Muhafazakâr tecrit ya da her şeyi beklemeye almak-Josef H. Kılçıksız
“Her bilinç kendine özgü bir niyet geliştirir.” der Edmund Husserl. Bu özdeyişin izini sürersek, bu niyet, o bilincin neyi algılayıp nasıl anlamlandıracağını etkiler, kısacası niyet algıda seçicilik oluşturur, çıkarımına ulaşabiliriz.
Her toplumsal kategorinin ve sınıfın belli bir siyasi niyeti vardır. Muhafazakarlığın siyasi niyetleri ya da muhafazakarların doğal yatkınlıklarının dayattığı bakış açıları nelerdir, sorusunun Türk toplumuna özgü yanıtları çok farklıdır.
Türkiye’de muhafazakâr, siyasi bir tipoloji değil, uyku ile uyanıklık arasında bir türdür.
xxx
Beklemeye almak ve sükûnet siyaseten muhafazakâr tutumun başlıca özelliklerindendir. Aksaçlı’ların bildirisini saymazsak toplumun büyük bir kesimi bekleme pozisyonuna girdi. Beklemek ya da bekletilmek neredeyse sosyolojik bir yasa halini aldı. Yüksek tutulan korku, kanıksanmış hale dönüşen çaresizlik hissi, iktidarın önemli bir yönetme stratejisine dönüştü. Beklemede olanların veya beklemede kalanların sayısı bu yüzden giderek artıyor. Siyaseten muhafazakârlar, haksızlıkları ve zulmü ilahi adalete havale ederek konformist pozisyonlarını tahkim ediyorlar.
xxx
Özür kelimesi bu konformist pozisyonun bir türevi olarak, onca haksızlık ve zulmü sanki geriye doğru onarırcasına tılsımlı bir içerik kazandı. Çatal fırlatmayla başlayıp kelebek etkisi yaratan ilişkilerin ardıllık zincirini kırıp kötücül sonucu tamir edermiş gibi Serdar, ‘Allah belamı versin’li bir özür diledi. Oysa gecikmeli hiçbir şey insan hayatındaki derin kırılmaları onarmaz. Çünkü gecikmeli özür ya da gecikmeli adalet denen şey aslında bir oxymorondur.
xxx
Toplum, savaşın değil de (sözde) barışın “kılıç fazlası” yarattığı bir sükûnet döneminden geçiyor. Bu sükûnet çeşitli form ve şekillerde bolca şiddet içeriyor. Gerçekten çağımızın şiddet yükü dayanılmaz bir dereceye ulaşmıştır.
xxx
Yemek için hırsızlık bence çalmanın içindeki asaleti açığa çıkarır. Yemek için çalmak, ihlal ve açlık ikileminde kalanın, ihlal, mücrimlik ve şükür (buradaki şükür tanrıya değil kula şükürdür) üçgenine çekilenin ihlali seçerek, mücrimliğin içindeki asaleti ortaya çıkarması eylemidir. Üstelik neye göre ve kime göre mücrimlik? Örneğin, İtalya’da Yargıtay, bir marketten gıda ürünleri çalan aç bir evsizin yaptığının suç olmadığına hükmetti.
xxx
Yazının tamamı için ArtıGerçek
https://artigercek.com/haberler/muhafazakar-tecrit-ya-da-her-seyi-beklemeye-almak