ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Ucu Sivri/l-miş Hayatlar | Ayşe Dağlıoğlu

08.05.2020
1.645
A+
A-
Ucu Sivri/l-miş Hayatlar | Ayşe Dağlıoğlu

“Ben yalnızca uğruna kurban gidilen bir sevgiye inanırım ” diyor Zweig. Günümüzde ölümsüz bir sevginin varlığına tanık olmak o kadar kolay değil elbette. İnsan haczedilmemiş tutkusunu sarılmamış ruhunu satın alır gibi yaşamamalı. Bunu bireyin kendini sevginin özüyle sınanma savaşı olarak düşünürsek, mağlubiyeti gönüllülükle baştan kabulüdür. Sevginin herkes için gerçeğe dönüşümdeki farklılığı olsa gerek. Ölümsüz bir sevgiyi adayacağınız yoktur belki ama ölümsüz ruhunuz vardır. Ruhunuzu tanıdıkça kendinizi kurban edeceğiniz kişinin olmadığını fark etmeye başladığınızda uğruna kazanılmış bir yalnızlık sizi bekliyor olacaktır, sonsuzluğunuzca..Rene Descartes de bir yerde bunu kendi ifadesiyle;
“Yalnızlık, bir daha kırılmayacağın ve üzülmeyeceğin bir huzurdur. Onu çekilmez yapan tek şey ise yenilmişlik duygusudur..” der.

Yalnızlık, sivri hayatların içinde yontulduğu ince uçlu kalem tenhalığı..

Üşüyorum, dedi Bayan Milena.
Herkes bir yere aitse üşür, der gibi üzerinden çıkardığı kalın trençkotunu ona verdi Bay Kafka..
Aitliğe tenezzül etmeyenler ömürleri boyunca üşüdüklerini de belli etmezler, diye yazmak isterdi belki Max Brod.
Nasıl bir yalnızlıksa dedim, aklıma Sylvia geldi. Çok üşüdüklerini yakarak gitmişti..

Yazamıyorum olmuyor, dedi Giacomo. Çok okudum çok insan tanıdım çok gezdim çok güzel bir evliliğim, düzenli bir hayatım var, dişlerimi fırçalamadan masanın başına geçip kaleme dokunamayacak kadar saygılıyım. Yine de yazma yeteneğimi kazanamadım.Söylesene Nico, lağım farelerinin masanın etrafında gezindiği bu köhne odanda hiçbir tabiat güzelliğini göremeden, martıları selamlamadan, bu yaşına rağmen bir kez olsun tramvaya binmeden, günaydın öpücüğüyle seni mutlu edecek bir eşin bile yokken aşkı, acıyı bu kadar muhteşem nasıl yazabiliyorsun? Nicola ellerini ovuşturur gibi kalbine götürdü, her iki elinin arasındaki kalbi işaret ederek:

  • “Bir dünya dolusu acı, bir küçük avucumda gezinip duruyor ve sen kalbini sadece büyük istasyonlarda gezdirip duruyorsun”

Ayşe Dağlıoğlu
Ayşe Dağlıoğlu
19.08.1980 Adana/ Kozan doğumlu. Edebiyat öğretmeni... 20 yıldır yazın alanında kalem işçiliğinde şiir emekçisi.. İlk yazılarına Ankara'da çıkan Ekin Sanat Dergisi ile başladı. Araştırmacı yazar Ahmet Ayaz önderliğinde Gündüz yayınlarından 2008 yılında çıkan  Şiir Antolojisi kitabında ilk şiirleri yer aldı. Yazılarına Hatay'ın yerel dergisi Esinti'de devam etti. Kozan Son Fikir Gazetesinde bir süre köşe yazarlığı yaptı. Kahramanmaraş'ın edebiyat ve sanat dergileri olan Usare' de ve  İlevdü'de yazıları, şiirleri yayımlandı. İstanbul Tüplütv sanat dergisinde denemeleri ve düşünce yazıları ile İstanbul insanının her kesimine seslendi. Antoloji. Com'da şiirleri yer almaktadır. Halen yazar atölyesi sitesinde yazın çalışmasına devam ediyor.
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.