İnsanlar | Gökhan Barış Pekşen
İnsanlar arasında kimse bana bakmıyor
sakin ol,
onlar ölüleri ve deniz atlarını görmek istemezler..
Kimden hamile kaldım diye
düşünmeden,
kendi ölü doğmuş çocuklarımı gömebilmek için kusuyorum tüm içimde ki yüzleri
başka bir yüzyıla..
Sonra Tanrı’nın insanoğluna söylemediği bir şeyi fark ettim.. Çirkin yaratılmak,
umut beslemenin bir şeklidir,
çoğu zaman kimse eşit yaratılmamıştır..
Sen hiç yılan ile elmanın birlikte mutlu olduğunu gördüm mü?
Sessizlik yağmurla beraber susarmış..
Kim tarihle ölümü birlikte anarsa geceler daha karanlık olurmuş..
Gökyüzü kadar ağır kalbim geceleri, hiçbir insanı sevememiş,
bende gözlerime vicks sürüp ağladığım geceler,
gerçek acının ne olduğunu anladım..
Bu yüzden pornodaki masumluk insan ilişkilerinde yok, sonunda herkes gülümsüyordu..
Her şeyle aram iyi olmalıydı..
İlaçları,
kitapları,
seksi ve bu dünyayı yarım bıraktım hep,
yemekleri çok yavaş yemem gerektiğinden olsa gerek..
Hiç kimseyle bağım olmayıp,
yalnız kalma korkuma,
çoğu zaman her şeyin ilk yudumuna benzetiyorum..
Belki de Shakespeare bugün öldü diye bazen nasıl tepki vereceğimi bilemiyorum..
Tıpkı Macbeth okurken, yaşanılan krizlere anlam verememem pek normal bu gece..
Aslında siz hiçbir şeyi tam bilmek istemiyorsunuz..
Bildiğiniz tek şey,
Ekmek gibi küf tuttu bekleyişlerim..
Küfür etmek için sabah ezanın bitmesini bekliyorum..
Ben de bilirim kendi
bedenime Zooey gibi katlanmayı,
neyse dedim..
Burada olduğumu düşünmüyorum,
burada olduğumu biliyorum..
”Zerafet tam olarak bu..
Biraz çaba,biraz içtenlik ister,
bunun altında belki de yüzyıllardır yaşadık
gölgeler gözüktü ve düştü..
Okyanuslar arasındayım,
sanrıya isyan belki de küfre girer
inleyen evlerin arka kapılarından çıkıp kaçanı hatırla sen yine de..
Bir daha olmayacak,
bir daha ikimiz arasındaki hiçbir öpüşme enkaz altında kalmayacak..
Dedin ya Rönesans –
kanın geri çekilişini düşledim damarlarıma
o süslenmiş şapeller,
illagal tarikatlar bazı hatalarımı yeniden doğuruyor,
sonrası ellerimi yüzüme bastırıp,
şekiller veriyorum,
yüzüm kapılarından geçip sanrıların aciz duvarlarını kırıp öpüyor ruhunu..
Ruhum,
tüm işkencelerin suç ortağı oldu..
Dedi ki;
kulaklarıma fısıldayarak..
Ey Tanrım;
nefesinle beni ben eden –
beni sınayan kullarına cesaret vermekten vazgeç artık..
Dedi ki;
bırak ki –
yanmakta olan ateşinin içinde yürüyeyim..
Dedi ki;
sen benim krallığım
yaşandı ve bitti..
Dedim ki;
sen içeri giren –
umudun yok..
Dedim ki;
şimmat köprüsünde –
genç ve güzel olan şeytanlasın..
Bilmiyordun, bilmek adına
acizliğine sıkı sıkı sarılmak ötekileştiriyordu seni,
sen kimdin çocuk?
Senin intikamın insanlarla, ben ile değil, bırak ojelerini kazıyacak Gassal
seni anlamak için Pessoa’nın 139. sayfasını açsın..
Sen hiç avuç içindeki çizgilerin hiçbir işe yaramadığı için sevebildin mi?
Ben hiç sevemedim..
Yoksa bu satırları neden bir başkası yazmadı ki..
En çok Tanrı’ya güveniyorduk İsa gibi, biliyorduk ki yok..
Sen de gülüyorsundur ama gözlerimi göremediğin ve uzağı ölsen daha göremeyeceğin için, sana anlatmak istedim..
– Gökhan Barış Pekşen
– Yeni insanlarla tanışamıyorum diye psikolog ile görüşmemi iptal ettim
– Photography / by Lauren-Rabbit
– 27042019