ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Nebih Nafile ve şiiri Üzerine

31.03.2019
1.095
A+
A-
Nebih Nafile ve şiiri Üzerine

|Mustafa Söylemez|

         Önce kitap kapağında şair adının sarı renk duruşunda Antakya eski evlerinin taşlarındaki sıcaklığı buldum. Yazın üzerine serilip, yatıp serinlediğimiz; kışın sıcak o eşsiz taşları algıladım. ‘’Su duruluğu’’ şiir kitabı adının yerleşiminde de Asi Irmağının o çocuksu akışını gördüm. Bölge insanımın kitaplarını ısırır gibi okurum. Okuduktan sonra da sevişmiş gibi olurum. Bu benim aşrı övgü, orantılı sövgü yapmama gerekçe olamaz. Kendi gerçeğimin terazisinde ne varsa onu yazarım. Ne yüceltirim, ne alçaltırım. Lafı dolaştırıp dağıtmayalım, gelelim meselemize. 7. Sahifeden ‘’OKYANUSUM OL’’ şiiriyle okuma öykümüz ve keyfimiz başlıyor.

’’Güneşin doğmasını beklerken korkuların gelgitlerinde.’’

Umutla bekleyiş, sevgilinin ayaklarında gelgit içinde ıslanmak, kum olmak, martı olmak şiir insanının öyküsüne işliyor.

‘’sokulurum iyice-sıcak tenine s/özüm’’ dizesiyle dil derinliği ve düşünce derinliğinde gelmiş olduğu olgunluk bana umutlar veriyor. Şiire sokulmak, söze sokulmak onu sıcak tende yaşanılmışlıkla ödüllendiriyor. ’’Bakışlarından yakamoz topluyorum,’’ dediğinde Asi ırmağına düşüp bir kuru yaprak oluyorum. Ölümsüzlükle tanışıp okyanuslara yol alıyorum.
        15.sahifede şair bizi bizden alıyor.

’’bir kadının koyuvermesi gibi kendini-gün geceye teslim oldu.’’

Burada o aşkın ilk ve tek bakış, birlikte oluş, çarpılma anıyla karşı karşıya geliyoruz. İlk aşk bir daha olmaz, olursa adı ilk aşk olmayacaktır. Son aşkta hiç üzerine şiir yazılacak bir aşk değildir. Zaten ilk aşk, son aşkı da kaçarken çantasında alır götürür. Sonraki arayışlar, ayılıp bayılmalar o çantada giden içindir. Kitapta arkadaşımız gece metaforunu (eğretileme) güzel ve fazla kulanmış. Gece şairi –diyesim- geliyor. Ama Nafile şiirinde gece türlü kuşların sesiyle, sihirli gökkuşaklarıyla, çarpıcı ışık ve renklerle doludur. Sanki geceyi güneşle boyamış arkadaşımız.

’’Suskunluğum da gecemin-haykırışım ol-özlem gözyaşlarımın mendili.’’

İlk aşka bir özlem burcu-burcu kokularla doluyor. Sözünüzü balla keseyim, bu güzel yorumu Nafile’nin adını değiştirip; ters çevirsek ELİFAN HİBEN yapsak yurdunu da uyduruk bir devlet adı ile Nanuyistan ’’Yunanistan’’ gibi büyük gazetelerimizin kitap ekleri ‘’armut piş, ağzıma düş’’ iştahıyla basarlar; hele bir de o yabancı isim ve şiirlere yalakalık etmeyi meslek edinmiş kimilerinin adına benzer bir eleştirmen adı da eklersek. Şimdilik bu konuyu kapatalım. Güzel kitabımıza dönelim.
         21. sahifede ozan coşuyor,  çığlık atıyor. Devleşiyor

‘’Yaşamak!-kan gibi kırmızı-kırmızı gibi sıcak olsun.’’

Bu çığlıkta bale yapan gizemli sevgili görüyor, ön planda şarkı söyleyen kişi elinde sazıyla duyumsuyoruz. Nafile’nin kitabını en az bir haftada okumayı ve şiir gemisinin içinden çıkmadan eleştiri yapmayı kurgulamıştım. Bir baktım ki kitap avuçlarımda bitmiş. İkinci ve üçüncü kez okumam gerekti. İstanbul eleştirmenleri gibi okumadan da çok güzel bir kritik yapabilirdik Tek dakikalık sahifelerin başlıklarında bir sörf ve kitapla ilgisi olmayan genel-geçer söz yığınlarıyla işi geçiştirirdik
        Gelin birlikte kitaba girelim. Yeni bir şiiri birlikte tadalım.
‘’dün

bugün

hep yanmadık mı

yarınları düşlerken,’’ shf.54 /şiirinde yaşama ve geleceğe nasıl da tutunuyoruz. Geleceğe, torunlarımıza olan borcumuzu derinden duyumsamak güzelliği, ne güzel? Devamla;
‘’Otuz yedi yerinden
kanasa da sol yanımız
yine de sazımız çalınacak
yine de türkülerimiz söylenecek
dönülecek semahlarımız’’ Şiiri bizi aslımıza döndürüyor. Kimliksizliğimiz sona eriyor. Ezilenle, emekle halkla aynı karından ağlayarak doğduğumuzu görüyoruz. Evrensel kardeşliğimizi tadıyoruz. Birbirimizi başkaları sanma yanılgımıza bir son verme isteği bağrımızda boylanıyor.
66.sahifede soluklanmak üzereyiz. Oysa ;
‘’dağdaki ağaca
bayırdaki çiçeğe su veriyorsun
neden korkuyorsun gitmekten derken’’ dizeleriyle yaşlılığa bir zenginlik bir anlam kazandırıyor. Derisini omzuna atıp yürüyüp giden pir olmanın tadına ulaşıyoruz. Sürekli değişim ve ölümsüzlük Yediğimiz taşlar içinden bir gül olup bağrımıza düşüyor. Aragon, Viktor Hügo, Fuzili, Nazım Hikmet etkileri şairimizde görülüyor. Bu zenginliktir. Şairin dünya şirinden etkilenmeden, şarkıcının Sezen Aksudan, türkücünü Neşet Ertaş’tan, Halit Arapoğlu’ndan etkilenmeden bu maratonda ilerlemesini düşünmek doğru olamaz.
Kaldı ki sadece Homeros için yüz bin kitap yazıldığı düşünülürse; (Bizde hiç yok. Yani Türkiye’de sadece kısa makale ve yazılar var) Geçmişi daha derin inceleme gereğimiz var.


Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.