Kanadı Kırık Kuşlar | Yılmaz Pirinççi
Kanadı kırık kuşlar penceremde.
Bu kaçıncı çay gözlerine değmeyen
Bu kaçıncı iç çekiş Sensizliğe
Aynı masada oturup hiç konuşamamak gibi
25’inci saat
Bin yıl bile geçse ben taşırım seni yüreğimin üzerinde bir muska gibi
Sen yeter ki karartma geceleri
Yeter ki bir gülümse inadına her şeyin
Teninde acı çeken ruhumun azabı bana kalsın
Bana kalsın bütün cehennemler
Hesabı kitabı görülmemiş bütün günahları yazsınlar bana
Sen yeter ki gülümse inadına her şeyin
Senin ruhun yüreğimde atıyor bilmiyorsun
Boynundan süzülüp göğsüne inen ter damlasının tuzu benim çünkü
Gözlerine düşen o bulutlar yüreğimde demleniyor
Kasıklarına inen o hain sızı benim iç çekişim
Gözlerime düşmeyen o uykuları azat edeli çok oldu sevdiğim
Ben ateşin ta kendisiyim
Ve sen yandığıma üzülüyorsun
Etme
Kurbanın olayım, etme
Ben yangınımda mutluyum
Gözyaşlarınla mı söndüreceksin
Hem söndürsen neye yarayacak
Senin göz pınarların kuruyacak
Ben söneceğim
Sonra biraz kül biraz duman
Ne kalacak elimizde
Bırak yangınım sürsün
İsterse bir ömür boyu
Ben razıyım halimden
Alnı bulutlara değen bu yürek benim kadınım işte
Bu sevdalı bakış benim kadınım
Benim mabedim
Benim sevdiğim
Ben razıyım halimden
Sevdiğimden
Yarim den
Yandığımdan
Beni gözyaşlarınla söndürme
Gül inadına herşeyin
Yılmaz Pirinççi