ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Kapat gözlerini, sen kimsin? / Gökhan Barış Pekşen

16.07.2018
1.239
A+
A-
Kapat gözlerini, sen kimsin? / Gökhan Barış Pekşen

Kimsin sen çocuk?
Seni hayatta tutmayı denedim, ama olmadı ..

 

Elmacık kemiklerime kimse dokunmadığı için Havva’dan nefret ettim..
Yılana da kızamazsın..
O da sonuçta bir elma..

Siyahından vazgeç çocuk,
aç şimdi gözlerini..

Kör bir Tanrı’nın avuçlarından dirildin ve öldün
ezan sesleri toprağın yedi kat altında iyileştiriyor artık yaralarını ..

Kimsin sen çocuk?
Seni hayatta tutmayı denedim ama olmadı ..

Dudaklarımda bir kadın nefesi, Goethe ve Wittgenstein aşkla öpüşüyor gibi.. Sonra ilkokul sıraları kadar kimse sığamıyor içime, kimse tanıdık gelmiyor, kimse içimde ki o yaralı hayvanı göremiyor Tanrım?
Ağlayacak gibi olduğumda birine mektup yazıp, onun hayatımdan çıkmasını bekliyorum.. Japon balığıma bu kadar yüklendiğimi bilmiyordum bu gece..
Sanırım bu ev, bu oda beni katlediyor, neden buradayım ki!

Kimsenin merdiven çıkarken gökyüzüne bakmayacağı yerde, salıncak kurdum bu gece, sallanmayan ve sadece bakıp, kendinizi sorgulayacağınız, hala bir başkasını suçlarken, göğüs aranızdaki terlemeyi, eski bir aşk hikayesindeki gözlüklü kadınlara mı bağlayacaktım?
Schopenhauer derki; uzağı göremeyen gözlüklü biri ile sevişmediyseniz, hala doğanızı ve gözbebeklerinizi katlediyorsunuz demektir..
Sanırım yaşlandığı için pencereyi açık unuttu..

Ben sadece bar taburesinde yazdıklarımı okuyordum, arada kendi yansımamı izliyordum aynada ve girip çıkanların hikayelerini attığı adımlarla adlandırmaya çalışıyordun Hank’in yerinde..

Susarak dinliyordu beni oturduğu yerden
bir Tecilla daha söyledi,
bir kaç buz parçası daha..
Masanın üzerinde duran kadehini alıp önümdeki tabureye oturdu,
ana rahmine batırılmış o yüzündeki ifadeyle susarak devam etti dinlemeye beni..
Yüzündeki saklı o ucuz otel odalarının pis kokuları siniyordu üzerime,
gözlerinin altındaki çizgilere bakarak, silinmiyor dimi her şey dedim!

Tırnaklarının arasında kalan tuz parçalarını yalamadan diliyle barmene seslendi, bir tecilla daha söyledi..
Yüzüne baktım uzunca,
ve ellerine..

Elleri soğuk ve çelimsiz bir kentin kimsesiz çocukları gibi yetim kalıyordu bar masasının üzerinde..

Başını hafifçe yukarıya çevirerek Tanrı’ya seslendi sessizce,
ve ardından sustum..
Dili kopartılmış bir köle gibi titriyordu karşı da..

Ve o an,
kop koyu bir hâl aldı burası –
ben çoktan unuttum..

Çıkış kapısına ördüğü kırmızı tuğlaların kana bastırılmış rengiydi bu..

Barmen çok geçmeden anlamıştı ayrılığı,
ben zaten dogruları fısıldamıştım ruhuna..

“Gökte ay dolunay bu gece,
V numaralı tabletin getirdiği yol (yeryüzünde cehennem) diye fısıldadı kulağıma kısık bir ses tonuyla..
Ve ben,
bu dünyadan göçtüğümde
halâ aynı güneş parlıyor olacak dedi, gökyüzünde..

Herkesin çoğu zaman sustuğu yerdeydim, ağıt yakılan yerdir, ya ölüler vardır ya da çoktan bitmiş bir hikaye, kalbimi söküp alan koltuk doğramacısı gibi, içeriden sert çivi sesleri geldikçe güzel bir şey başlayacak sanıyordum..

Bay Regl’nin hikayesini öğrenmek istediğiniz için, yaşamımdan bir yılımı vermemi istediniz bu şiirde, fakat 42 yaşındaki her şeyi alacağım yaşlılığı istemem dediniz, peki dedim, bir hayatım varmış, şu an üstümdeki palto yedi yıllık, hep onunla ısınmış, neden ağlamadığımı ya da bağırmadığımı hiç anlamamışsınız, mezar bekçisi gibi beklediğim için hep hayatı kaçıracağımı biliyordum, en son neye güldün diye sorduğunuzda, bilyeleri ile gömülen bir çocuğa bakarken dedim..

– Gökhan Barış Pekşen
– Kimliksizler
– 10102017

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.