Edebiyat ve Sanat Dünyasından Kısa Duyurular
KERİM ÖZBEKLER/GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR
4.EDREMİT KİTAP FUARI 10-17 AĞUSTOS TARİHLERİ ARASINDA YAPILACAK…
“Ölmez Ağacın Gölgesinde Kitap” ve “Sabahattin Ali 114 Yaşında” sloganıyla yapılacak fuara 200’e yakın yazar-şair-gazeteci-belediye başkanı ve milletvekiliyle 60’a yakın yayınevi katılacak.
Fuarda yazarlarla yapılacak söyleşiler-imza günlerinin yanı sıra dinletilere de yer verilecek, Sabahattin Ali Anı Evi’ne-Atatürk Evi’ne ve Kazdağları Müzesi’ne turlar düzenlenecek. Türk edebiyatının usta ismi, Orhan Kemal için bir sergi açılacak.
10 – 17 Ağustos tarihleri arasında Edremit Altınkum Belediye Tesisleri’nde gerçekleşecek fuar, her gün 18:00 ile 24:00 saatleri arasında açık olacak.
*****
11 Ağustos 2021 Çarsamba günü, saat 21.00’de İstanbul’da Adalar Kültür Derneği bahçesinde Alberto Modiano tarafından “Dünya ve Türk Sineması’nda fotoğraf ve fotoğrafçı olgusu” başlıklı bir söyleşi yapılacaktır. Katılımlarınızı bekleriz.
*****
Kerim Bey dostum selam,
Korona sürecinde ara vermek zorunda kaldığımız uluslararası etkinliklerimize, tekrar başlamanın heyecanı içindeyiz. “16.Uluslararası KIBATEK Yaz Edebiyat Buluşması” etkinliğimiz 10 ülkeden şair- yazar-akademisyen-çevirmen ve yayıncının katılımıyla Seferihisar ve Ürkmez’de gerçekleşecektir. Etkinlik programı ve afişi ektedir,
şölenimiz edebiyat sever tüm dostlarımıza da açıktır. İletişim ağınızla şölenimizi duyurabilirseniz, memnun oluruz. Teşekkürler, selamlar. Saygılar, iyi çalışmalar. (10 Ağustos 2021 Salı-19.45)
Feyyaz SAĞLAM
KIBATEK Onursal Başkanı
Şölen iletişim Telefonu.0-542-3217563
16.ULUSLARARASI KIBATEK YAZ EDEBİYAT BULUŞMASI 13-15 AĞUSTOS 2021 TARİHLERİNDE İZMİR’İN SEFERİHİSAR İLÇESİ’NDE YAPILACAK…
13 Ağustos 2021 Cuma; 10.00 : Katılımcı konukların Seferihisar Belediyesi’nde buluşmaları. 11.00 : Ürkmez İpekkum Royal Nas Resort Hotel’e geçiş. 12.00 : Öğle Yemeği. 13.00 : Seferihisar Gezisi 16.00 : Sığacık Kaleiçi Ziyareti,Kaleiçi’ndeki Sanat Kuruluşlarını Ziyaret. (Sanat Kafe/Foto Sanat , Konak Layandula Butik Otel Medrese Kafe’de Zamina Babayeva Piyano Resitali) 16.00 : Otele dönüş. 18.30 : Akşam Yemeği ( Seferihisar Belediye Başkanlığı Yemeği ) 19.30 : Gala gecesi,Şiir Müzik Dinletisi) Sunum: Murat Ateş Müzik:Zamina Babayeva (Kanun) Azerbaycan,
Bülent Hamil (Gitar) Fakı Edeer (Kıbatek şairleri-Dr.İsmail Sucu-Yrd.Doç.Dr.Mehmet Yardımcı- Günel Adıgüzelova-Cenita Ahmiç-Mahide Matniyazova-Dr.Zeynep Yenen-Rasim Garaca-Mehmet İsmail Türker-Hikmet Elitaş-Raif Kırkul-Abdulmukaddes Kutlu) 14 Ağustos 2021 Cumartesi; 08.00-09.00 : Otelde Kahvaltı 10.00-12.00 : Etkinlik Bilimsel Oturumu (Ürkmez Gençlik Merkezi), ULUSLARARASI DÜNYADA TÜRKÇE VE TÜRK EDEBİYATLARI FORUMU I.OTURUM : Yöneten : Feyyaz SAĞLAM (Dokuz Eylül Üniversitesi Öğr.Gör. / KIBATEK Onursal Başkanı) Açılış Konuşması : Dr.Mevlüt KAPLAN (KIBATEK Dernek Başkanı) Bildirilerin sunulması: 1) Mehmet İsmail TÜRKER (Yazar / Kırcaali – BULGARİSTAN) “ Bulgaristan Türkleri Edebiyatı’nda Hatırat ” -Dr.Zeynep Yenen (Girne Üniversitesi-Öğretim Üyesi-Şair-Yazar-Gazeteci) Lefkoşa-KKTC Kıbrıslı Şair Mehmet Kansu’nun Şiirlerinde Zaman ve Coğrafya Etkileri -Batoul Gharakhani (Öğretim Görevlisi,Çevirmen) İsfahan-İran Tanzimat Dönemi Türk Aydınlarının Fars Edebiyatı’na Etkileri”, -Cenita Ahmiç (Araştırmacı-Yazar-Türkolog) Sarayova-Bosna Hersek “Boşnak Edebiyatı:Mehmet Beg Kaşetanoviç Ljubusak Örneği”, -Zamina Babayeva (Akademisyen,Müzisyen) Bakü– Azerbaycan, Büyük Azerbaycan Şairi Genceli Nizamî Yılı Üzerine”
10 Dakika Ara; II.Oturum:Yöneten:Doç.Dr.Atıf Akgün (Ege Üniversitesi,Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi) -Hikmet Elitaş (Şair-Yazar-Yeni Vezin Dergisi Sahibi) Karaman Vilayeti, “Yunus Emre ve Karaman”, -Abdulmukaddes Kutlu (Dicle Üniversitesi,Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Görevlisi) “ Şayloobek Düyşeyev’in Şiir Dünyası”, -Günel Adıgüzelova (Araştırmacı-Yazar) Bakü-Azerbaycan “Eski Müzik Çalgılarının Azerbaycan Edebiyatı’na Yansımaları”, -Raif KIRKUL (Şair-Yazar-Gazeteci-Editör) Prizren–Kosova “Kosova Türk Edebiyatı,Son Gelişmeler”, -Gül Altuna (Yazar-Sanat Tarihçisi) “Teoslu Lirik Şair Anekron ve Şiirde Anekreontizim”, -Dr.Caner Övsan Çakaş (Şair-Yazar) “İyonya Düşüncesinin Aydınlanmaya ve Romantik Edebiyata Etkisi”, Sorular ve Cevaplar Değerlendirme Konuşması:Yrd.Doç.Dr.Mehmet Yardımcı 13.00 Öğle Yemeği 13.30-17.00: Kültür Gezisi (Ulamış,Hereke,Turgut,İhsaniye,Teos,Karagöl,Seyyid Mustafa Efendi Türbesi), 19.00 : Akşam Yemeği, 20.00 : Seferihisar Sığacık Kaleiçi’nde Uluslararası Şiir-Müzik Şölen Gecesi, Sunum:Murat Ateş Seferihisar şairleri-Kıbatek şairleri-Cafer Öz-Dr.Mevlüt Kaplan- Dr.İsmail Sucu-Yrd.Doç.Dr.Mehmet Yardımcı-Günel Adıgüzelova-Cenita Ahmiç-Mahide Matniyazova-Dr.Zeynep Yenen-Rasim Garaca-Mehmet İsmail Türker-Abdulmukaddes Kutlu-Raif Kırkul-Fakı Edeer. Müzik:Zamina Babayeva (Kanun) Azerbaycan Katılımcılara Onur Belegelerinin Takdimi ve Toplu Fotograf Çekimi.
15 Ağustos 2021 Pazar; 09.00-10.30 Kahvaltı, 10.30 Katılımcıların otelden ayrılmaları.
*****
13 Ağustos 2021 Cuma günü, saat.21.30’da;Çınar Meydanı Büyükada-İstanbul adresinde, Adalar Kültür Derneği Türk Müziği Korosu’nun şef Mithat Özyılmazel yönetiminde konseri vardır. İlgilenenlere, önemle duyurulur.
*****
14 Ağustos 2021 Cumartesi günü, saat.21.30’da;Çınar Meydanı Büyükada-İstanbul adresinde Şef Garip Meriç Mansuroğlu yönetimindeki Lozan Mübadilleri Vakfı Korosu’nun konseri vardır. Tüm müzikseverler davetlidir, ilgilenenlere önemle duyurulur. (Adalar Kültür Derneği)
*****
15 Ağustos 2021 Pazar akşamı, saat 21.30’da Adalar Kültür Derneği-Çınar Meydanı Büyükada-İstanbul adresinde Murat Koban Projekt- Anadolu Rock konseri yapılacaktır. İlgilenenlere, önemle duyurulur.
*****
Gazeteci-Yazar-Şair Hasan Azkıran, ”Gemlik Haber Gazetesi”nde ”Dosta Doğru” başlığı adı altında ”Şiir Köşesi” yönetmektedir. Bu köşede yer almak için kısa özgeçmişiniz ile birlikte 1 şiirinizi 0-536-3163762 telefona iletmeniz yeterlidir. Kendisine, facebook üzerinden de ulaşabilirsiniz.
*****
BURSA’NIN HANLARI HİKAYE YARIŞMASI BİRİNCİSİNE 6.000, İKİNCİSİNE 5.000. ÜÇÜNCÜSÜNE 4.000, 2 YAZARA DA 1.000’LIK TEŞVİK ÖDÜLÜ VERİLECEK. (SON BAŞVURU TARİHİ.28 EKİM 2021 PERŞEMBE)
Bursa Büyükşehir Belediyesi, 2021 Hanlar Bölgesi ve İpek Yılı sebebiyle Bursa’nın Hanlarını konu edinecek bir hikaye yarışması düzenledi.
ŞARTLAR;
– Gönderilen hikâyelerin, Bursa’daki Hanlar Bölgesi’nde geçmesi veya Hanlar Bölgesi’ni konu edinmesi gerekmektedir.
– Her katılımcı, 1 (Bir) hikâye ile yarışmaya katılabilir.
– Hikâyelerde, sayfa sınırlaması yoktur.
– Gönderilen hikâyeler, daha önceden herhangi bir yerde yayınlanmamış ve herhangi bir yarışmaya katılmamış olmalıdır.
– Yarışmaya gönderilen hikâyelerden uygun görülenler, hazırlanacak kitap içinde yayınlanacaktır.
– Kitaba girecek hikâyeler için ayrıca telif ödenmeyecektir, kitabın sonraki baskıları için de telif ödenmeyecektir.
– Hikâyelerin bütün kullanım hakları, Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait olacaktır ancak kitabın ilk baskısı bittikten sonra yazarlar hikâyelerini başka yerlerde de yayınlayabilecektir.
– Hikâyelerde isim ve soy isim yerine, müstear isim yer alması gerekmektedir.
– Gönderilen hikâyelerle birlikte, hikâye sahibinin özgeçmişinin ve irtibat bilgilerinin de yer alması gerekmektedir.
– Hikâyeler, 6 nüsha olarak belirtilen adrese posta-kargo yoluyla gönderilmeli veya şahsen teslim edilmelidir.
– Hikâyelerin, imlâ ve noktalamaları da dikkate alınacaktır.
– Son başvuru tarihinden sonra gönderilen hikâyeler, dikkate alınmayacaktır.
– Yarışmanın dili Türkçedir, yarışmaya katılım için yaş ve uyruk sınırlaması yoktur.
– Yarışmaya, Bursa Büyükşehir Belediyesi ile Belediyeye bağlı kuruluş çalışanları. Seçici Kurul Üyeleri ve bunların, birinci derece yakınları katılamazlar.
– Yarışmaya, Bursa Büyükşehir Belediyesi ile Belediyeye bağlı kuruluşlar bünyesinde yapılan yarışmalarda dereceye girenler katılamazlar.
– Dereceye giren hikâyeler ve ödül töreni ile ilgili, daha sonra açıklama yapılacaktır.
– Yarışmaya katılan adaylar, bu şartları peşinen kabul etmiş sayılır ve sonradan bir hak iddia edemez.
SEÇİCİ KURUL ÜYELERİ;
Prof.Dr.Nesrin Karaca-Prof.Dr.Ersin Gülsoy-Hasan Erdem-Aykut Ertuğrul-Mukadder Gemici-Merve Sevde Selvi.
ÖDÜLLER;
Birinciye 6.000 Tl,
İkinciye 5.000 Tl,
Üçüncüye 4.000 T,
2 Kişiye Teşvik Ödülü 1.000 Tl.
ESER TESLİMİ;
Semih Kum
Tayyare Kültür Merkezi
Kültür Sanat Koordinatörü
Atatürk Caddesi, Uçak Sokak, No.1, Osmangazi-Bursa
*****
İLGİNÇ BULDUĞUM VE OKUDUĞUM YAZILAR…
—
YAHUDİ TEFECİLER’DEN BORÇ ALAN OSMANLI PADİŞAHLARI
Yıl: 1828–1829
Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturuyor.
Osmanlı-Rus savaşı sürüyor.
Osmanlı ordusunun Tuna garnizonlarında ekmek yok! Çünkü ekmeği yapacak un yok, buğday yok!
Osmanlı, ünlü Yahudi banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild, gerekli buğdayı satın alıp Osmanlı’ya verir.
Osmanlı devleti, aldığı buğdayın ancak yarı parasını ödeyebilir.
Yıl: 1834
Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturmaktadır.
Yunanlar Osmanlı’ya başkaldırmış, savaşmış ve bağımsızlıklarını kazanmışlardır.
Ayrıca, Osmanlı devletinin Yunanlara tazminat ödemesi karalaştırılmıştır.
Osmanlı’nın tazminat ödeyecek parası yoktur, hazine boştur.
Osmanlı yine banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild’in bir temsilcisi İstanbul’a gelir, sözü edilen parayı öder, Osmanlı’ya borç yazılır.
Yıl: 1853–1856
Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır.
Kırım Savaşı sürmektedir.
Osmanlı ordusunun silaha ve mühimmata ihtiyacı vardır, ama bunları alacak parası yoktur.
Osmanlı, yine banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild aracı olur, Osmanlı’ya 10 milyon 514 bin 976 kuruş borç verip 40 bin tüfek, 2 bin şişhane, 10 milyon fişek ve 50 milyon kapsül alınır.
Yıl: 1855
Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır.
Zaten kasasında parası olmayan Osmanlı’nın, Kırım Savaşı sırasında masrafları çok artmıştır.
Çok acele ve çok büyük paraya ihtiyacı vardır.
Osmanlı yine banker Rothschild’a başvurur.
Osmanlı, istediği borç karşılığı Mısır vergisi, İzmir ve Şam gümrüklerinin gelirlerini teminat olarak gösterir, yani ipotek ettirir.
Rothschild bu teminatlarla yetinmez. Çünkü Osmanlı devleti, aldığı buğdaydan kaynaklanan borcun yarısını hâlâ ödememiştir.
İşte bu nedenle Rothschild; İngiltere ve Fransa’nın kefil olması koşuluyla Osmanlı’ya borç vermeyi kabul eder.
Osmanlı devletine 5 milyon Sterlin borç verir.
Yıl: 1891
Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.
Hazinede para yoktur.
Bir kez daha banker Rothschild’e başvurulur.
Rothschild; yüzde 4 faizle, ödeme süresi 60 yıl olan, 6 milyon 316 bin 920 Sterlin borç verir.
Yıl: 1894
Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.
Hazine tam takırdır.
Borç için yine banker Rothschild’e başvurulur.
Rothschild, yüzde 3,5 faizle 8 milyon 212 bin 340 Sterlin borç verir.
Borcun geri ödeme süresi 61 yıldır.
Osmanlı bu borcu yıllık 330 bin Sterlin taksitlerle ödemek üzere borç senetleri imzalar.
Tarih: 1 Kasım 1922
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Osmanlı saltanatına son verdi,
Tarih: 17 Kasım 1922
Son Osmanlı Padişahı Vahdettin, bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’dan kaçtı.
Tarih: 24 Temmuz 1923
Lozan Antlaşması imzalandı.
Genç Türk devleti, Osmanlı devletinin borçlarını yüklendi.
Bu borçlar arasında banker Rothschild’den alınmış borçlar da vardı.
Lozan Antlaşması’nın ilgili hükümleri gereğince, banker Rothschild’den alınmış olan borçlar Rothschild Ailesi’ne ödendi.
Değerli Dostlar,
Kamu maliyesi uzmanı Dr. Mahfi Eğilmez, Osmanlı’nın borçlarını hesapladı. 2013 yılının kurlarına göre, Osmanlı devletinin toplam borcu 500 MİLYAR DOLAR tutuyordu.
Bu borcu, büyük devrimci Atatürk’ün önderliğinde “Yeniden Doğan” Türk milleti ödedi.
Değerli Dostlar,
Bu yazının kısa özeti şudur:
Yıkılıp giden Osmanlı’nın 500 MİLYAR DOLAR borcunu, Osmanlı’nın aşağıladığı Türk halkı ödedi.
Bu gerçeği, Osmanlı palavralarıyla kandırılmak istenen halkımız, özellikle de gençlerimiz hiç akıllarından çıkarmamalıdırlar.
Bilin istedim. (Alıntı)
Gizli örgüt İlluminati’nin 13 üyesinden biri olduğu öne sürülen Rothschild Ailesi’nin Osmanlı Padişahları ile para ilişkileri gün yüzüne çıkartıldı. Tarihçi Doç. Dr.Sezai Balcı ile Prof.Dr. Mustafa Balcıoğlu ikilisi tarafından Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki belgelerin gün yüzüne çıkartılmasıyla hazırlanan “Rothschildler ve Osmanlı İmparatorluğu” başlıklı çalışmada, Yahudi kökenli Rothschild Ailesi’nin Osmanlı padişahları ile olan gizli ilişkilerine ışık tutuluyor.
Rothschild Ailesi ile Osmanlı Devleti arasındaki ilk temas, 2. Mahmut döneminde başlamış. Bu ilişki 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan itibaren kesintisiz devam ediyor. Osmanlı, Temmuz 1853’te 40 bin tüfek, 2 bin şişhane, 10 milyon fişek, 50 milyon kapsül satın alırken, bu silahlar için Rothschildler’e 10 milyon 514 bin 976 kuruşluk ödeme yapıldığı Maliye Nezareti’nin orijinal nüshalarında yer alıyor. Kitapta; Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Tuna kalelerindeki Türk ordusuna gerekli olan finansmanın Avusturyalı Stametz-Şirketi üzerinden, Rothschild Ailesi tarafından üstlenildiği, Rothschildler’in temsilcisi Nathaniel de Rothschild’in, 1834’te Yunanistan’ın Osmanlı Devleti’ne ödeyeceği tazminatı teslim etmek için İstanbul’a gelip Sultan II. Mahmut’la görüştüğü, Rothschild Ailesi’nden borç alınması için yapılan girişimlere Prens Metternich’in destek sağladığı da belgelerle ortaya konuluyor.
Faiz oranı yüzde 4
Dikkat çeken bölümlerden birini ise 2. Abdülhamid’in Rothschild Ailesi’nden iki kez borç aldığına dair belgeler oluşturuyor. 1891’de alınan 6 milyon 316 bin 920 sterlin tutarındaki borcun faizi belgelerde yüzde 4 olarak belirtiliyor. Söz konusu geri ödeme süresinin 60 yıl olarak tanzim edildiği arşivlere yansımış. 2. Abdülhamid tarafından 1894’te alınan ikinci borç tutarı ise 8 milyon 212 bin 340 sterlin. 61 yıl vadeli alınan borcun 15 Ekim 1955’e kadar geçerli olduğu, her yıl 329 bin 249 sterlin tutarındaki meblağın İngiltere Bankası’na ödeneceği belgelerde yer alıyor.
Türkiye ödedi
Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne intikal eden Rothschild borçları, Lozan Antlaşması gereğince Rothschild Ailesi’ne geri ödeniyor. Rothschild üyeleriyle görüşen Osmanlı hükümdarları 2. Mahmut, Abdülmecid ve 2. Abdülhamid aile üyelerine birçok defa nişan takdim ediyor. Ayrıca, 2. Abdülhamid zamanında Rothschildler’in, Filistin’de koloniler kurdukları, Abdülhamid’in Filistin’de yaşayan yerli ve yabancı Museviler’in toprak satın almalarına izin verdiği gün yüzüne çıkartılıyor. (OZAN YILMAZ)
*****
SELANİK NASIL KAYBEDİLDİ ?
ARNAVUT HASAN TAHSİN PAŞA SELANİK’İ İÇİNDEKİ TÜRKLERLE BİRLİKTE YUNANLILARA 500 TENEKE ALTINA SATMIŞTIR. (?)
Halbuki Selanik’te kaybedilmiş bir şey yoktur henüz, düşman şehre girebilir ama göze alınamayacak zayiatlar verdikten sonra…
Balık baştan kokar. Balkan Savaşları’nda, Çanakkale Savaşı’nın aksine Osmanlı Ordusunun özellikle kilit mevkileri Türk olmayan subaylardan oluşmaktadır. Eğer bir komutan teslimden konuşuyorsa, işin çivisi çıkar. Nitekim emir komuta zinciri kopar, erler techizatı ve cephane sandıklarını arazide bırakır dağılırlar. Hatta top arabalarının koşumlarını keserler, atlara binen kaçar.Türk ordusu böyle bir zillete tarihi boyunca düşmemiştir, durun yapmayın diyenler de saldırıya uğrar.
(Arnavut Hasan Tahsin Paşa Yunanlılarla anlaşır. Selanik’i ve Türkleri Yunanlılara satar. Yunan hükümeti vasıtasıyla paşayı İtalya’ya ailece kaçırdılar. Kaçmak için gerekli gemiyi de Yunan hükümeti tahsis etti. Bir kısım tarihçilere göre 500 teneke altın bazılarına göre çok farklı rakamlarda altına Selanik’i Yunanlılara sattılar. Kenti teslim eden Osmanlı garnizon komutanı Arnavut Hasan Tahsin Paşa, gıyabında çıkarılan bir kararla ölüme mahkum edilmişti. Ancak Arnavut Tahsin Paşa, Selanik’ten ayrılınca gittiği İsviçre’de hayatını kaybetti.)
Sırp, Yunan, Bulgar kuvvetleri için de durum parlak değildir aslında. Hava soğuk, zemin ağırdır. Çamurda yatmaktan bıkmış usanmış, insanlıktan çıkmıştırlar. Kolera veba yaygındır, bakteriler baruttan fazla can yakar. Hepsi bir yana başlarında zafere inanan bir komutan yoktur, bıkkındırlar. Öyle ya savaş savaş nereye kadar? Bulgarlar Ege’ye açılabilmek için Selanik’i çılgınca arzulamaktadırlar ki bu güç Rumlara karşı kullanılabilir pekâlâ. Ama Arnavut Tahsin Paşa şehri Yunan’a teslimde kararlıdır ve bunu bir an önce yapar. Bulgar ordusu yaklaşmadan…
Düşman şehre girerken askerimize istirahat emri verir, adeta misafir gibi karşılar.
Evet! Bir asır evvel böylesi bir 9 Kasım günü (1912) Selanik teslim edilir, üstelik dişe dokunur bir şey koparılmadan.70 modern top, 70 bin tüfek, milyonlarca mermi, 1200 hayvan ve daha kullanmaya fırsat bulamadığımız tayyareleri düşmana bırakırlar.
25 bin er ve bin subay teslim olur. 15 bin er firar eder ya da bulunamaz.
Bütün bunlara karşı lütfedilen şeyler komiktir, yok efendim subaylara kılıç taşıma hakkı bağışlanmış da filan… 470 yıllık Türk hâkimiyeti bir anda biter. Rumlar yollara dökülür, kızlar balkonlara… Çiçek atan atana.Caddelerde haçlı flamalar, mavi mavi bayraklar…
Yunan Veliahtı Konstantin’in yayınladığı bildiriye göre Osmanlılar serbest kalacak, şer’i mahkemeler işine devam edecektir güya… Rumlar verdikleri hiçbir sözü tutmaz, sakin geçen bir günün ardından yağma, cinayet ve tecavüzler başlar. Din hürriyeti lafta kalır, hoca efendileri sallandırır, camilere çan takarlar.
Taşkınlıklar Kölnische Zeitung muhabirinin bile canını sıkar. “Rumlar Haçı kana boyadılar” der, “İnsanlık bu mu acaba?”
Yunan hükümeti iaşesini taahhüt ettiği Osmanlı askerlerini aç bi ilaç bırakır. Çoğu vefat eder, fırsatını bulan kaçar. Firarlar domino taşı etkisi yapar, diğer birliklerin de moral ve disiplinini bozar. Panik sari hastalık gibi yayılır, mevziler boşalmaya başlar. Hasılı Selanik’in teslimi ile Garp Ordusu çöker, Edirne bile elden çıkar. (ALINTI)
*****
ERMENİ DÖNMELERİNİN ZAFERİ
Prof.Dr.Nurullah Aydın
E.Savcı-Hakim-Akademisyen-Yazar
Ermeni dönmeleri geçmişte, sinsice saldırıyorlardı. Şimdi ise gün üstüne çıktı.
Dün laik çağdaş görüntü altında Ermenicilik oynayanlar, soykırım iddialarının papağanlığını yapanlar vardı.
Ermeni terör örgütü Asala terör örgütü yerine PKK’yı kurdular. Kürt kimliği şemsiyesi altında kanlı saldırlar yaptılar.
O da başarılı olamadı. Açılım saçılım süreci adı altında ihanet yapılanması sürerken, bu kez üçüncü sacayağı olan İslamcı görüntülü kanı bozuklar İslamcı kimlikleriyle sahnede yerlerini aldılar.
Laik çağdaş örgütlerde veya İslamcı tarikat ve cemaatlerde yuvalanmış İslamcı dönme Ermeniler ve terör örgütünde yer alan Marksist Ermeniler nerede?
Onlar siyasetçi kimliğindeler.
Onlar gazeteci kimliğindeler.
Onlar akademisyen kimliğindeler.
Onlar sivil toplum örgütü temsilcisi kılığındalar.
Rum isyanından sonra boşalan Osmanlı hariciyesine yerleştirilen Ermenilere, Osmanlı Devleti’ne hizmetlerinden dolayı millet-i sadıka adı verildi.
Osmanlı döneminde el üstünde tutuldular.
Devletin en önemli görevlerine getirildiler.
Cumhuriyet döneminde müzikten, sanata, her alanda değer gördüler.
Ama onlar kin nefret ve öfkelerini yenemediler.
Anadolu topraklarında kardeşçe barış içinde huzur ve güven içinde yaşamayı içlerine sindiremediler
Tarihi gerçekleri tersyüz etmeyi varlık nedeni sayıyorlar.
Türkleri katil ilan eden kitaplar yayınlıyorlar, makale yazıyorlar.
Nefret söylemciliğini kimlik haline getiriyorlar
Türkler içindeki uzantıları ile Hepimiz Ermeni’yiz, grubu oluşturmayı başardılar.
Hepimiz Ermeni’yiz, diye sokaklara düşüyorlar.
Kalem oynatıcılarını el üstünde tutuyorlar.
Türkleri daraltmak, bunaltmak, ezmek için ellerindeki bütün imkanı kullanıyorlar.
İlmi gerçekleri tersyüz ediyorlar.
Bütün bulgularıçarpıtıyorlar.
Kışkırtıcılıkları, nefretleri, kinleri her an canlı tutuyorlar.
Kalemlerinden kin nefret öfke kokuları akıyor.
Tek dertleri Türklerdir, Müslümanlardır.
Her sokağa düşüşlerinde kinlerinin, nefretlerinin şiddetini daha artırıyorlar.
Milli andı kaldırdılar.
TC’nin devlet dairelerinden silinmesini istiyorlar.
Türk Milleti’ni ağızlarına almazlar.
Onlar ne kadar vatan haini varsa onlara övgü düzerler.
Geleneksel Türk ve Müslüman düşmanlığının gizli sinsi alçak savunucularıdır.
Onlar; içimizdeki dönmelerdir. Türk ve Müslüman isimleri taşırlar ama gönülleri kalpleri hınç doludur.
Onlar; Müslüman görünümlü Gürcü, Rum, Yahudi ve Ermeni dönmeleridir.
Ajite etmek, nefret kusmak kimlik kişilik yaşam amaçları olmuştur.
Vatan evlatlarını kirli niyetlerle suçlamak, zan altında bırakmak, karalamak amaçları olmuştur.
Rum, Gürcü, Yahudi, Ermeni kimliklerini taşıyan ve bu ülkenin asıl vatandaşları olanlardan hainler çıkmaz. Onlar gerçek kimlikleriyle varlıklarını sürdürmektedirler.
İhanet içinde olanlar; kimlik değişimi içinde zehir kusanlardır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşları; eşit, uluslararası hukukun ve Anayasa’nın teminatı altında barış içinde kardeşçe yaşamaktadırlar.
Sorun, Ermenilerle değil, Batılılarla. Ermeni sorunu dediğimiz şey, Ermenilerle değil, emperyalistlerledir.
Türk Milleti kışkırtıcı tipleri iyi tanımalıdır.(25 Nisan 2014.Ankara
*****
ESTONYA FERİBOTU SENDROMU
Almanya’da inşa edilen Estonya Feribotu 1994’de kıyıya yakın bir yerde su alıp yan yatarak battı. 852 yolcu öldü, 137 kişi bu kazadan kurtuldu.
Ölenlerin %98’i çok iyi yüzme biliyordu.
Peki bu 852 yolcu nasıl öldü?
Feribot 28 Eylül gece 00.30’de sert dalgalar nedeniyle su almaya başladı. Su miktarının artmasıyla tahliye işlemi hemen başlatıldı. Ancak 987 yolcudan sadece 137’si feribotu terk ettiler ve kurtuldular.
Geri kalan 852 yolcu ise gemi kaptanının:
“Sayın yolcularımız, lütfen panik yapmayın; dünyanın en güçlü feribotundasınız” sözlerine kanarak su boşaltma işlemini merakla izlemeye başladılar.
Saatler ilerledikçe feribot daha da yan yattı ama 852 yolcu izlemeye devam etti.
Saatler 01.50’de Estonya Feribotu tamamen sulara gömüldü.
852 yolcunun Feribotun su aldığını ve yan yatmaya başladığını görmelerine rağmen son saniyeye kadar izlemeleri psikoloji kitaplarında “Estonya Feribotu Sendromu” olarak yer almıştır. O insanların davranış şekillerine psikoloji bilimi mantıklı bir açıklama getirememiştir.
Tam da şu günlerde Türkiye’de de “Estonya Feribotu Sendromu” yaşanıyor.
-“Sayın yolcularımız, lütfen panik yapmayın!.. Evet fiyatlar yükseliyor, evet ekonomideki kriz derinleşiyor, evet işsizlik yükseliyor, evet Korona’nın öldürücü etkisi altındayız, evet fakirlik yaygınlaşıyor ama feribotun kaptanına güveniniz, batmayacağız, bizi izlemeye devam ediniz!..” (ALPER AKSOY)
*****
ABD;DEDEAĞAÇ’A 40 KM. UZAKLIKTA Kİ YUNANİSTAN’DA Kİ ASKERİ ÜSSE 150 SALDIRI HELİKOPTERİ GÖNDERDİ…
https://media-exp1.licdn.com/dms/image/
———–