Olgunluk / Yelda Karataş
– Camille Claudel’e saygımla…
Yavrum, sen yalnızlığı yakından tanıdın ama
kimsesizliğin sesiyle karşılaşmadın hiç
karanlık korkusu nasıl derin bilemezsin
suyun halkaları açılırken bir el taş atmış gibi gelir
belki son bakışı göğe düşen sarı yaprağın
sevda yorgunu yılların yasını o çocuk kalbinle tutabilirsin
uçmanın zorunluluğu ve zorluğu göğe aittir bilmeden
bir kuşun özgürlüğü kanatları kadar sanırsın
öpüşmenin uzunluğu kadar kısa değil ayrılık an’ı yanılırsın
Yavrum, gölgelere yakından bakmak yürek ister
insan kendini tanımadan nasıl değiştirir suyun debisini
bütün elementlerin formülü yazılsa da ol kitaba
bir kadının sevda yaşı bazen yanlış hesaplanır
yani yavrum bir elmanın bir portakalla iki sal etmediği bilinir ama
deniz duru mavi değil, toprak sade yeşil
biliyorsun aşktan gayri her şey yavan
serinliğe muhtaç dudaklarımıza istekle parlayan
o külahlı dondurma bile
söylemedi mi kimse bir aşk şiirinin ömrümüzü nasıl sarstığını
katır tırnakları sarı kokar, yasemenler beyaz tüter
ruh ancak aşkla şekil alır mermer sanılan bir tende
Yavrum, tenimle yüzleşmek benzemez bir heveskarın şarkısına
notalar bilmem kaçıncı hüzzam ve sol minör ah!
yakamozlu geceler aysız olur ve yakamaz gönlümü bir ademin aşk kokmayan elleri
Yavrum, tin ateşte od olmaya çırılçıplak hazırlanır
Ve bir aşkı yaşatmak, en büyük olgunluğudur insanın
Yelda Karataş
Uvercinka, Kasım 2018
Heykel: Camille Claudel (1864-1943)
Maturity
Circa 1902
Bronze group in three parts
H. 1.14; W. 1.63; D. 0.72 m
Paris, Musée d’Orsay