Hiç’inci Yeni |Ahmet Karbeş
Bu yeni bir gün
yeni yıl mış!
Kime
neye göre
ve
yepyeni bir başlanğıç
mı?
Kimbilir?
Belki!
Sen,
korkularını müebbetlediğin
hayatını,
iğdiş edilmiş
iradeni özgür bırakabilirsen
eğer
neden olmasın?
Bırak ki,
insanca yaşamaya ve
kurtuluşuna dair
tüm özlemlerin
umuda göversin..
Yani
içinde saklı o
sonsuz güç ve iraden
tam on ikiden vursun..
Bak avuçlarına
parmak izlerine
ve dahi
kök hücreni gizleyen
göbek bağına..
Hepsi
ayağa kalkmanı bekliyor..
Onurun,
ölü taklidi yapan
uykuda ki hücrelerin..
Uyan be adam!
Uyan da
ayağa kalk..
Bak,
sınıfdaşların
(SEN YOKSAN bir DEĞİL;
çok ve hep EKSİĞİZ!)
‘e
rezerve’lemiş
safını,
dönder artık
şu keserin sapını..
Zülfü yar’e dokununca
basarsın feveranı;
-bıçak kemiği çoktaaan kesti-
‘der de
daha neyi beklersin?
daha neyi beklersin?
bir kez daha
tahammülü yok
miladı dolmuş rakamlar
gibi
tarih mezarlığına gömülmeye
heba olmaya
AŞ/K/IN..
ne kan pompalayan kalbin
ne de
kronometresi
ömrünü tik-tak’layan
ışık hızında
kıt zamanın,
hiç mi hiç
tahammülü yok
bilesin……,
dedim..
Oysa o
《Dediğim dedik, çaldığım düdük》
dedi,
dinlemedi
gerçeğin çıplak sesini!
Yani,
sizin anlayacağınız
muhtar emminin
tarlada ki sarı öküzü kadar bile
değeri yokken
yaşayıp yaşamadığı bile
meçhul ken
ne şehit di
ne de gazi,
ne yoluna gitti dersiniz acep
suya sabuna dokunmayan
A-politik Niyazi?
Yaşardı sürü içinde..
Evinde
karısına çocuğuna
kurt pozunda,
makam ve apoletlerin önünde
upuysal bir kuzuydu..
Ne düşünür, ne de sorğulardı..
Sıkı sıkı sarılmıştı rahmetli,
imanının
ve köleliliğinin
paslı zincirlerine,
aptallığına sarılır gibi..
İçindeki korku puslu
dağlarının yamacında
hep nöbetteydi..
Bu yüzden
hep kısıktı sesi..
Kısacık ömründe
-şükür-den
ve
zincirlerinde ki
-pas- dan çürüdü
beter koktu,
her nesneye aç
yoksul nefesi..
Gerçeklere kör
çığlıklara
zulme sağır,
ıramak
kaçmak ağııır ağır,
kaçmak
‘dı
acele telaşlı
ve aptalca
bu hevesi!
Bu kadar ırak ve korkak olunca,
bu yüzden
kimseler duymadı,
zavallı ve sefil ömründe
varoluşuna yabancılaşmış
o son
cılız avazı.”
yaşarken
anlamadı ya bir türlü,
uyğun adım
hep yerinde sayarken
kendini yenilemeden,
hiç evrilmeden;
giden eski
gelen yeni-meni olmuyordu
hayali bir cenneti,
bakire hurileri beklerken
(gerçek cennet içinde)
hayatı ıskalayıp
hiç mi hiçine,
“Hiç”liğe gidiyordu
hiçinci Niyazi..
01:Ocak:2021