Bilemedik | Yılmaz Pirinççi
Hep olmayacak zamanlara kurduk
saatlerimizi
Bazı şeylerin ardında kalıp bazı şeyleri ardımızda bıraktığımız bundandır.
Hep dar zamanlara sıkıştırdık
sevdaları
Seni seviyorum demek için trenin hareket etmesini bekledik hep
Son yolcunun otobüse binmesini
Geminin demir almasını
Yada son kontrol noktasını bir hava alanının.
Ağır geldi belki elele yürümek
Belki son ve bir kez sarılmanın yükünü taşıyamıyacak kadar korktuk sevmekten.
Bir şey söyle demek yerine
Seni özledim demek yerine
çıkıyorum dedik mesela.
Giyiniyorum dedik, telefonun bir ucundan.
Yemek yemeye, her gün saatler ayırdık.
Abuk sabuk dizilerde
Hiç olmamış hayatlar da kendimizi oynadık her gün
Yinede gecenin bir yarısı
Uzanıp binlerce kilometre öteden
Seni seviyorum diyemedik.
Özlemek çok zor geldi
Hep olmayacak mazeretler
aradık kendimize.
Uyuduk, uyandık dedik.
Uykusuzluktan kimse ölmez demedik hiç.
Sahip olduğumuz herşeyin seven bir yürekten daha değerli olmadığını bilemedik.
Erteledik bütün sevinçleri
Ağız dolusu kahkaha atmayı
Şöyle adamakıllı sıkıca koklayarak sarılmayı erteledik
Hep olmayacak zamanlara kurduk
saatlerimizi
Olmayınca daha çok kanadık, kanattık
Aslolan birlikte olmaktı oysa.
Aslolan gül yaprağına düşmüş çiğ damlasını sever gibi sevmekti
Güneşte ısınır gibi ısınmaktı bir çift gözün sıcağında
Dışarıda kıyamet kopsa bir bakışın derinliğinde gülümsemekti aslolan
Bilemedik.
Her şeyi erteledik.
Hayatı. Kendimizi. Ve sevda yı.
Ölüm bizi ertelemedi….
Yılmaz Pirinççi