Ellerimiz Doğurur Mutluluk Güneşini | Erhan Tığlı
Tıp uzmanlarına göre, ellerimiz
beynimizin uzantısıdır. Estetik cerrahide ise el, yüz güzelliğinin
tamamlayıcısı sayılır. Ellerimiz taşır
bugünümüzü yarınlara, onlar kolaylaştırır yaşamayı, onlarla savaşırız dağ gibi
zorluklarla, onlarla yeneriz güçlükleri, sorunları.
Antik filozoflar insanın elleri olduğu için mi aklı vardır, yoksa akıllı olduğu
için mi elleri vardır diye düşünmüşler ve sonunda, “insan elleri olduğu için
akıllıdır, el ilk alettir” demişlerdir. Engels, uygarlığın insan emeği üzerinde
yükseldiğini, emeğin de el sayesinde ortaya çıkabildiğini belirtmiştir. Düşünce
el sayesinde esere dönüşebilir.
Ahmet Hamdi Tanpınar, “Bizi biz yapan ellerimizdir” diyor. Booker T.
Washington, “Toplumsal ağırlıklı konularda parmaklar gibi ayrı ayrı olabiliriz;
ama ortaklaşa yaşayabilmemiz için el gibi bütün olmak zorundayız” diyerek
dayanışmanın gereğini vurguluyor. “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” diyor
atalarımız bu konuda. Sevmek, sevdiğiyle el ele vermek, el ele tutuşmak değil
midir?
Maxilian Schell’e göre, “Mağara duvarlarına ellerinin izini bırakan ilk
insanlar, insan kardeşlerine bir düş, bir düş ülke önermiş, onu kendini aşmaya,
yücelmeye çağırmışlardır.”
Aristoteles, elleri aletlerin aleti, İmmanuel Kant, insanın dış beyni olarak
tanımlar. Kimi yiyecekler el değmeden hazırlanmıştır diye övülür. Oysa onu
hazırlayan makineyi, aleti el yapmış, el çalıştırarak hizmetimize sunmuştur.
Alet işler, el övünür…
Romain Gray, “Düşünceler eninde sonunda ellerle biçimlendirilir. Düşünceler
onlara vücut veren ellerin yumuşaklığının ya da kabalığının biçimini alır”
diyor, düşünceyle el arasında bir bağıntı kuruyor. İkisinin birbirine ihtiyacı
vardır: Düşündüklerimiz ellerimizle yapmazsak düşüncelerimiz soyutluktan
kurtulamazlar, düşünmeden çalışan el ise kendini boşuna yorar. “Hiç kimse
başarı merdivenlerini elleri cebinde çıkmamıştır” diyor J. K. Moorthfat.
Ellerimiz cebe sokulmak için değil iş yapmak, kendimizi kanıtlamak, savunmak
içindir. Ellerimizi iyi kullanmasını bilelim, yoksa başka eller bizi
kullanırlar, çıkarcılara maşa oluruz. Ellerimizi karşımızdakini rahatsız etmek
için kullanmayalım aynı zamanda.
Montaigne, “Sizi eleştirenlere pençelerinizi değil, ellerinizi uzatın” diyor.
Yapılan eleştirilere kızmayalım. Eleştirmen bize yardım etmek için ellerini
uzatan kişidir.
“Her ne yap, becaip izzet-i nefsinle geçin
Kimseden bekleme yardım, iki el bir baş için.”
Böyle diyor Neyzen Tevfik. Oysa kimi kişiler, kendilerine değil de başkalarına
güvenirler, birinin gelip kendilerini kurtarması umuduyla ömürlerini beklemekle
geçirirler. Bir özdeyişe göre, elleriyle çalışan adam amele; elleriyle birlikte
zihnini çalıştıran adam usta; ama elleri, zihni ve kalbiyle çalışan adam
sanatçıdır.
Böyle özlü sözler hep elimizin altında olmalı, bize kılavuzluk etmelidir.
Ayrıca elimize geçen kitapları okumalı, onlardan yararlanmasını bilmeliyiz.
Mutluluğumuzun güneşini doğurtmak kendi ellerimizdedir, başka ellerde değil!
İşte o zaman yediveren gülü olur ellerimiz. Başkalarının sahte güneşlerine
kanmaz ve ellerimizi gelecek güzel günlere uzatırız, doğruya, iyiye, güzele
doğru yol alırız. Atatürk’ün eliyle gösterdiği uygarlık olur hedefimiz,
amacımız.
*** Erhan Tığlı***