ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

İyi Dilekler Ülkesi | Hamdi Koç

05.09.2021
470
A+
A-
İyi Dilekler Ülkesi | Hamdi Koç

Can Yayınları, s.15-17

“Yeni bir tutku duyunca ya da bir ikinci varoluş, bir yeniden doğuş, bir ayağa kalkış, bir kendine geliş, bir geri dönüş şansı yakalayınca ona sarılmak gerekir.”

Tek istediğim serbest kalmaktı. Serbest. Başka hiçbir şey değil. Sadece serbest. O zaman da söyledim. Dinlemediler. Benim suçum değildi. Dinleselerdi. Ben söyledim. Açıkça söyledim. Ben yokum, dedim, bırakıyorum, gidiyorum, beni unutun.

Hayır. Yoluma çıktılar. Ölenler oldu. Benim suçum değildi. Gitmek isteyen birini tutamazsın. Tutmaya çalışmamalısın. Galiba şaka yapıyorum, yorgunum da ondan yapıyorum sandılar. Biraz dinlen, tatil yap, bir sevgili bul, geçer, dediler. Belki onların da suçu değildi. Alışkın değildiler. Çünkü nerede görülmüş her şeye sahip olan birinin sahip olduğu her şeyi bıraktığı, çekip gittiği? “Ben yokum.”

Evet. Kulağa hoş geliyor. Var olduğunu söylemenin en şaşırtıcı biçimi. Şimdi düşününce, bunu söyleyebilmiş ve serbest kalmayı ısrarla istemiş olmamı şaşırtıcı buluyorum. Aynı çabayı tekrar gösteremezdim, gibime geliyor. Çünkü yorucu. Hayatta sadece bir kez denenebilecek bir girişim. Tercihen, gençlikte denenmeli. Kendini dinletmeyi, dinletecek sesi çıkarmayı becerebileceğin yaşlarda. Ayağına dolaşacak, uykunu kaçıracak olanlara karşı elindeki silahları gözünü kırpmadan kullanma cesaretin varken. Uzun bir yol ve hızlı bir yolculuk oldu. Memnunum. Yola çıktım ve yapmam gerekeni yaptım. Kaza da yaptım. Kaza da atlattım. Önüme çıkan her yola saptım, serbestçe. Bir tarih yazdım, hiçbir şey yapmadıysam. Şimdi nihayet, anlaşılacağıma inanıyorum. Yani dinleneceğime ve anlayışla karşılanacağıma. Umudum var. İlginizi çekeceğim. Çekip götüreceğim ilginizi ve sizi, yanım sıra. Beni bırakamayacaksınız. Bırakmak isteyecek, ama bırakamayacaksınız. Çünkü ben yaşayan tek serbest adamım. Serbestçe konuşan, serbestçe ilerleyen bir adam. İçinden güçlü duygular gelen ve en önemlisi, kendini engellemeyen bir adam. Abartmıyorum. Hayatta abarttığım şeyler oldu ama bu onlardan değil. Kendimi abartmaya dayanamazdım. Abartılmamış halim bile zaten yeterince abartılı duruyor. Değil oysa, ama öyle duruyor. Belki hormonlarla bir ilgisi vardır, abartılı duruşun ya da içgüdülerle ya da genlerle ama asla ifadeyle değil. O zamana kadar sadece söylenenleri yapan bir adamdım. Yaptıklarım değerlendirilsin, aferin densin diye bekledim. Beklediğim oldu. Değerim bilindi; takdir edildim, teşvik edildim. Değerim arttı. Kazancım da. Faydam da. Önem bile kazanıp vazgeçilmez adam oldum bir küçük dünyada. Ama sonra bir gün, bundan iki yıl filan önce, otuz yaşımı yeni bitirmiştim, sanırım zamandan hızlı yaşlanıyordum, bittiğini hissettim. Gerçekten. Kulağımla duydum. “Bitti!” dedi içimden bir ses ve sonra devam edemez oldum. Öyle, durduk yerde, çok değil birkaç gün içinde ve sonunda, bitti!

O sabah uyandım, kalktım ama o an yatağın kenarına yığılıp kaldım. Öyle oldu. O zaman duydum. Şaşırmadım. Ben şaşırmam. Şaşırmamayı bilerek doğmuşum. Başarım biraz da oradan gelir. Her durumda öyle sakinimdir ki, sanki geleceği okuya okuya geleceğe ilerlerim. O yüzden korktuğum, telaşlandığım, yılgınlığa düştüğüm olmamıştır profesyonel hayatımda. Şaşırmadım ve dedim ki, bittiyse bitti! Ne yapalım, buraya kadarmış! Yine de kulağıma bitişi fısıldayan sesin samimiyetini sınamak için bir iki devam etme girişiminde bulundum, askerdeki moral hocalarının ya da şirketteki genel müdürün o aşağılık gaza getirme tarzında. Hadi aslanım! Ha gayret! Sen yaparsın! Yaptım. Ama olmadı. Olmayacağını önceden görerek yaptım, sırf ileride denemedim dememek için. Yatağın kenarına geri oturdum ve o gün oradan kalkmadım. Perdenin arkasından göğü seyrettim, karşı damdaki aylak kuşları, kiremitlerin düzensiz dizilişlerini, antenlerin yorgun konuşmalarını. Çok geçmeden telefon çaldı. Telefon yanımdaydı, yatağın başucundaki sehpanın üstünde. Uzun uzun çaldı. Cevap vermedim. Tekrar tekrar çaldı. Cevap vermedim. Sonunda sesten rahatsız olmaya başladım. Ahizeyi kaldırdım. Öylece tuttum, kucağımda. Kulağıma götürmedim. Artık bir şey duymak istemiyordum. Hele soru, asla. Şirketten aradıklarını biliyordum. Neredesin? Neden gelmedin? Ne zaman geleceksin? diyeceklerini biliyordum. Onlarla konuşmadım. Telefonu bıraktım. Kucağımdan yere düştü. Artık kimsenin bana soru sormasına izin vermeyeceğimi o sırada anladım. Vermedim de, bir daha. Yargıç bile bana soru soramadı. Sormak için ayağa kalkmamı bekledi. Kalkmadım. Bunun üzerine, “Ayağa kalk!” diye bağırdı.

“Hadi oradan!” dedim. “İstiyorsan kendin kalk.”

Böyle dedim ve delice kahramanlığıma kahramanlık kattım.

—–

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.