Gülüyordu kadın | Yılmaz Pirinççi
Evet,
Gülüyordu.
Katıla katıla…
Ağız dolusu.
Öyle insanın yüzüne baka baka,
Küfreder gibi gülüyordu.
Hem de günün her saatinde.
Dudaklarında hep o melun, o şeytansı…
O hiç birinize eyvallahım yok,
Ulen…
Cehennemin dibine kadar yolunuz var der gibi gülüyordu.
Neşeli şarkılar çalıyordu durmadan.
Evin içinde gezinirken,
Hani tamam çizgiler vardı elbet yüzünde.
Gülerken kısılan gözlerinden kurşuna dizilmiş yıllar dökülüyordu.
Ve hala dans ediyordu inadına.
Gecenin uykusuna
Mutlak bir garezi vardı onun da.
Olur, olmaz saatlerde,
Üstelik yağmur yağarken yürümek istiyordu çıplak ayaklarıyla.
Üç tane kadına yeterdi saçları.
Öyle akasya ağacı gibi salkım saçak…
Ama yüzündeki o gülümseme yok mu?
O işte, ahhh dedirten.
Gülüyordu.
Kasıklarına düşen hain sızılar,
Gözyaşının tuzunda sararmış yastığındaki lekelere inat o hep gülüyordu.
Uzun yıllar öncesinde gömmüşlerdi yüreğini,
Bütün düşleriyle birlikte,
Onun bile haberi olmadan.
İşte o gün bu gündür hep gülüyordu.
Şarkılar ağlasa bile
Bir eli hep yüreğinin üstünde….
Saklamak ister gibi yaralarını,
O hep gülüyordu…
Yılmaz Pirinççi