Dolar 34,2573
Euro 37,3769
Altın 2.919,05
BİST 8.807,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay 30 °C
Parçalı Bulutlu

Halk İnançları / Nuri Kaymaz

25.06.2018
3.412
A+
A-
Halk İnançları / Nuri Kaymaz

Hazırlayan: Nuri Kaymaz

 

· Ziyaret yerlerindeki ağaçları kesenler çarpılır.
· Türbeden dışarıya bir şey, bir nesne götüren kişiler çarpılır.
· Mezarlığı parmağı ile işaret etmek iyi değildir. Parmakları ile işaret eden kişilerin parmakları kurur.
· Kurban kesilirken hayvan dilini dışarı çıkarırsa kurban sahibi o yıl içerisinde ölür.
· Bir çocuk sürekli ağlarsa o evde mutlaka ölüm meydana gelir.
· Ölüye talkın verilirken can gelir, kalkmak ister, başını tahtaya çarpar. O zaman ölü “eyvah ben ölmüşüm” der.
· Ölen bir kişinin etleri ölümünden 40-52 gece sonra kemiklerinden ayrılır. Ölünün etleri kemiklerinden kolay ayrılsın diye o gece evinde dua edilir.
· Bir kişi gömüldükten sonra ruhu 7 gün evini ziyaret eder.
· Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse, ayakkabı sahibinin tez vakitte öleceği düşünülür.
· Rüyada ölü görmek diriye işarettir, misafir gelir.
· Yatarken çorapları baş tarafa koymak iyi değildir, insan çabuk ölür.
· Eve ölü girmesi iyi değildir, eve dışarıdan ölü getirilirse o evden birbiri ardı sıra üç ölü çıkar.
· Resim yapmak günahtır, resim yapan kişi ahrette ona can verecektir.
· Resim olan yerlerden melekler kaçar.
· Ölünün elbiseleri ölü yıkayıcılarına verilir.
· Mezarlıktan ağaç kesilmez. Ağaçta cin olduğuna inanılır.
· Mezarlıkta yatılmaz.
· Gece ölen kişinin üzerine sabaha kadar bıçak konulur.
· Mezara toprak atılırken elden ele kürek verilmez.
· Yoğurdun güzel olması için mezardan çırpı toplanarak kaynayan sütün altına atılır.
· Kırık ayna uğursuzluktur.
· Ölünün yıkandığı evde üç gün ışık yanar.
· Baş sağlığına gelen kişilerin ayakkabıları ters çevrilmez.
· Mezar kazıcısına para verilmezse ölünün rahatsız olacağına inanılır.
· Ezan okunurken bacak bacak üstüne atılmaz.
· Mezarlıktan taş, toprak alınmaz.
· Köpek uluması ölüme işarettir.
· Ölü gömülene kadar ev süpürülmez, çamaşır yıkanmaz, eve su getirilmez.
· Mezarlık genişletilmez, çünkü ölü sayısı artar.
· Ölünün elbiselerini giyenin ömrü uzar.
· Ölü bulunduğu odadan yıkanmaya götürülürken yatağına bir baş soğan konur.
· Kefen makasla veya bıçakla kesilmez.
· Ölü evden çıkarılmadan üzerinden kedi atlarsa ölünün hortlayacağına inanılır.
· Evde namaz kılınırken seccadenin önünden bir hayvan geçerse namaz bozulur.
· Kırda namaz kılınırken namazdan önce bir taş veya sopa dikilir.(Öne hayvan geçmemesi için)
· Mezarlıkta sigara içilmez.
· Saz çalanın babasını mezarlıkta kediler tırmalar.
· Bir kimsenin bitlenmesi yakın zamanda öleceğine işarettir.
· Ölü olan evin komşuları evlerindeki suları dökerler. Aksi halde birbiri sıra ölümler meydana gelir.
· Yatak katlanırken baş tarafından katlanmaz, ayak tarafı önce katlanır. Baş tarafından yalnız ölünün yatağı katlandığı için o yatakta yatan kimse ölür.
Hayvanlarla İlgili Halk İnançları:
· Ev yılanı o evin bekçisidir.
· Yılan öldürülüp, suya atılırsa ve yılan suda kaybolursa yağmur yağar ve durmaz, seller olur.
· Kurt uluyunca ya ayaz olur ya kar yağar.
· Bir evin önünde baykuş öterse, o evde biri ölür yada bir yıkım olur.
· Kurtlar uluyunca inekleri yemesinler diye gökten ağızlarına yiyecek düşer.
· İnek doğurunca eve ağır bir şey alınırsa yada ağır bir şey kaldırılırsa ineğin sütü kesilir.
· İnek ilk yavrusunu doğurduğu zaman onun “ağız”ı (ilk sütü) evden çıkarılmaz, aksi halde ineğin sütü kesilir. Sütün içerisine kömür atılıp öyle verilir.
· İneğin sütünü yere sağmak iyi değildir, hayvan hastalanır.
· İlk yaylaya çıkışta sığırların ortasından bir yabancı geçerse sığırlar hamile kalmaz, doğum yapmazlar.
· Bir kimsenin önünden kara kedi geçmesi uğursuzdur.
· Baykuş ötmesi uğursuzluktur, yanan bir odun alınarak baykuşa atılmalıdır.
· Bir kişinin önüne tavşan çıkması uğursuzluktur, mümkünse gidilen yoldan geri dönülür.
· Çakal uluyunca yere tükürmek gerekir, yoksa insanın başına bir yıkım gelir.
· Çakal ulumaya başlayınca hava açacak, günlük güneşlik olacak demektir.(Bir başka inanca göre yağmur yağarmış)
· Bir kişi gerdeğe girmeden önce yanlışlıkla kediye basarsa başarısız olur.
· Bir evin önünde karga öterse o eve haber gelir.
· Rüyada akrep görmek iyidir.
· Kedi ile aynı yerde yatmak doğru değildir. Kedi insanın ruhunu çalar, ömrünü kısaltır.
· Karga öttüğünde kar yağacağına inanılır.
· Köpeğin vakitsiz, gece havlaması, horozun vakitsiz ötmesi, öküzün gece böğürmesi kötü şeylere işarettir.(Düşman saldırısı, deprem, doğal afet vs.)
· Köpek havaya doğru bakarak havlarsa kan dökülecek demektir.
· Güvercin, kumru, kırlangıç, leylek öldürmek günahtır.
· Kuzular satılıncaya kadar yabancılara gösterilmez.
· Avlanan hayvan başkasına verilmez, verilecekse karşılığında demir para alınır.
· Yılan görmek uğurludur.
· Keklik görülmesi uğursuzluktur.
· Ezan okunurken köpek uluması uğursuzluktur.
· Horoz öttüğünde yağmur yağar.
· Baykuşun bir eve konması o ev için uğursuzluktur.
· Tavuğun horoz gibi ötmesi uğursuzluktur, öten tavuk kesilir.
· Kediyi Hz. Ali sıvazladığı için hiçbir zaman sırtüstü düşmez.
· Kesilen kurbanın kemikleri kırılmaz.
· Kurbanın kanı ve kemikleri gömülür.
Ocak ve Ateşle İlgili Halk İnançları:
· Ateşe tükürmek, ateşe sövmek, ateşe tırnak atmak, su dökmek uğursuzluk getirir.
· Sabah evinden başkasına ateş verenin ocağı söner.
· Ateş yanan yere cinler giremez.
· Ateş sönünce cinler, periler ocak başına toplanır.
· Ocağın üstünü boş bırakmak uğursuzluk getirir.
· Sacayağının birdenbire devrilmesi evin başına bir yıkım geleceğini gösterir.
· Sacayağı boş bırakılırsa şeytanlar yemek pişiriyor denir.
· Sacayağı boş bırakılırsa o evde ölü suyu kaynar.
· Tencerede su boşu boşuna kaynarsa düşmanlar çoğalır.
· Akşam ateşle oynayan çocuk gece altına işer.
· Akşam evden dışarı ateş verilmez.
· Lamba yakılmayan evin ocağı her vakit kararır. Aynı zamanda ev sahibinin öldükten sonra mezarı da karanlık olur.
· Hastalanan hayvanları ateşten geçirmek iyidir.
· Ateşi söndürmek için su dökülmez, ateş toprakla örtülür.
· Ateş çok önceden sönmüş olsa dahi külün yanında yatılmaz. Külde cin ve şeytanın oynak yaptığına inanılır.
· Külün üstüne su dökülmez, işenmez.
· Gece kül dökülmez, evin bereketi kaçar.
· Hayvan ve insan pisliğinin üstüne kül dökülmez.
· Yağmurun dinmesi için avluya sacayağı atılır, sacayağının ortasına da bıçak saplanır.
· Sönmüş ocağın yanında yatmak günahtır.
· Gece külün yanından geçilmez, üstünden atlanmaz, şeytan gelir.
· Ateşin çıkardığı ses, ateşi yakan kişi hakkında dedikodu yapıldığına işarettir.
Tarım ve Bitkilerle İlgili Halk İnançları:
· Karaağaçtan düşen yaşamaz.
· Karaağaçtan beşik, sandık yapılmaz.
· İncir ağacının altında uyuyanları şeytan alır götürür.
· Ceviz ağacının altında yaşayanları şeytan alır götürür.
· Tarlada zina yapılırsa bereket olmaz.
· Üzümün tanesini, karpuzun sap kısmındaki kabuğunun içini yiyenler yetim kalır.
· Zeytin kutsaldır.
· Ulu ağaç altında tek başına uyumak iyi değildir.
· Ekin ekili tarlada işenmez, cinsel ilişkide bulunulmaz.
· Ekin savrulurken harmanın içerisinden geçilmez, geçilirse harmanın bereketi azalır.
· Ekin ekmeye, ekin biçmeye giden kimselerin önceden yıkanması, abdest alması uğur getirir.
· Ceviz ağacının gölgesinde yatan kişi beceriksiz, başarısız olur. Ceviz ağacı çevresinde olup biten her şeyi resim gibi işlermiş. Kesildiği zaman urlarındaki işaretlerle tüm gizlilikleri açığa çıkarırmış.
· Çocuğun bezleri yabani ağaca asılırsa çocuk yabani olur.
· Nar tanelerini yere dökmek günahtır, nar cennet meyvesidir.
· Yoğurt veya süt dışarıya verilirken üzerine üzerlik, kömür, yeşil yaprak konulmazsa ineğe nazar değer.
· Dut ağacı dibinde yatmak, oturmak doğru değildir, cin çarpar.
· Hamur yoğururken dışarı hamur sıçrarsa misafir gelir.
· Su kabağının çok olduğu evde ölüm olayı da çok olur.
· Buğday çok olan evde ölüm az olur.
· Tarla sınırında uyunduğunda insanı ağırlık basar, çarpılır.
· Zeytin ağacının altında uyunduğunda insanı ağırlık basar.
· İncir ağacının altında yatan insanı ağırlık basar.
Doğum ve Kırkla İlgili Olan Halk İnançları:
· Kırklı kadın evden fazla uzaklaşmaz.
· Kırklı kadın gece evinden dışarıya çıkmaz.
· Kırklı bebeğin başının altına Kuran, muska, makas, bıçak, çörek otu konulur.
· Kırkı çıkmamış kadın cinsel ilişkide bulunmaz.
· Kırklı kadının yattığı odaya kibrit ve süpürge konulur.
· Kırklı kadın gece yalnız bırakılmaz.
· Kırklı kadın kırkının çıkacağı gün üç yakın komşuya gider, daha sonra evden uzaklaşabilir.
· Kırklı kadınlar ve bebekleri birbirleriyle karşılaştırılmaz.
· Kırlı çocuğu görmeye gelen kişi, kırk basmaması için demir veya kağıt para verir.
· Kırklı çocuğun yanına kedi ve köpek sokulmaz, aksi halde “al” basar.
· Kadın ve geyik kırlı olursa karşılaştırılmaz, aksi halde kırları karışır. Geyik yedi yılda bir yavruladığından kadının da yedi yıl çocuğu olmaz.
· Kırklı çocuk yalnız bırakılacağı zaman başucuna bıçak, soğan, sarımsak bırakılır.
· Üzerinde para yada altın bulunan bir kişi kırklı çocuğun yanına sokulmaz. Eğer çocuğun yanına gelirse para veya altın, çocuğun başucunda ir süre bekletilir.
· Kırkı çıkmamış kadın bir eve gittiğinde mersin yaprağı batırılmış suyu gittiği eve döker, daha sonra eve girer.
· Gelin alayı kırkı çıkmamış kadının evinin önünden geçerse gelinin çocuğu olmaz.
· Kırkı çıkmamış kadının bulunduğu eve değirmenden un getirilmez.
· Kuzular kırkları çıkıncaya kadar kimseye gösterilmez.
· Kırklı kadının başucunda gece ışık yakılır.
· Kırklı çocuğu olan iki kadın iğne değiştirir, yoksa kırk kalkmaz.

 

Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.   http://yaziatolyesi.com/   Editör: Hatice Elveren Peköz   Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com   GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.