Ey nevruz çiçeklerince çoğalan ülke
Filizkıran fırtınalarıyla dağılan ülke
Bir yalanı karanlıkta mum gibi
Karanlıkta yırtılsın diye yakan ülke
Reisler ve şahlar komutasında
Işık adına kendi güneşini karartan ülke
Dinler parçalamış seni ey yasaklar ülkesi
Mezhepler yağmalamış
Haklar denizine akan nehirler içinden
Senin adına köpürüp çağlayan bir nehir
Gözyaşıyla tohumlar yeşerterek ağlamış
O nehir ki adını dağlara vermiş senin
Sularındaki yarayı türkülerinle dağlamış
Aslan yatağında sırtlan yatar mı?
Satılmış topraklar tohum tutar mı?
Ey İdris-i Bitlisi ihanet bilgini
Bilgin olan vatanını satar mı?
Ey ateşin ve güneşin ışıksız çocukları
Nedir o görkemli geçmişten geriye kalanlar
Bir din adına kurban kurban kırımlar
Bir de yarım kalmış umutsuz isyanlar
Yurdunuz vardır yurtlar içinde Ki siz yurtsuz
Diliniz vardır en güzel diller içinde Ki siz dilsiz
Milyonlarcasınız milyarlar içinde Ki siz kimsesiz”…