Hayatını Balzac’ın Değiştirdiği Çocuk / Necati Güngör
Yaşam kavgasının o zor koşullarında okumak bir tutku meselesiydi…
Anne kucağına sığacak kadar küçüktü henüz. Annesi ağlıyordu. Evde, yüksekçe bir yerde duruyordu ana oğul. Oradan avluya bakıyorlardı. Avluda babasının ölüsü yıkanıyordu. Marangoz tezgâhı gibi uzunca bir masada yatıyordu…
Bu çarpıcı fotoğraf, onun belleğinden uzun yıllar hiç silinmeyecek, yetişkin çağında bir kez daha o eve gidip aynı yerden avluyu seyredecekti. Aradan geçen yıllara karşın sahnenin değişmediğini görerek şaşıracaktı...
Doğup büyüdüğü kent Adana’ydı. Lise çağına kadar bu kentte okudu. Daha sonra Hava Harp Okulunda okudu, pilot oldu.
Çocukluğu İkinci Dünya Savaşına rastlayan kuşaktandı. Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Adana’da da yoksulluklar, hastalıklar kol geziyordu. Ekmek karnesi, ekmek ve şeker kuyrukları hayatın bir parçasıydı. Hemen her evden yetişkin bir erkek askerdeydi. İki yıllığına gidenler, dört yıl boyunca askerlik yapıyordu.
Yaşam kavgasının o zor koşullarında okumak bir tutku meselesiydi… Hem okulunu okuyordu, hem de eline geçen çocuk dergilerini, masalları, halk hikâyelerini, polisiye romanları… Okuma tutkusu içindeki çocuğun yolu bir gün kaçınılmaz olarak kütüphaneye düştü… Orada “Hayat Ansiklopedisi”yle tanıştı. Ansiklopedinin sayfaları arasında bir adamın resmiyle karşılaştı: Fransız yazarı Balzac… Ünlü yazar, eli şakağında, romanlarını yazdığı masasının başında kurumlanarak oturmuştu. Resmin altında da, yazarın yaşamöyküsü…
İlkokulun dördüncü sınıfındaydı o sıralar. Bir gün öğretmeni bir kompozisyon ödevi verdi. “Bir düşünüzü anlatınız” diyordu.
O da kafasındaki düşü sözcüklere döküp ödev kâğıdına aktardı… Kendini, Balzac gibi ünlü bir romancı olarak düşlüyordu!
Bir de resim yapmıştı kâğıda: Tıpkı o ünlü yazar gibi, yazı masasının başında!
Türkçe öğretmeni beğenmişti bu düşü ve ona, ödül olarak, Charles Dickens’ın David Copperfield’ini armağan etti.
Yazar adayının ilk edebi yapıtla tanışması da böyle oldu.
Sonraki yıllarda pilot olan Adanalı çocuk, bir Balzac, bir Exupery olmasa da, Türk edebiyatına eleştirmen ve çevirmen sıfatıyla geçecekti.
Çocuğun adı, Mehmet H. Doğan’dı.