi bakalım şimdi herkes yatağa marş marş” komutunu verirdi. Kendisi de evimizin hemen yanındaki, sahibini kaybetmiş bir tiyatro kostümü virane köy camisine giderdi.

“Yat” komutunu almış ondan fazla kuzenler, odanın ortasına yanlamasına serilmiş yün yatağa boy sırasına dizilirdi. Dedemin kaldığı yerden devam ederdik masala. Kuzenlerimin içerisinde sadece ben, babamın öğretmenliği dolayısı ile şehirde yaşıyordum. Diğer kuzenlerimin hiçbiri daha kasabayı bile görmemişti. Dedemin anlatıcılığını ben üstlenir ve meşhur bir tekerleme ile başlardım masalımı anlatmaya.

Beni deliler gibi güldüren anımsadığım bir masal tekerlemesiydi. Müellifi ben miyim? Yoksa bir yerlerden kulak misafiri olmam mı? Bilmiyorum…

-“Çıktım incir ağacına,

-topladım hamını mamını.

-Eğer oraya gelirsem görürsün,

– ebenin a…..!”

İncir ağacına çıkarsanız, sakın hamını, mamını kopartmayın! Bilmiyor olabilirsiniz; ham incirin sütünde bulunan “benzaldehit” adlı madde çok yakıcıdır. Canınızı yakan yaralara neden olabilir ki bu; “ebenizi” görmekten beter eder adamı…

Cemil Biçer

 

 

 

 

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.