Koklayarak Sevin | Yılmaz Pirinççi
Kokuyu hissetmiyordu.
Yani toprak nasıl kokar bilmiyordu yağmur sonrası.
Yani haberi yoktu ölümüne kokan papatyanın cesaretinden.
Gün kızılın,
Hasret beyazının,
Özlem kırmızının kokusunu hiç yaşamamıştı.
Bir kez olsun hissetmemişti bir
sarılmanın kokusunu
Bir kez olsun yanmamıştı genzi.
Ahh o caaanım denizin tuzlu iyot kokusunu bile sadece ağzına kaçan tuzundan
biliyordu.
Yani sabahın beşinde insanı delirten o sarılmanın kokusunu da
Vedalaşırken ağzına yüzüne bulaşan o kederin kokusunu da bilmiyordu.
Bilmiyordu işte sevmenin kokusunu
Sitemin
ah çekmenin
Ve ahde vefanın bir kokusu olduğunu hiç yaşamamıştı.
Gözyaşı nasıl kokar içine akarken
Yalnızlık nasıl küf
Nasıl derin bir yara açar sahte gülüşlerin kokusu bilmiyordu
Kokum değişmiş mi demişti bana.
Kokusu değişmişti.
Biliyordum.
Artık ben kokmuyordu
Yüzüme değen omuzu
Ve o ihanetin de bir kokusu olduğunu bilmiyordu.
Yılmaz Pirinççi