ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Yaşar Türkoğlu ile Söyleşi | Nebih Nafile

04.03.2021
1.079
A+
A-
Yaşar Türkoğlu ile Söyleşi | Nebih Nafile

SİZ NEREDEYSENİZ MUTLULUK DA ORADA OLSUN

Nebih Nafile

GİRİŞ: Birçok öğretmen arkadaşımız için Bor Endüstri Meslek Lisesi ilk görev yeri olarak tanımlanır. Kavganın, emeğin, mücadelenin, dik durmanın yeriydi. Her zaman dayanışma ve paylaşma ruhu kazanmıştır. Anadolu’nun küçük bir ilçesi olan Bor’da farklı görüşlerde hepimizin ilk temel amacı öğrencilerimize teknik bilgileri atölye tezgahlarımızda en iyi bir şekilde öğretmek, onları yarınlara hazırlamaktı…

Şair dostum Yaşar Türkoğlu aşkın şiirini yazar. Yüreği naiftir. Sevgi ve dostluk paylaşımları üst seviyededir. Kendisiyle, bahsettiğim eğitim kurumunda aynı zaman diliminde çalışmadım. Ancak ortak arkadaşlarımız çoktu, işin içine şiir girince ister istemez adlarımız sohbetlere giriyordu. Bir süre sonra tanışmış gibi olduk. Dolayısı ile artık o beni ben de onu tanıyordum. Yüz yüze görüşmüşlüğümüz 23 Nisan 2010 tarihinde şiire tutkun başarılı bir idareci Kaymakam Tahsin Kurtbeyoğlu’nun önerisiyle Samandağ Kaymakamlığı adına organize ettiğim “Samandağ 1. Şiir Akşamları” etkinliğine davetimizle oldu.

Memleket sevdalısı, içten bir dost, dürüst, emekli eğitimci-şair Yaşar Türkoğlu’nu biraz daha tanıyalım…

Nebih Nafile: Yaşar Türkoğlu kendi anlatımıyla bize kendini nasıl anlatır? Biraz gerilere gidelim, nasıl bir çocukluğunuz vardı? Bugüne kadar yaşamın size sundukları ne oldu?

Yaşar Türkoğlu: Yaş ilerledikçe akıl gelecekten çok geçmişe doğru yapıyor yolculuğunu. Bu yolculuk şaşmaz bir şekilde çocukluğumun ilk evrelerine götürüyor beni. Benim kuşağımın çocukluğu birbirine benzer. Çünkü benim kuşağım çocukluğunu ikinci dünya savaşında yaşamış babaların çocuklarıdır. Babamdan bahsedersem 1933 doğumludur (nur içinde yatsın) İlkokul üçüncü sınıfa kadar okumuştur. Çevremizdeki herkes gibi baba ocağını terk edip gurbetin yolunu tutmuştur. Bir göz odada kurduğu aile önce iki göz odaya sonrasında bir kooperatif evine terfi etmiş 47 sinde beni (18’imde) yetim bırakıp göçüp gitmiştir. Çocukluğu benimkine benzeyenlerin yaraları çoktur. Üstelik içten içe kanayan birçok yaramızdan haberimiz de yoktur. Eli kalem tutanlarımızın yazdıklarının satır aralarında kanar bu yaralar. Bizim gibilerin yazmasının en sıkıntılı yeri de budur. Yazarken bilerek ya da bilmeyerek kabuk bağlamış, unutulmak için bir kuytuya gizlenmiş yaraları kanatırız yeniden. Belki de şairlerin erken ölümüyle bir ilişkisi vardır bunun. Mutlu şair yok gibi…

Yaşamın bana sunduklarına gelince; Kolay olmasa da “hayatı başardım” dememe yetecek kadar fırsatlar sundu. Kendi adıma hayallerimin çoğunu gerçekleştirdim diyebilirim. En azından babamın benim için hayal ettiklerinden fazlasını gerçekleştirebildim. Siz ne dersiniz bilmem ama hayallerimizin çoğu annemizin, babamızın yıllarca kulağımıza fısıldadığı şeylerdir. Hayallerin de doğduğun evle, yaşadığın çevreyle bir bağlantısı var.

Nebih Nafile: Siz de benim gibi gece saatlerinde okumayı, yazmayı sevenlerdensiniz. Gece sizin için ne anlam ifade eder?

Yaşar Türkoğlu: “Gece” sığınaktır desem olur. “Gece” adadır desem olur. Yazan, çizen ilhamını yaşadıklarından, gördüklerinden, duyduklarından alır. İlhamın söze, sese dönüşebilmesi için yürekte uzun yolculuklar yapması gerekir. Yürek yolculuklarının gecenin aydınlığına ihtiyacı vardır. Gecenin aydınlığı bütün ağrılarımızı, sızılarımızı aşikâr eder, yol gösterir kalemimize. Bana benzeyen şairlerin şiirlerinin çoğu gözü yaşlı şiirlerdir. Geceye sığınmak gün aydınlığına, sevdiklerimize gülücüklerle merhaba diyebilme gücü verir bize. Tıpkı yaralı bir kurdun bir kuytuya çekilip yaralarını yalamasına benzer geceye sığınmak.

Nebih Nafile: Okuma ve yazma bilinciniz ne zaman başladı? Yazmakla birlikte hayatınızda nasıl bir değişiklik olmaya başladı? Bir gün şair olabileceğinizi düşünür müydünüz?

Yaşar Türkoğlu: İlkokulda bir öğretmenim vardı. Bir kitabı eline alır ve okumaya başlar en heyecanlı yerinde merakımızı uyandırıp okumayı keserdi. İlk satın aldığım kitaplar o merakın sonucudur. Bir de o günlerin modası olan çizgi romanların okuma sevgimin oluşmasında payı büyüktür diyebilirim.

Yazmaya başlamam geç oldu. Otuz yaşıma yakındı ilk yazmam. Okuma alışkanlığı kazanmamda bir öğretmenimin etkisi oldu lakin yazma konusunda teşvik eden, örnek olan bir öğretmenim olmadı. Bunda meslek lisesinde ve teknik bir üniversitede okumamın payı olabilir. Bu yüzden meslek lisesi öğretmeni olmama rağmen meslek derslerine bile elimde bir edebiyat dergisiyle, bir öykü kitabıyla girip öğrencilerimi edebiyatla tanıştırmaya çalıştım, yazmaya teşvik ettim. Okuma-yazma hevesi ve becerisinin geliştirilmesinde öğretmenlerimize büyük bir iş düşüyor.

Yazmakla hayatımda değişen şey bir farkındalığın gelişmesi aslında. Düşüncelerimiz çok hızlı hareket eder. Bir şeyi düşünürken zaman ve mekânda atlamalar, boşluklar oluşur ve bizler bu atlamaları, boşlukları, çelişkileri yazarken çok net fark edebiliriz. Yazdıklarımız paylaşabilecek bir noktaya gelince yazanlar ve okuyanlardan oluşan güzel bir çevre, yeni dostlar kazanıyoruz (sizinle benim tanışmamız buna güzel bir örnek). Yazdıklarımızla birilerinin hayatlarına dokunabilmek gibi bir noktaya da ulaşabilmişsek ….

Bir gün şair olabileceğim aklıma gelir miydi sorusu cevaplamakta zorlanacağım bir soru. Şair ve şiir yazan ayrımını yaparsak ben kendimi şair yerine şiir yazan-yazmaya çalışan biri olarak görürüm. Şair şiire adanmış bir ömür sürer. Şiire adanmak ömür törpüsüdür, yorar insanı.

Nebih Nafile:  “Evren sonsuz ama biz sonsuz değiliz.” Yazdıklarımız, okuduklarımız, nefes alışımız bir gün duracak. Heyecanla başladığınız öğretmenlik görevinizden yirmi yedi yıl sonra emekliye ayrıldınız. Öğretmen olmak nasıl bir duygu? Unutamadığınız özel bir anı vardır mutlaka.

Yaşar Türkoğlu: Öğretmen olmak… dünyaya bin defa gelsem yine öğretmen olurdum derim ama şunu da eklerim “ilkokul öğretmeni”. Benim çocukluk hayalim ilkokul öğretmeni olmaktı. İlkokul öğretmeni olmanın en özel yanı öğrencilerin en saf halleriyle yetiştirilmek üzere bizlere emanet edilmesidir. Öğretmen olmanın duygusu yüce bir duygudur. Lakin günümüzde bu duyguyu örseleyen birçok etken vardır. Uzun uzun söylemeye gerek yok öğretmenin toplumdaki yeri, gördüğü değer olması gerekenin çok uzağında.

Unutamadığım özel bir anı… Şu an aklıma gelen çok çok büyük ve mutlulukla anlatabileceğim bir anı yok. Ama şu an “ öğretmenim sizi gördüm ya güne güzel başlayacağım” diyen öğrencimin aklıma gelmesi mutlu etti beni. “ öğretmenim siz hep gülümsüyorsunuz” diyen bir öğrencimin sözü de öyle. Çünkü en üzüntülü zamanımda bile gülümsemeyi eksik etmemeye çalıştım yüzümden. Biliyordum ki benim öğrencilerimin en çok ihtiyacı olan şey kendilerine sevgiyle bakan gözler, sevgiyle gülümseyen bir yüzdü. Garip ama ben yaptığım iyi şeylerden çok eksik yaptığım şeylerin “keşke” sini yaşıyorum. Yaşın ilerlemesiyle olsa gerek.

Nebih Nafile: Her türlü zor şartlara rağmen yaşama güzel yanından bakıyor, yazdıklarınız okurlarınıza umut ve sevda aşılıyor. Nefes alma çabamız bugünlerde korona virüs salgını ile daha da zorlaştı. Yaşadığımız yüzyıla damgasını vuran bu salgın sizi ve ailenizi nasıl etkiledi?

Yaşar Türkoğlu: Soru güzel ama zor da. Hepimiz benzer şeyler yaşıyoruz. Büyük bir bekleme diye tanımlayabilirim yaşadığımızı. Peşinden koşup yetişemediğimiz bir otobüsü kaçırmışız ve bir sonraki otobüsü bekliyoruz ne zaman geleceğini bilmeden üstelik hava soğuk ve yağmur yağıyor. Böyle bir beklemek işte… Bu arada sevdiklerimizi yitiriyoruz, yakınımız uzak oluyor. Kucaklaşamadan, sarılamadan geçen aylar kapımıza büyük büyük acılar bırakıyor. Günü kurtarma derdi yeni hayaller kurmamızı imkânsızlaştırırken var olanları da solduruyor ne yazık ki. Bugünler geçecek elbet diyelim ve umutlarımızı diri tutalım. Tanıyalım tanımayalım herkesle dayanışma, yardımlaşma içinde olalım.

Nebih Nafile: Sevgili Yaşar Türkoğlu dostum. Sözcüklerin dili kimi zaman ağlar kimi zaman güler. Yazdıklarınız hep gülsün, güldürsün. Teşekkür ediyorum.

Yaşar Türkoğlu: Ben de teşekkür ederim Sevgili Nebih Öğretmenim. Çok sevdiğim bir dilekle bitireyim ben de “Siz neredeyseniz mutluluk da orada olsun.”

• Güneş Hepimiz İçin Kültür-Sanat-Edebiyat Söyleşileri

Nebih Nafile 03 MART 2021

Kaynak: Özyurt Gazetesi

Nebih Nafile
Nebih Nafile
Nebih Nafile Kimdir? Yazar, Antakya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini doğduğu ilde tamamladı. 1992’de Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Mobilya İçmimarı ve Dekorasyon bölümünden mezun oldu. Aynı yıl öğretmen olarak göreve başladı. Bir süre Mustafa Kemal Üniversitesi ikinci öğretimde ergonomi, maliyet hesapları, üretim teknolojisi gibi derslerde eğitmenlik görevinde bulundu. Kültür Kentler Birliği Hatay İl Temsilcisi, Çukurova Edebiyatçılar Derneği üyesidir. Yerelde ve ulusalda sevilen birçok edebiyat dergilerinde şiir ve yazıları yayımlandı. 2006 yılından bu yana düzenli olarak Antakya’da Özyurt Gazetesi’nde “Güneş Hepimiz İçin” adıyla köşe yazarlığı yapmaktadır
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.