ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Yasir Bey Oğlu Gündüz Bey (1) | Mehmet Aluç

28.01.2021
1.139
A+
A-
Yasir Bey Oğlu Gündüz Bey (1) | Mehmet Aluç

Dünyaya geldikten, aklı başına gelip buluğa erdikten sonra, delikanlılık diyerek kanını delicesine akmasına izin vermeden, aklıselim bu gelişinin bir anlamı manası olduğunu biliyordu zaten. İslam dinine karşı gelen, küffar ile savaşmak gazalara katılarak ya şehit ya gazi olmaktı biliyordu. Zaten babası, Yasir Bey annesi Nesibe hatun bu yönde yetiştirmiş, küffarın her an gizli gizli insanın hayatına son veren vahşetiyle, adım atarak onlarca komşularını dostlarını öldürmesine tahammülleri kalmamış, oğlu Gündüze, (bu gündüz ismini anne ve babası karanlıklara ışık olsun diye koymuşlardı)Babası annesi karşısına alarak.

-Evladım, artık senin de yaşın geldi gazalara karışarak…

Babası sözünü bitirmeden.

-Babam, cefakâr babam, gül yüzlü anam, ben sizin dediğini bilerek dün sefere katılmak üzere yazıldım, merak etmeyin ya şehit ya gazi olacağım. Hem Sultan Fatih küffarı yıkmak için gece gündüz uykusuz kalırken, benim durmam ona katılmamam olmaz.

Babası boynuna sarılarak.

-Aslan Gündüzüm.

Annesine babasına son defa sarılıp, ellerini öptükten sonra sefere çıkmak için yola çıktı. Güneşin sıcacık ışıkları ordunun üzerini ısıtırken, içi de varmakla ısınmıştı. İsmini onaylatarak orduya katıldı. Sefer kutsaldı, sefer haktan bir emirdi bu bilinçle kuşandı kılıcını, düşman az ileride ilerleyerek geliyordu, kendi yenilgisine. Ordu rahat adımlarla harekete geçti. Geride çadırlarda kalanlar kendilerine kılıç zırh ok taşımak için atlı arabalara geride kalanları yüklerken, güneş ufukta batmaya yaklaşırken, komutan Bahadır gür sesiyle.

-Burada çadırlarımızı kuracağız herkes görev yerine, nöbetçileri dikin dört bir yana, gözçüleri gönderin dört bir yana haber getirsinler, gecenin karanlığında bir şimşek gibi üzerlerine yürüyeceğiz.

Askerler şimşek gibi üzerlerine yürüyeceğiz diyen komutan Bahadırın sözünden sonra, ellerinde kılıçlarıyla havaya kaldırarak.

-Allahu Ekber

Nidalarıyla gökyüzünü şenlendirdiler.

Haliyle gelen İslam’ın ordularının gür sesini duyan, Nikola ve askerlerinin içine korku düşmeye başladı. Bizans’ın sokaklarında, gelen İslam ordularının Allahu Ekber sesleriyle yankılanırken, herkes kapısını kapatarak gizlenerek bir güvenli bölgeye çekildi. Askerlerin yüreğinde korku varken komutan Nikola derin düşünceler içinde, askerlerinin halini seyrederken onlarla aynı haldeydi.

Gündüz bu ilk seferinde şehit düşmeden önce küffara gereken dersi vererek, topraklarında sürmeleri için yatsı namazını kıldıktan sonra, hak Mevla’ya niyazda bulunurken, gözlerinde dökülen birkaç damla yaşla âmin diyerek, seccadesini kaldırarak kalktı. Bu küffarla bilmezdi ki kaçıncı savaştı, hep yenilenler doymayanlardı, hep kazanalar da imanla yaşayanlardı. Eli kılıcın kabzasına giderken zaferle çıkmaları için içinden, Rabbine dualar ediyordu. Onlarca savaşta küffar denilen düşman hala yenilgiye doymamıştı hazım edememişti. Gelen Sultanlardan dersini alarak tarihin çöplüklerine gömülenler, o leş kokularıyla yeniden yenilmek üzere ayağa kalkarken, düşmenin ıstırabını yeniden yaşamak için geliyorlardı. Babası da birçok seferde yara almış gazi olmuştu. Her gece anlattığı zafer dolu gerçeklerle uyumuş, zaferlerin parıltısı içinde büyümüştü. İçinden.

-Hele bir gelsinler de boylarının ölçüsünü alarak görsünler…

Arkasında gelen Pala.

-Gündüzüm, yine kuşanmışsın imanla zaferi, sen nöbete dur da ben yatsı namazını eda edeyim, imanla bu paslanmış gönlümü sileyim parlatarak nurlandırayım.

-Başım üstüne Pala kardeşim, buyur başım gözüm üstüne, bizleri de duanda eksik eyleme.

-Sizler içinde olmazsanız dua kabul mü olur kardeşim?

Pala birçok sefere çıkmış, dizinden yara almış aksak yürüse de bu sefere çıkan bir yiğitti. Yaraları birer Rabbin den hediye bilmiş, hep şükürler etmişti. Bu seferde vasıl olunca hemen katılmış orduyla yola çıkmıştı. Bıyığı pala büyük olsa da, yüreği palaydı gönlü büyüktü, güzelliği uzun kalın bıyığında değil gönlünde ve dilindeydi. Düşmanla cenk için yola çıkmadan önce komşusu Yorgi’ye, gidişinin İslam’a ve insana insan hayatını hiçe sayanlara olduğunu söyleyerek, yıllardır kapı komşu olduğu Hristiyan komşusuna söyleyerek geride kalanları önce Allah’a sonra kendisine teslim ettiğini, sahip çıkmaz ise kendisinden hesap soracağını söyleyerek helalleşerek çıkan bir yiğitti. Böylesi yiğitlerle yola çıkan sultanlar yenerek geri dönmüş gazalar dan gazalara koşarak hakkın sözünü adaletini cihana yaymışlardı.

Mehmet Aluç

Devam edecek inşallah.

Aramızda Anılan Yavuz Bahadıroğlu Üstadıma ithaf ediyorum.Ruhu şad mekanı cennet olsun.

Mehmet Aluç
Mehmet Aluç
Mehmet Aluç Kimdir? Yazar, Araştırmacı Şair.. 1962 Malatya doğumluyum.Evli ve 4 çocuk babasıyım.Ankara da ikamet etmekte kamuda emekli bir yazar ve araştırmacı bir yazarım.Okumalara gençlik çağından  başladım.Okumanın verdiği hazla, hala okumalara devam ediyor ve bu arada 15 yıl öncesinde yazmaya başladım.Gönüllerden gönüllere köprü kurmak, gönüller köprüsünde gönüllere yürümek varmak amacıyla yazıyorum.
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.