SİLİNİNCE DUDAĞININ GÖLGESİ | Necdet Arslan
Yabancıydın…
Artık, fesleğen kokuları yoktu gözlerinde.
Her adımını bir yılana yol
açmak için atıyordun
Geceyi ayışığından gizlemek
için miydi gözlerinin karası.
Sen
dilinden lanetli melodiler
düşürerek dolaşan
kuytu sevdaların son
tanrıçasıydın.
Yabancıydın…
sahiplendiklerinin hepsini
ihanete yem olarak
savuranlardandın
sevdayı,
darasız yaşamlara ne güzel
peşkeş çekiyordun
Ansızın patlayan bir volkanın
lavları
altında kalmıştı gamzelerin
Baştan sona yapay anlamlarla
doluydu
bakışların
Donuyordu sana kim bakarsa
olduğu yerde
Geçmiş zamanları, biberiye
kokuları sinik o metruk
eve tıkıştırmıştın ve öylece
çıkmıştın karşıma
Bir gökçe ormanının
dehlizlerinde
tavşan ürkekliğiyle tepinerek
etrafındakileri
kandıran zavallıydın
Aşkın sana uzanan ellerini
bilerek ıskalayan oryantaldın
Çekip kurtarmaya çalıştıkça
balçığa
daha çok saplanıyordun
Bu yüzden yalancıydın.
Bu yüzden yabancıydın…
İyi de
kimdin sen?