ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Sana Gelişim | Bircan Tan Gabriel

01.06.2019
1.039
A+
A-
Sana Gelişim | Bircan Tan Gabriel

 Bir Deli’nin Mektupları 9.

Bunu biliyorsun. Ah, sana can damarı olmak için gelişim, iç kavgalarımı bağırıp çağırarak yendiğimde olur.

Gelirken sana, iki koca kıtayı, Afrika ile Asya’yı birbirinden ayıran, o Kızıldeniz hiç olmak istemiyorum. O olsam, ne Musa’nın asasıyla beni yarıp geçmesine göz yumarım, ne de üzerimden kıvrılarak geçen kum fırtınasına aldanan, Firavun’un sularımda boğulmasına razı olurum.

Kızıldeniz kendisine meydan okuduğumu bilsin diye hemen yanı başında nazlı nazlı akan bereketli Afrika’nın sihirli suyu, Nil olup sana geliyorum. Gelirken, Mısır, Sudan, Ruanda, Kongo, Uganda, Etiyopya’nın acılarına ait ne varsa hepsine şahit oluyor, biriktiriyor, içime atıyorum. Yüreğimi kılıfından çıkarıp asuman asuman inleyip naz olup bitiyor, lll Napolyon’un Şeytan Adası’nda fosilleşip kehribara dönüyorum. 

Gelirken sana, antik şehir Tanis’de, ruhumun derinliklerindeki terörü harekete geçirsin diye romantik Beethoven’ın armonilerini dinliyorum. Belimde tabancam, Marco Polo’nun hiçbir zaman “çıkılamayacak” dediği Mezopotamya’daki dağa, bir keçi çevikliğinde tırmanıp, en yüksek yerinde, “ulan Marco Polo, mutluluğun formülünü bulduk!” diye naralanıyorum. Rastladığım mağaralarda saklı definelerin başındaki çakalları hiç umursamayıp, orada viyolonsel çalıp latif nağmeler eşliğinde, seni resmediyorum.

Gelirken sana, tarihi unutulanların torunu olarak çekilmiş filmin bi-planı gibiyim. Montajında iki yerim değiştiği zaman anlamım, her şeyim değişiyor. Bu yüzden yazlık sinemada film izlerken, serinletsin diye içtiğim gazoz şişesine kendimi koyup sana gönderiyorum. O sana gelirken akarsu vadilerini geçiyorum, dar yarlardan hızla akıp Munzur Suyuna ulaşınca, kokuşmuşluğumuzdan, bu yüzü karalığımızdan, arınıyorum.

Gelirken sana, kayık iskelesinde bekleyen dar zayıf, ince narin yapılı Ateş Kayıklarının yanık tenli Kethüda’ları arasından geçip, Tombul Tahir’den bir Osmanlı Sultanisi karşılığı kayık kiralıyorum. Biliyorum ki; hayatını pazu kuvvetiyle kazanan tokgözlü vakar Tombul Tahir, boğazın akıntısını, esen rüzgarını, birde Lodos havalarda ne yapacağını iyi bilir. Onun armoni giyimi; başındaki kırmızı fes, boyundaki püsküllü şalı, rüzgârda dalgalanan geniş ince ipek gömleği altındaki kaslı kolları, beyaz şalvarı üzerinde ince beline doladığı kırmızı şalı denizin mavisiyle birleşmesi beni cezbediyor. Asya ile Avrupa’nın en son buluşma noktası Salacak’ta, ona kayığını çektiriyor, Kırmızı Kaya’da ateşte semaver çayı demletiyorum, Kız Kulesinin karşısında içiyorum. Henüz aktör olmayan, bazen Üsküdar Salacak iskele gişesinde bilet, bazen de kayalıklarda simit satan çocuk, İzzet Günay yanıma geliyor. Ona halis gümüş kuruşlar verip, simit alıyorum. Paramın üstü tırtıllı kuruşları bana uzatıyor; ona cep harçlığı olsun diye elimin tersiyle elini geri itiyorum. Demli çay kokusu, simit kokusu birleşip her yanı sarıyor. Kokunun her yanı sarpa saracağı besbelliydi… Ah besbelli.

Ben sana geldiğimde sağ şakağına elmas yapıştırıp, Kuzguncuk iskelesinde karşıla beni.

Sen hep bende, yüreğimin potasında eriyen şiirin cümlelerisin. Bahçe saksımdaki Reyhan Otu. Sana her dokunduğumda etrafa çok güzel koku yayıyorsun. Her defasında sana gelişimin sebebi bundandır.

Özlüyorum seni!

2017_11_06, Bad Doberan

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.