ALTIN
DOLAR
EURO
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C

Rüyalarım Olmasa | Gazanfer Eryüksel

28.12.2020
2.533
A+
A-
Rüyalarım Olmasa | Gazanfer Eryüksel

Türk musikinin severek dinleyenler arasında şarkıların bestecisini, söz yazarını bilenler ne kadar da azdır. Örneğin “Vurgun” desem ne çok insan hatırlar şarkıyı. Ama “Vurgun” dendi mi de akla Muazzez Abacı gelir. Bu güzel şarkının bestecisi Selçuk Tekay’ın adını da bilen çıkmaz çoğunlukla. Piyasada müzisyenlik yaptığım dönemde istek gelirdi, “Zeki Müren şarkısı” diye. Sayarız Zeki Müren bestelerini “Yok” derler, “O değil…” Şarkının göbeğinden bir söz hatırlayan çıkarsa bulmaya çalışırdık hangi beste olduğunu. İstenen şarkıyı Zeki Müren’den dinleyen onu “Zeki Müren şarkısı” olarak kayda alıyor. Besteciymiş, söz yazarıymış hak getire.

Cemal Safi’den söz ediyorum. (1938-2018) Zekai Tunca’nın bestelediği “Rüyalarım olmasa” (1989), Selçuk Tekay’ın bestelediği “Vurgun” ile Türk müziğinde güftekârlığı ile adını duyurun Cemal Safi’nin 40 şiirini Orhan Gencebay bestelemiştir desem kendilerine “Orhancı” diyenler de bilmez ne yazık ki adını.

1950 yılında bir haziran günü. Vezirköprü yakınlarında bir kır kahvesinde park eden kamyonda cam kenarında oturan adam, yanındaki çocuğun saçlarını okşayarak “Kalk oğlum, uyan”, der “Mola veriyoruz. Kahvaltı yapıp kendimize gelelim.”

Adam Chevrolet marka kamyonun sahibidir, aracı ise şoförü sürmektedir. Kır kahvesinin bahçesinde kendileri gibi birkaç kamyoncu daha vardır. Onlar da odun kömürü yapan ocaklara kütük çeken şoförlerdir.

Daha ilk çaylarını içerlerken bahçeye biri daha girer. Uzun boylu, kasketli, omzunda kırma diye tabir edilen çifte tüfek olan ve kucağında vurduğu ceylanla bir adam.

Cemal babasının yanından sessizce kalkıp adamın önüne gelir. Gözleri ceylan yavrusunun gözlerinedir. Ceylanın böğründe koskocaman bir kan lekesi ve barut yanığı vardır. Ölmüş ama gözleri açık gitmiştir. Şefkatle tüylerine dokunur, parmaklarıyla yüzünü okşar ve gözlerine takılıp kalır gözleri. Ceylan ise donmuş bakışlarını avcısının gözlerine kilitlemiştir. Küçük Cemal o gözlerin bilinçaltının dip kuytularına süzüldüğünün farkında değildir.

Aradan 28 yıl geçer. 1978’in nisan ayı. Vezirköprü’deki çocuk artık Cemal Safi olmuştur. Ticaret yapmakta, araba galerisi ve bilardo salonu işletmektedir.

Bilardo salonunda otururken yanına genç güzel ve zarif bir kız gelir. Şiiri çok sevdiğini, şiirler yazdığını, şiir okumaktan büyük keyif aldığını söyler. Cemal Safi kızı dinlerken cebinden sigara paketini çıkarıp bir sigara yakar. Kıza da bir sigara ikram etmek için paketi uzatır. Tam kızın sigarasını çakmağıyla yakarken kızla göz göze gelir. İşte o anda zaman tüneline girmiş, çocukluk yılarına Vezirköprü’deki kır kahvesindeki vurulmuş ceylanın gözlerine gitmiştir. Çağrışımın sınır tanımaz derinliği…

“Bu bakışlar, bu ağlayan gözler, bu ışıltılar bana hiç yabancı değil. Yıllardır, çocukluğundan beri hayallerinden gitmeyen sürmeli kirpiklerin çevrelediği gözlerden süzülen ceylan bakışlar, o ceylan yavrusunun gözleri değil mi?” der kendi kendine.

Cemal Safi kıza Ceylan adını vermiştir ancak kız bir daha gelmez. Cemal Safi ise gözlerini yumduğunda, uykuya daldığında rüyalarında hep o gözler vardır. Konuşur dertleşirrüyalarında, bazen de sitem dolu sözler eder. Randevular verir ona, ama kız bir türlü gelmez.

Yıl 1989-90… Ankara’da bir müzikhol… Şair Halil Soyuer, bestekâr Metin Everes, bestekâr Bilge Özgen, TRT ses sanatçısı ve bestekâr Zekai Tunca ile Cemal Safi vardır masada.

Zekai Tunca, Cemal Safi’ye dönerek, Cemal abi, bana özlemi, anlatan bir şiir versene, hani özlediğini ancak rüyalarda gördüğün, ulaşamadığın bir sevgiliye yazılan dizeleri içeren bir şiir olsun” der.

Zekai Tunca’nın bu sözleriyle Cemal Safi bir kez daha zaman tüneline girmiş ve iş artık sihirli kaleme kalmıştır.

Ceylan adını verdiği o kız üzerine kuracaktır şiirini.

Cemal Safi bir mucizeyle uyanır. Ceylan adını verdiği o kızla rüyasında buluşmuştur. Artık o rüya âlemini yazmak kalır ona.

Zekai Tunca şiiri aldıktan sonra iki gün içinde Kürdili Hicazkar makamında besteler o dillerden düşmeyecek şarkısını. Bu beste Hürriyet Kelebek gazetesinin Altın Kelebek, Milliyet gazetesinin Yılın En Sevilen Şarkısı ödüllerine değer bulunacaktır.

Yıldızlara baktırdım, fallarda çıkmıyorsun
Seni görmem imkânsız, rüyalarım olmasa
Pencereden bakmıyor, yollara çıkmıyorsun
Seni görmem imkânsız, rüyalarım olmasa

Nakarat:
Yalvarırım mektup yaz beş dakika ayır da
Su serp yanan bağrıma sağlığını duyur da
Yaban gülü gibisin dağda, kırda, bayırda
Seni dermem imkânsız, rüyalarım olmasa

Seviyor özlüyorum seni can pahasına
Bir fırsat ver n’olursun beni bir daha sına
Bu aşkı söyleyemem senden bir başkasına
Seni sormam imkânsız, rüyalarım olmasa

Lamartin “Şiir, büyük zekâların rüyalarıdır” der ya…

Meraklısı için ek: “Yıldızlara baktırdım, fallarda çıkmıyorsun / Rüyalarım olmasa” adlı şarkıyı Tuğçe Pala yorumuyla aşağıdaki linkten dinleyebilirsiniz. Hatta notası bile var orada. https://sarkilarnotalar.blogspot.com/2016/08/yildzlara-baktirdim-fallarda-cikmiyorsun.html

Administrator
Administrator
Editörden Yazı Atölyesi, Çağdaş Türk ve Dünya Edebiyatı’nı merkezine alan bir Websitesidir. Yazı Atölyesi’ni kurarken, okurlarımızı günümüzün nitelikli edebi eserleriyle tanıtmayı ve tanıştırmayı hedefledik. Yazarlarımız, Yazı Atölyesi’nde, edebiyat, sanat, tarih, resim, müzik vb. pek çok farklı alandan bizlere değer katacağını düşünüyoruz. Bu amaçla, sizlerden gelen, öykü, hikaye, şiir, makale, kitap değerlendirmeleri, tanıtımı ve film tanıtım yazıları, anı ve edebiyata ilişkin eleştiri yazılarla, eserlerinize yer veriyoruz. Böylelikle kitaplarınızla eserlerinizin yer aldığı Yazı Atölyesi’nde, dünya çağdaş edebiyatı ile sanatın pek çok farklı alanında değer katacağına inanıyoruz. Yazı Atölyesi kültür sanatın, hayatın pek çok alanını kapsayan nitelikli edebiyat içerikli haber sunar. Bu nedenle başka kaynaklardan alınan, toplanan, bir araya getirilen bilgileri ve içerikleri kaynak belirtilmeksizin yayına sunmaz. Türkçenin saygınlığını korumak amacıyla ayrıca Türk Dil Kurumu Sözlüğünde önerilen yazım kuralları doğrultusunda, yayınladığı yazılarda özellikle yazım ve imla kurallarına önem verilmektedir. Yazı Atölyesi, üyeleri ve kullanıcılarıyla birlikte interaktif bir ortamda haticepekoz@hotmail.com + yaziatolyesi2015@gmail.com mail üzerinden iletişim içinde olan, bu amaç doğrultusunda belirli yayın ilkesini benimsemiş, sosyal, bağımsız, edebiyat ağırlıklı bir dijital içerik platformudur. Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz. http://yaziatolyesi.com/ Editör: Hatice Elveren Peköz Email: yaziatolyesi2016@gmail.com haticepekoz@hotmail.com GSM: 0535 311 3782 -------*****-------
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.