Halk İnançları / Nuri Kaymaz
Hazırlayan: Nuri Kaymaz
· Ziyaret yerlerindeki ağaçları kesenler çarpılır.
· Türbeden dışarıya bir şey, bir nesne götüren kişiler çarpılır.
· Mezarlığı parmağı ile işaret etmek iyi değildir. Parmakları ile işaret eden kişilerin parmakları kurur.
· Kurban kesilirken hayvan dilini dışarı çıkarırsa kurban sahibi o yıl içerisinde ölür.
· Bir çocuk sürekli ağlarsa o evde mutlaka ölüm meydana gelir.
· Ölüye talkın verilirken can gelir, kalkmak ister, başını tahtaya çarpar. O zaman ölü “eyvah ben ölmüşüm” der.
· Ölen bir kişinin etleri ölümünden 40-52 gece sonra kemiklerinden ayrılır. Ölünün etleri kemiklerinden kolay ayrılsın diye o gece evinde dua edilir.
· Bir kişi gömüldükten sonra ruhu 7 gün evini ziyaret eder.
· Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse, ayakkabı sahibinin tez vakitte öleceği düşünülür.
· Rüyada ölü görmek diriye işarettir, misafir gelir.
· Yatarken çorapları baş tarafa koymak iyi değildir, insan çabuk ölür.
· Eve ölü girmesi iyi değildir, eve dışarıdan ölü getirilirse o evden birbiri ardı sıra üç ölü çıkar.
· Resim yapmak günahtır, resim yapan kişi ahrette ona can verecektir.
· Resim olan yerlerden melekler kaçar.
· Ölünün elbiseleri ölü yıkayıcılarına verilir.
· Mezarlıktan ağaç kesilmez. Ağaçta cin olduğuna inanılır.
· Mezarlıkta yatılmaz.
· Gece ölen kişinin üzerine sabaha kadar bıçak konulur.
· Mezara toprak atılırken elden ele kürek verilmez.
· Yoğurdun güzel olması için mezardan çırpı toplanarak kaynayan sütün altına atılır.
· Kırık ayna uğursuzluktur.
· Ölünün yıkandığı evde üç gün ışık yanar.
· Baş sağlığına gelen kişilerin ayakkabıları ters çevrilmez.
· Mezar kazıcısına para verilmezse ölünün rahatsız olacağına inanılır.
· Ezan okunurken bacak bacak üstüne atılmaz.
· Mezarlıktan taş, toprak alınmaz.
· Köpek uluması ölüme işarettir.
· Ölü gömülene kadar ev süpürülmez, çamaşır yıkanmaz, eve su getirilmez.
· Mezarlık genişletilmez, çünkü ölü sayısı artar.
· Ölünün elbiselerini giyenin ömrü uzar.
· Ölü bulunduğu odadan yıkanmaya götürülürken yatağına bir baş soğan konur.
· Kefen makasla veya bıçakla kesilmez.
· Ölü evden çıkarılmadan üzerinden kedi atlarsa ölünün hortlayacağına inanılır.
· Evde namaz kılınırken seccadenin önünden bir hayvan geçerse namaz bozulur.
· Kırda namaz kılınırken namazdan önce bir taş veya sopa dikilir.(Öne hayvan geçmemesi için)
· Mezarlıkta sigara içilmez.
· Saz çalanın babasını mezarlıkta kediler tırmalar.
· Bir kimsenin bitlenmesi yakın zamanda öleceğine işarettir.
· Ölü olan evin komşuları evlerindeki suları dökerler. Aksi halde birbiri sıra ölümler meydana gelir.
· Yatak katlanırken baş tarafından katlanmaz, ayak tarafı önce katlanır. Baş tarafından yalnız ölünün yatağı katlandığı için o yatakta yatan kimse ölür.
Hayvanlarla İlgili Halk İnançları:
· Ev yılanı o evin bekçisidir.
· Yılan öldürülüp, suya atılırsa ve yılan suda kaybolursa yağmur yağar ve durmaz, seller olur.
· Kurt uluyunca ya ayaz olur ya kar yağar.
· Bir evin önünde baykuş öterse, o evde biri ölür yada bir yıkım olur.
· Kurtlar uluyunca inekleri yemesinler diye gökten ağızlarına yiyecek düşer.
· İnek doğurunca eve ağır bir şey alınırsa yada ağır bir şey kaldırılırsa ineğin sütü kesilir.
· İnek ilk yavrusunu doğurduğu zaman onun “ağız”ı (ilk sütü) evden çıkarılmaz, aksi halde ineğin sütü kesilir. Sütün içerisine kömür atılıp öyle verilir.
· İneğin sütünü yere sağmak iyi değildir, hayvan hastalanır.
· İlk yaylaya çıkışta sığırların ortasından bir yabancı geçerse sığırlar hamile kalmaz, doğum yapmazlar.
· Bir kimsenin önünden kara kedi geçmesi uğursuzdur.
· Baykuş ötmesi uğursuzluktur, yanan bir odun alınarak baykuşa atılmalıdır.
· Bir kişinin önüne tavşan çıkması uğursuzluktur, mümkünse gidilen yoldan geri dönülür.
· Çakal uluyunca yere tükürmek gerekir, yoksa insanın başına bir yıkım gelir.
· Çakal ulumaya başlayınca hava açacak, günlük güneşlik olacak demektir.(Bir başka inanca göre yağmur yağarmış)
· Bir kişi gerdeğe girmeden önce yanlışlıkla kediye basarsa başarısız olur.
· Bir evin önünde karga öterse o eve haber gelir.
· Rüyada akrep görmek iyidir.
· Kedi ile aynı yerde yatmak doğru değildir. Kedi insanın ruhunu çalar, ömrünü kısaltır.
· Karga öttüğünde kar yağacağına inanılır.
· Köpeğin vakitsiz, gece havlaması, horozun vakitsiz ötmesi, öküzün gece böğürmesi kötü şeylere işarettir.(Düşman saldırısı, deprem, doğal afet vs.)
· Köpek havaya doğru bakarak havlarsa kan dökülecek demektir.
· Güvercin, kumru, kırlangıç, leylek öldürmek günahtır.
· Kuzular satılıncaya kadar yabancılara gösterilmez.
· Avlanan hayvan başkasına verilmez, verilecekse karşılığında demir para alınır.
· Yılan görmek uğurludur.
· Keklik görülmesi uğursuzluktur.
· Ezan okunurken köpek uluması uğursuzluktur.
· Horoz öttüğünde yağmur yağar.
· Baykuşun bir eve konması o ev için uğursuzluktur.
· Tavuğun horoz gibi ötmesi uğursuzluktur, öten tavuk kesilir.
· Kediyi Hz. Ali sıvazladığı için hiçbir zaman sırtüstü düşmez.
· Kesilen kurbanın kemikleri kırılmaz.
· Kurbanın kanı ve kemikleri gömülür.
Ocak ve Ateşle İlgili Halk İnançları:
· Ateşe tükürmek, ateşe sövmek, ateşe tırnak atmak, su dökmek uğursuzluk getirir.
· Sabah evinden başkasına ateş verenin ocağı söner.
· Ateş yanan yere cinler giremez.
· Ateş sönünce cinler, periler ocak başına toplanır.
· Ocağın üstünü boş bırakmak uğursuzluk getirir.
· Sacayağının birdenbire devrilmesi evin başına bir yıkım geleceğini gösterir.
· Sacayağı boş bırakılırsa şeytanlar yemek pişiriyor denir.
· Sacayağı boş bırakılırsa o evde ölü suyu kaynar.
· Tencerede su boşu boşuna kaynarsa düşmanlar çoğalır.
· Akşam ateşle oynayan çocuk gece altına işer.
· Akşam evden dışarı ateş verilmez.
· Lamba yakılmayan evin ocağı her vakit kararır. Aynı zamanda ev sahibinin öldükten sonra mezarı da karanlık olur.
· Hastalanan hayvanları ateşten geçirmek iyidir.
· Ateşi söndürmek için su dökülmez, ateş toprakla örtülür.
· Ateş çok önceden sönmüş olsa dahi külün yanında yatılmaz. Külde cin ve şeytanın oynak yaptığına inanılır.
· Külün üstüne su dökülmez, işenmez.
· Gece kül dökülmez, evin bereketi kaçar.
· Hayvan ve insan pisliğinin üstüne kül dökülmez.
· Yağmurun dinmesi için avluya sacayağı atılır, sacayağının ortasına da bıçak saplanır.
· Sönmüş ocağın yanında yatmak günahtır.
· Gece külün yanından geçilmez, üstünden atlanmaz, şeytan gelir.
· Ateşin çıkardığı ses, ateşi yakan kişi hakkında dedikodu yapıldığına işarettir.
Tarım ve Bitkilerle İlgili Halk İnançları:
· Karaağaçtan düşen yaşamaz.
· Karaağaçtan beşik, sandık yapılmaz.
· İncir ağacının altında uyuyanları şeytan alır götürür.
· Ceviz ağacının altında yaşayanları şeytan alır götürür.
· Tarlada zina yapılırsa bereket olmaz.
· Üzümün tanesini, karpuzun sap kısmındaki kabuğunun içini yiyenler yetim kalır.
· Zeytin kutsaldır.
· Ulu ağaç altında tek başına uyumak iyi değildir.
· Ekin ekili tarlada işenmez, cinsel ilişkide bulunulmaz.
· Ekin savrulurken harmanın içerisinden geçilmez, geçilirse harmanın bereketi azalır.
· Ekin ekmeye, ekin biçmeye giden kimselerin önceden yıkanması, abdest alması uğur getirir.
· Ceviz ağacının gölgesinde yatan kişi beceriksiz, başarısız olur. Ceviz ağacı çevresinde olup biten her şeyi resim gibi işlermiş. Kesildiği zaman urlarındaki işaretlerle tüm gizlilikleri açığa çıkarırmış.
· Çocuğun bezleri yabani ağaca asılırsa çocuk yabani olur.
· Nar tanelerini yere dökmek günahtır, nar cennet meyvesidir.
· Yoğurt veya süt dışarıya verilirken üzerine üzerlik, kömür, yeşil yaprak konulmazsa ineğe nazar değer.
· Dut ağacı dibinde yatmak, oturmak doğru değildir, cin çarpar.
· Hamur yoğururken dışarı hamur sıçrarsa misafir gelir.
· Su kabağının çok olduğu evde ölüm olayı da çok olur.
· Buğday çok olan evde ölüm az olur.
· Tarla sınırında uyunduğunda insanı ağırlık basar, çarpılır.
· Zeytin ağacının altında uyunduğunda insanı ağırlık basar.
· İncir ağacının altında yatan insanı ağırlık basar.
Doğum ve Kırkla İlgili Olan Halk İnançları:
· Kırklı kadın evden fazla uzaklaşmaz.
· Kırklı kadın gece evinden dışarıya çıkmaz.
· Kırklı bebeğin başının altına Kuran, muska, makas, bıçak, çörek otu konulur.
· Kırkı çıkmamış kadın cinsel ilişkide bulunmaz.
· Kırklı kadının yattığı odaya kibrit ve süpürge konulur.
· Kırklı kadın gece yalnız bırakılmaz.
· Kırklı kadın kırkının çıkacağı gün üç yakın komşuya gider, daha sonra evden uzaklaşabilir.
· Kırklı kadınlar ve bebekleri birbirleriyle karşılaştırılmaz.
· Kırlı çocuğu görmeye gelen kişi, kırk basmaması için demir veya kağıt para verir.
· Kırklı çocuğun yanına kedi ve köpek sokulmaz, aksi halde “al” basar.
· Kadın ve geyik kırlı olursa karşılaştırılmaz, aksi halde kırları karışır. Geyik yedi yılda bir yavruladığından kadının da yedi yıl çocuğu olmaz.
· Kırklı çocuk yalnız bırakılacağı zaman başucuna bıçak, soğan, sarımsak bırakılır.
· Üzerinde para yada altın bulunan bir kişi kırklı çocuğun yanına sokulmaz. Eğer çocuğun yanına gelirse para veya altın, çocuğun başucunda ir süre bekletilir.
· Kırkı çıkmamış kadın bir eve gittiğinde mersin yaprağı batırılmış suyu gittiği eve döker, daha sonra eve girer.
· Gelin alayı kırkı çıkmamış kadının evinin önünden geçerse gelinin çocuğu olmaz.
· Kırkı çıkmamış kadının bulunduğu eve değirmenden un getirilmez.
· Kuzular kırkları çıkıncaya kadar kimseye gösterilmez.
· Kırklı kadının başucunda gece ışık yakılır.
· Kırklı çocuğu olan iki kadın iğne değiştirir, yoksa kırk kalkmaz.