Büyülü sözcükleri doğru söylemek, son derece önemlidir!
Çevirmen: Ülkü Tamer, Yapı Kredi Kültür Yayınları, s.153-155
Harry, o kadar dersin üstüne haftada üç akşam Quidditch antrenmanı da binince, Hogwarts’ta iki ayın nasıl geçip gittiğini fark etmedi bile. Şato, kendisine Privet Drive’dan çok daha sıcak bir yuva olmuştu. Temel bilgileri öğrendikleri için, dersleri de gittikçe daha ilginç oluyordu.
Cadılar Bayramı sabahı, koridorları saran nefis bir kabak tatlısı kokusuyla uyandılar. Daha da güzel bir şey oldu sonra: Profesör Flitwick, Tılsım dersinde artık nesneleri uçurabilecek duruma geldiklerini söyledi; Neville’in kurbağasını odada dört döndürerek uçurduğundan beri herkes bu anı heyecanla bekliyordu. Profesör Flitwick, ilk alıştırmalar için çocukları çifter çifter ayırdı. Neyse ki, Harry’nin yanına Seamus Finnigan düştü, çünkü Neville de onunla ikili oluşturmak için bayağı heveslenmişti. Ama Ron, Hermione Granger’la çalışacaktı. Buna Ron’un mu, Hermione’nin mi daha çok içerlediğini anlamak çok güçtü doğrusu. Hermione, Harry’nin süpürgesi geldiğinden beri ikisiyle de konuşmamıştı.
Profesör Flitwic her zamanki gibi kitaplarının üstüne tüneyerek, “Çalıştığımız o bilek hareketlerini sakın unutmayın!” diye cıyakladı. “Hızlı ve kesin, unutmayın, hızlı ve kesin. Büyülü sözcükleri doğru söylemek de son derece önemlidir – Büyücü Baruffio’yu hatırlayın hep, ‘f’ yerine ’s’ deyince kendini sırtüstü yerde buluvermişti, göğsünün üstüne de bir yaban mandası çökmüştü.”
Çok güçtü bu. Harry’yle Seamus’ın bilek hareketleri hızlı ve kesindi, ama uçurmak istedikleri kuştüyü sıranın üstünde duruyor, bir türlü havalanmıyordu. Seamus’ın sabrı taştı sonunda asasıyla uçurmaya çalışırken kuştüyünü ateşe verdi – Harry onu şapkasıyla söndürmek zorunda kaldı.
Yan sıradaki Ron’un da şansı pek yaver gitmiyordu.
Uzun kollarını yeldeğirmeni gibi sallayarak, “Wingardium Leviosa!” diye bağırıyordu.
Harry, Hermione’nin atıldığını duydu: “Wing-gar-dium Levio-sa diyeceksin, ‘garı’ı uzatacaksın.”
“O kadar iyi biliyorsan, sen söyle,” diye homurdandı Ron.
Hermione cüppesinin kollarını sıyırdı, asasını sallayarak “Wingardium Leviosa!” dedi.
Tüyleri sıradan havalandı, başlarının bir metre kadar üstünde uçuştu.
Profesör Flitwick, el çırparak, “Harika!” Diye bağırdı. “Herkes baksın, Miss Grander başardı!”
Ders sonunda Ron dokunsan patlayacaktı.
Kalabalık koridorda kendilerine yol açarak yürürlerken, “Bu kıza kimsenin katlanamadığına şaşırmamalı,” dedi. “İnsan değil, karabasan.”
Yanından geçerlerken biri çarptı Harry’ye. Hermione’ydi. Harry ona bir göz atınca irkildi – kız gözyaşları içindeydi.
“Galiba söylediklerini duydu.”
“Ne olurmuş duyduysa?” Dedi Ron, ama o da biraz tedirgin olmuşa benziyordu. “Hiç arkadaşı olmadığının farkına vardı herhalde.”
Hermione bir sonraki derse gelmedi, bütün öğleden sonra da ortalarda görünmedi. Cadılar Bayramı şöleni için Büyük Salon’a giderlerken, Parvati Patil’in, arkadaşı Lavender’la konuşmasına kulak misafiri oldular; Parvati Patil, Hermione’nin kızlar tuvaletinde ağladığını, yalnız kalmak istediğini söylüyordu. Ron’un tedirginliği daha da arttı bunları duyunca, ama biraz sonra Büyük Salon’a girip de Cadılar Bayramı süslemelerini görünce, Hermione’yi unutuverdiler.
Duvarlardan ve tavandan havalanan bin yarasa uçuşuyordu tepelerinde, bin yarasa da kara bulutlar gibi masaların üstünde kanat çırpıyor, içleri oyulmuş balkabaklarında yanan mumların ışıklarını titretiyordu. İlk geceki şölende olduğu gibi, altın tabaklarda yemekler belirdi ansızın.
Harry tam bir közlenmiş patatesi mideye indiriyordu ki, hoplaya zıplaya Profesör Quirrell girdi salona; sarığı çözülmüştü, yüzünde dehşet okunuyordu. Herkes onun Profesör Dumbledore’un koltuğuna doğru ilerlediğini, masaya yaslandığını gördü. “İfrit -“ diye inledi Profesör Quirrell, “ – zindanda ifrit var – haberiniz olsun.” Sonra yere yığılıp bayıldı.
Tanıtım Bülteninden
J.K. Rowling’in Harry Potter hakkında yazdığı en çok satan çocuk romanlarından uyarlanmış olan aile macera filminde; Harry Potter (Daniel Radcliffe) 11. yaşgünü yaklaşırken, tatsız akrabaları olan ve anne babasının ölümünün ardından kendisini merdiven boşluğu altındaki dolapta uyumaya zorlayan Dursley’lerden kendisine gelebilecek hediye ya da heyecan konusunda pek beklentisi yoktur. Ancak bu yıl Harry’nin yaşgünü farklı olacaktır.
J.K ROWLİNG’İN HAYATI
Rowling 31 Temmuz 1965’te Chipping Sodburry, Birleşik Krallık’ta doğdu. Ailesiyle birlikte Bristol’e, daha sonra da Chepstow’a taşındı. Liseyi Wyedean Comprehensive’de okudu. Exeter Üniversitesi’nde, bir yıllık Fransa’da okuma da dahil olmak üzere, Fransızca ve klasik edebiyatlar okuduktan sonra Londra’ya yerleşerek araştırmacı ve çift dilli bir sekreter olarak Amnesty International’de çalışmaya başladı. İlk Eserini “tavşan” adlı kitapla 6 yaşındayken yayınlamıştır. Ama onun hayatını değiştiren eseri Harry Potter’dır.
İsmini “J. K. Rowling” olarak kullanmasının sebebi, ilk kitabın yayımcısı Blommsbury’in korkusudur. Blommsbury; genç erkeklerin, kitabın yazarının kadın olduğunu öğrendiklerinde, kitabı okumamak istemesinler diye ismini erkek ismine benzetmek için “J. K. Rowling” şeklinde kullandı. Küçükken herkes onu “Jo” diye çağırırdı sadece birisi ona çok kızgınken “Joanne” derdi.
Bu sırada, Rowling’in aklında büyücülük okulunda okuyan bir çocuğun hikâyesi vardı. Rowling, 4 saat rötarlı bir Manchester-Londra tren yolculuğu sırasında bu hikâye üzerinde yoğunlaştı ve yolculuk sonunda Harry Potter ve Felsefe Taşı kitabının temel hikâyesi ve karakterleri aklının bir köşesinde duruyordu. Rowling, öğle aralarında hikâyeyi kağıda dökmeye başladı.
Rowling daha sonra Portekiz’e taşınarak burada İngilizce öğretmenliği yapmaya başladı. 16 Ekim 1992’de Portekizli televizyon gazetecisi Jorge Arantes’le evlendi ve 27 Temmuz 1993’te ilk çocuğu Jessica Rowling Arantes’i dünyaya getirdi. Çift 1995 yılında ayrıldı.
Aralık 1994’te Rowling ve kızı, kız kardeşine daha yakın olmak için Edinburgh’a taşındı. Tek geçim kaynağı işsizlik maaşı olan Rowling, ilk kitabını burada şimdi bir Çin lokantası olan Nicolson’s Café’de tamamladı. Rowling aynı zamanda Edinburgh Üniversitesi’nde bir yıllık bir yüksek lisans diploması için okudu ve 1996 yılında buradan mezun oldu…
Rowling’in Harry Potter serisi tüm dünyada 400 milyon kopya satarak hem kitabı hem de yazarını büyük bir üne kavuşturdu. Eser, çocukların gözünden alabildiğine engin bir hayal dünyasına seslendiğinden son derece büyük bir ilgiyle okundu ve bir anda çok satan kitapların en başına yükseldi. Doğal olarak yazar Rowling’ de kitaptan edindiği 1 milyar doları aşan servetiyle bir kitap yazarak dolar milyarderliğine çıkan ilk kişi oldu ve Rowling aynı zamanda Birleşik Krallık’ın en zengin kadını ünvanını elde etti.
Rowling’in kitaplarından edindiği büyük başarısının yanında aile yaşantısı da her zaman istediği düzeyde. 26 Aralık 2001’de Rowling, Pertshire’daki evinde küçük bir törenle Neil Murray adında bir doktorla evlendi. Rowling, 23 Mart 2003’te David Gordon Rowling Murray adını verdiği ikinci çocuğunu dünyaya getirdi. Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı kitabını kocası Niel’la çocukları Jessica ve David’e ithaf etti. 23 Ocak 2005’te Rowling, Mackenzie Jean Rowling Murray adını verdiği üçüncü çocuğunu dünyaya getirerek üç çocuk sahibi olma hayalini gerçekleştirdi. Rowling, Harry Potter serisinin altıncı kitabı Harry Potter ve Melez Prens adlı kitabı kızı Mackenzie’ye ithaf etti.