Ah Be Koca Dünya | Yılmaz Pirinççi
Özlem öyle bir yakar ki bazen.
Ne yapacağını şaşırır insan.
Açlığını bile tarif edemezsin.
Gecenin içinde bir yıldız gibi parlarken yerin yedi kat dibine düşesin gelir.
Parmakların saçlarının hasretine titrer
Bedenin sıcaklığının yokluğuna
Kokun kokusunu özler
Nefesin nefesini
Sonra vurursun bütün düşleri yastığa
Kah sıcak bir sarılma düşer gözlerinin içine
Kah bir ateş bedeninde uyutmaz sabaha kadar
Ulan kıçı kırık dünya
Bir biz mi fazlayız sana
Bir bizim mi yükümüz ağır
Ne vardı yani
Bize çıkan yollar on yıl önce döşenmiş olsaydı
Boynu kopsun malzemeden çalan müteahhidin
Yazımızı yazan kalemin mürekkebine su katan hırsızın elleri kopsaydı
Ahhh
Kokunu dağıtmak soluğumdan Nisan akşamlarına
Kan ter içindeki bakışmalar ardından cırcır böceklerine seni anlatmak
Yüreğimde başını dinleyerek
Bir su.
Bir sigara içimi sarılmak dudaklarına
Kokunu.
Kokumuzu solumak aynı yastık ta.
Ehh be koca dünya.
Benimki de inat değilmi.
Sonuna kadar gideceğim
Ben sevdiğimi hasretiyle sevmişim.
Tersine de dönsen vazgeçmem işte…
Yılmaz Pirinççi